Tükürük içeriğinin yoğunluğu fazla olduğu için çene altı tükürük bezleri ve kanallarında 30-60 yaş aralığında, erkeklerde daha fazla görülmektedir. Yetersiz sıvı alımı, tükürük salgısının azalmasına neden olan enfeksiyonlar, ilaç kullanımı ve çeşitli enfeksiyonlar ve tükürük bezi kanallarının darlıkları tükürük bezi kanalı içinde taş oluşmasına yatkınlık oluşturur" dedi.
"LİMON EMMEK KÜÇÜK TAŞLARIN DIŞARI ATILMASINI SAĞLAR"
Taşların ağızdan dışarı atılmasındaki yöntemler hakkında da bilgilendirmede bulunan Doç. Dr. Nesrettin Fatih Turgut, "Bu hastalıkta tipik belirti, taşın var olduğu tarafta yer alan bezde yemek yeme sonrası gelişen şişlik ve ağrıdır. Tükürük salgısının dışarı atılamayıp birikimi, enfeksiyona yatkınlık oluşturur. Bakteriyel tükürük bezi iltihabı dediğimiz hastalık gelişebilir ki bu durumda şikayetler şiddetli hale gelebilir. Etkilenen tükürük bezinin aşırı şişmesi, aşırı hassasiyeti, ağrı ve ateş gelişebilir. Tedavi edilmediği takdirde, hastane yatışı gerektiren ve şiddeti daha fazla olan bir tabloya, derin boyun enfeksiyonuna, ilerleme görebiliriz. Şikâyetleri daha hafif olan ve taş boyutları küçük ve tükürük bezi kanalının ucuna yakın yerde yerleşim gösteren hastalarda geleneksel tedaviler önerilir. Ağrı kesiciler fayda sağlar. Bol sıvı tüketimi, ısı uygulaması rahatlama sağlayabilir. Bol sıvı tüketimini tüm hastalarımızda önermekteyiz. Aynı zamanda limon gibi ekşi ürünlerin emilmesi tükürük sıvısını artırır ve çok küçük taşların dışarı atılmasını sağlayabilir. Taş boyutunun büyük olması, taşında daha çok beze yakın yerde yerleşmiş olması durumlarında ise cerrahi uygulamaları gündeme gelmektedir. Taş yerleşimi, büyüklüğü etkilenen tükürük bezinin durumu cerrahinin şeklini belirler. Eğer taş tükürük bezi kanalında yer alıyorsa, sialendoskopi olarak adlandırılan kamera sistemi ile yer tespiti ve çıkarma işlemi herhangi bir kesi olmaksızın tercih edilir. Ancak taşın tükürük bezi içerisinde yer alması, boyutunun çok büyük olması durumlarında ise dışardan veya ağız içinden yaklaşım ile cerrahi seçenekleri gündeme gelmektedir" diye konuştu.
"BÜYÜK TAŞLAR HAVALI KIRMA TEKNİĞİ KULLANILARAK KÜÇÜLTÜLEREK ÇIKARILIR"
Tedavi yöntemlerinden de bahseden Turgut, "Sialendoskopi, genellikle tükürük kanallarında taş olan hastaların tedavisinde kullanılmaktadır. Ayrıca sjögren hastalığı, radyoaktif iyot tedavisi almış hastalar ve tekrarlayan tükürük bezi iltihaplarına sahip çocuk hastalarda da bu yöntem uygulanabilir. Büyük taşlar havalı kırma tekniği kullanılarak küçültülerek çıkarılır, bu nedenle işlem süresi uzun olabilir. Sialendoskopi sırasında herhangi bir kesi veya dikiş uygulanmaz, bu nedenle işlem sonrasında ağrı veya şikâyet gözlemlenmez. Geçici olarak aynı taraftaki tükürük bezinde şişlik olabilir, ancak genellikle bu şişlik 1-2 saat içinde azalır. Hastalar, genellikle aynı gün içinde taburcu edilirler. Taş boyutunun büyük olması, taşın bez içinde yerleşim göstermesi, sık enfeksiyona bağlı taşın kanala yapışık olması gibi nedenlerden dolayı sialendoskopi ile taşın çıkarılması mümkün olmayabilir. Bu durumlarda açık cerrahi seçeneği gündeme gelir. Eğer taş, kanal içinde yerleşim gösteriyorsa ağız içerisinden kanal üzerinde yapılacak ufak bir kesi ile taşa ulaşılır ve taş çıkarılır. Birkaç dikiş atılarak işlem tamamlanır. Hastalarımız ancak taş tükürük bezi içinde olursa veya tükürük bezi sürekli (kronik) enfeksiyona bağlı olarak işlevini yitirmişse (atrofiye uğramış) tükürük bezi genel anestezi altında çene altından kesi yapılarak tamamen çıkarılır. Ameliyat sonrası 2-3 gün hastane yatışı gerekebilir" şeklinde konuştu.