Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Bulut, yaz mevsiminin habercisi bahar aylarının doğanın sunduğu güzelliklerin yanında özellikle alerjik bünyesi olan kişiler için birtakım sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiğini söyledi. Alerjik konjonktivitin toplumda yaygın olduğunu ve nüfusun ortalama yüzde 10-20'sini etkilediğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Bulut, uyarılarda bulundu.
BULAŞICI DEĞİL
Göz alerjilerinin oldukça yaygın olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Bulut, "Göz alerjisi, kendini uyaran bu dış etkenlere (alerjen) karşı tepki vermesi ile ortaya çıkar. Gözlerimiz, bu alerjenler ile savaşabilmek için histamin adı verilen bir madde üretir. Sonuç olarak, göz kapakları ve göz kapaklarımızın içini ve gözün beyaz kısmını saran ve konjonktiva olarak isimlendirilen zarın bu maruz kalınan alerjen nedeniyle kırmızı, şiş ve kaşıntılı bir hale dönüşür. Alerjik konjonktivit mikrobik bir göz iltihaplanması değildir ve kişiden kişiye bulaşmaz. Alerjik konjonktiviti, çevresel alerjenlere karşı gözümüzde meydana gelen değişimleri içeren bir grup hastalıktır" ifadelerini kullandı.
Dünyada alerji oranları giderek arttığını ve şu anda dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20'sinin herhangi bir çeşit alerjiden etkilendiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Bulut, ayrıca alerji hikâyesi olan hastaların yüzde 40-60 kadarının gözlerinde de alerji şikâyetlerinin mevcut olduğunu ifade etti.
GÖZDE KIZARIKLIK VE SULANMA GÖRÜLEBİLİR
Göz alerjisinin gösterdiği belirtilere değinen Dr. Öğr. Üyesi Bulut, "Gözümüzün alerjen ile ilk karşılaştığında ortaya çıkan histamine salgısı nedeniyle ani başlayan şikâyetler dediğimiz gözlerde başta kaşıntı olmak üzere sulanma, kızarıklık ve konjonktiva zarında şişme meydana gelir. Eğer bu aşamada tedavi edilmezse bu alerjenle gözümüzde uzun dönem etkileri dediğimiz ışığa karşı hassasiyet, gözde ağrı, görme bozukluğu ve akıntı ile kendini gösteren kronik iltihaplanma meydana gelir" dedi.
GÖZ ALERJİSİNE NEDEN OLAN ETKENLERE DİKKAT EDİLMELİ
Göz alerjisinden korunmada en temel prensibin göz alerjisine neden olan etkenden uzak durmak olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Bulut, koruyucu önlemleri şu şekilde sıraladı:
"Polenlerin yoğun olduğu ve güneş ışınlarının en dik olarak geldiği 10.00 ile 17.00 saatleri arasında zorunlu olmadıkça güneşe çıkmayın. Dışarı çıkarken güneş gözlüğü, şapka, şemsiye kullanın. Evdeki polen filtresi olan klima cihazlarını kullanın. Polen mevsiminde ev ve araba camlarını kapalı tutun. Kimyasal, boya ve parfümlerden uzak durun. Tüylü evcil hayvanlarla aynı ortamda bulunmamaya özen gösterin. Sigara dumanından ve havasız ortamlardan kaçının. Evde tozları barındıracak halı, kilim gibi eşyaların kullanmayın."
Göz alerjisinde göze yönelik korunma önlemlerine de dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Bulut, "Gözleri kaşımamak, soğuk kompres (kaşıntıyı ve inflamasyonu azaltarak faydalı olabilir), yapay gözyaşı damlasının göze soğuk olarak damlatılması, kontakt lens kullanımına ara vermeyi korunma yöntemlerine dâhil edebiliriz" diye konuştu.
GÖZ ALERJİSİNİN 5 TÜRÜ VAR
Toplumda görülen alerjik konjonktivitlerin yüzde 95'ini mevsimsel alerjik konjonktivit ve pereniyal alerjik konjonktivitin oluşturduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Bulut, göz alerjisi türlerini şöyle sıraladı:
"Mevsimsel alerjik konjonktivit: Mevsim geçişleri olan sonbahar ve ilkbaharda ortaya çıkarlar. Genelde ev dışındaki alerjen diye adlandırdığımız ağaç polenleri ve çayır otu polenleri neden olmaktadır.
