Kolon (Bağırsak) kanseri, dünya çapında ikinci sırada yerini alıyor. Türkiye'de ise yerel araştırmalara göre ise ikinci, Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre ise üçüncü sırada. BMJ Journals'ta yayınlanan ve 95 binden fazla kişiyi ele alan gözlemsel araştırmaya göre 1950 yılında doğanlarla 1990'da doğanlar kıyaslandığında 2 kat daha fazla kolon kanseri, 4 kat daha fazla rektum kanserini riskine sahip. Araştırma hakkında konuşan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Kamil Özdil ise kolon kanserinin tedavi seçeneklerinin diğer kanser türlerine göre daha fazla olduğunu belirterek erken evrede tespit edilebilmesi için tarama testlerinin önemine değindi. Prof. Dr. Özdil, bu kanser tipinden korunmak için gerekenleri ise tek tek anlattı.
"LİFSİZ ÜRÜNLERDEN UZAK DURUN"
En çok beslenme ve diyet üstünde durulması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Özdil, "Yaşam tarzı da oldukça önemlidir. Masa başı çalışmak bunu tetiklemektedir. Bu yüzden düzenli egzersiz yapılması önemlidir. Paketli ve işlenmiş gıdalar, şekerli içeceklerin de etkisi büyüktür. Kolon kanseri ve diğer bütün kanserler açısından bakıldığında, ne yediğinize dikkat etmelisiniz. Aşırı şeker tüketiminden uzak durmalı, fast food tarzı lifsiz ürünleri tüketmemelisiniz. Zaten Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda çalışmakta, okul kantinlerinde yiyecek içecek konusunda denetim yapmaktadır" dedi.
"HAFTADA BİR VEYA DAHA AZ TÜKETENLERİN İSE YAKALANMA ORANI DAHA AZ"
"Bu araştırmada; 13-18 yaş dönemindeki çocuklarda her gün iki defa şekerli içecek tüketiminin ciddi şekilde kolon kanserine yol açtığı gösterilmiştir. Haftada bir veya daha az tüketenlerin ise yakalanma oranının daha az olduğu tespit edilmiştir" diyen Prof. Dr. Özdil şu şekilde uyardı:
"Aileler, çocukları istiyor veya reklamlardan etkileniyor diye sağlıksız beslenmelerine müsaade etmemelidir. Çocuklarınızı hazır satılan paketli, gazlı, şekerli içeceklerden uzak tutun. Siz de uzak durun. Paketli meyve sularında da şeker oranı oldukça yüksek. Bunlar yerine kendi yerel içeceklerimiz; ayran, şalgam suyu, komposto gibi içecekler tercih edilmelidir. Araştırmada kahve ve süt içenlerde kansere yalanma oranının düştüğü de görülmektedir. Ancak tabii her ürün dengeli tüketilmelidir. Her şeyin aşırısı zarardır."
HİÇ SEMPTOM OLMAYABİLİR: YÜZDE 50'YE YAKIN ORANLA BİR ŞİKAYET OLMAKSIZIN TESPİT EDİLEBLİYOR
Kolon kanseri belirtilerinden sıralayan Prof. Dr. Kamil Özdil, "Hiç semptom da vermeyebilir. Ama semptomatik hale gelmişse vücutta kansızlık, dışkılama düzensizliği, makattan kan gelmesi belirtisi olabilir. Bizim görmediğimiz gizli kan da olabilir. Bağırsakları tıkayacak hale gelirse şişkinlik, kilo kaybı, bulantı, kusma olabilir. Daha erken evredeyse kansızlık üzerinde duruyoruz. Bu yüzden rutin taramalar önemlidir. Bu taramalarda hastada kansızlık tespit edersek, dışkı kan testi de pozitif çıkarsa kolonoskopik inceleme öneriyoruz. Kolon kanseri, yüzde 50'ye yakın oranla hastalarda bir şikayeti olmaksızın tespit edebiliyor. Bu önemli bir durum. Aile öyküsü, kansızlık, beklenmeyen demir eksikliği, dışkıda kan, düzensiz dışkılama bizim için alarm niteliğindedir" açıklaması yaptı.
"45 YAŞINDAN İTİBAREN KOLONOSKOPİK TARAMA ÖNERİLİYOR"
Prof. Dr. Kamil Özdil sözlerine son olarak şunları ekledi:
"Şöyle bir avantaj var; dünyanın her yerinde tarama programları yürütülmeye çalışılmaktadır. Önceden 50'ydi artık 45 yaşından itibaren kolonoskopik tarama öneriliyor. Böylece kanser önlenebilir. Kolon kanserinin diğer kanser türlerine göre tedavi seçenekleri daha fazla. Erken evrede tespit edilirse cerrahi olmadan tedavi edilebilir. Bu yüzden korkmayın, düzenli tarama testlerinizi yaptırın."