Pereniyal alerjik konjonktivit: Pereniyal, kelime anlamı olarak yıl boyunca süren demektir. Pereniyal alerjik konjonktivitte şikâyetler tüm yıl boyunca devam eder, mevsimsel değişiklik göstermez. Ev içi ortamda bulunan toz akarları ve evcil hayvan tüyleri gibi organik alerjenler neden olmaktadır.
Vernal keraokonjonktivit: Genellikle tropikal veya ılıman/ sıcak iklimlerde görülen bir alerjik konjonktivit türüdür.
Atopik konjonktivit: Atopik dermatit ile birlikte ortaya çıkan alerjik konjonktivittir.
Dev papiller konjonktivit: Sıklıkla kontakt lens kullanıcılarında görülen alerjik konjoktivit tipidir."
ÇOCUKLARDA MEVSİMSEL KONJONKTİVİT DAHA YAYGIN
Mevsimsel alerjik konjonktivite dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Erkan Bulut, "En sık rastlanan alerjik göz hastalığı olup, tüm alerjik konjonktivitlerin yaklaşık olarak yarısı bu gruptadır. Mevsimsel alerjik konjonktivit genellikle çocuklarda özellikle bahar ve yaz aylarında görülür. Her yıl bahar aylarında tekrarlar. Hastalarda en belirgin şikâyet her iki gözde ortaya çıkan şiddetli kaşıntıdır. Hastalarda sıklıkla hem ailede alerji öyküsü vardır hem de hastanın kendisinde saman nezlesi (alerjik rinit), astım gibi alerjik hastalıklar bulunabilir" ifadelerini kullandı.
AĞAÇ VE ÇAYIR POLENLERİ GÖZ HASTALIKLARINI TETİKLEYEBİLİR
Yaz mevsiminin habercisi bahar aylarının bizlere doğanın sunduğu güzelliklerin yanında özellikle alerjik bünyesi olan kişiler için birtakım sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Erkan Bulut, "Bahar aylarında uygun nem ve sıcaklıkla birlikte doğada ağaç ve çayır polenlerinde ciddi bir artış meydana gelmektedir. Doğadaki bu değişim başta alerjik konjonktivit olmak üzere birçok alerjik hastalığın artışına sebep olur. Ağaç polenleri daha çok Şubat-Mayıs, çayır otu polenleri mayıs-haziran aylarında, yabani çayır otu polenleri ise yaz ortasından sonbahara dek yakınmalara neden olur" dedi.
ALERJİ DERİ TESTİ YAPILABİLİR
Dr. Öğr. Üyesi Bulut, hastalığın tanısının, ayrıntılı öykü alınması ve detaylı göz muayenesi ile konulabileceğini, alerji deri testinin ise belirgin ve tekrarlayıcı alerjik konjontiviti olan hastalarda yapılmasının uygun olacağının altını çizdi ve "Hasta öyküsünde hastanın her iki gözünde kaşıntı, kızarıklık sulanma belirtilerinin olması ve ayrıca bu bulguların bahar ve yaz aylarında tekrarlayıcı karakterde olması, tanı açısından çok önemlidir" diye konuştu.
ŞİDDET VE SEMPTOMLARA GÖRE TEDAVİ TERCİH EDİLMELİDİR
Alerjinin şiddetine ve semptomlarına yönelik tedaviler düzenlendiğinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Bulut, "Suni gözyaşı kullanımı ve antihistaminik damlalar genellikle medikal tedavinin ilk basamağını oluşturmaktadır. Bu ilaçların yetersiz kaldığı durumlarda ise mast hücre stabilizatörleri, nonsteroid antienflamatuvar damlalar, kortikosteroidler ve immünmodülatör damlalar tedavide kullanılabilir. Kortikosteroid içeren damlalar mutlaka bir göz hastalıkları uzmanı kontrolünde kullanılmalıdır. Çünkü bu kortikosteroid içeren damlaları gelişigüzel kullanılmasının göz içi basıncını artırabilecekleri ve uzun vadede göz tansiyonuna (glokoma) ve hatta körlüğe yol açabilecek diğer göz hastalıklarının da oluşmasına neden olabileceğinin bilinmesi göz sağlığınız açısından çok önemlidir" ifadelerini kullandı.