Can sıkıntısı, stres, yalnızlık, öfke gibi sebeplerden dolayı midemiz dolu olsa bile nedensiz açlık hissetmek ve aşırı yemek yeme durumunun duygusal açlık olabileceğini belirten Beslenme ve Diyetetik Uzmanı, Uzm. Dyt. Deniz Pirçek, "Duygusal açlıkta aslında fiziksel bir açlık söz konusu değildir. Stres, üzüntü gibi durumların tetiklediği olumsuz duyguların bir sonucudur" ifadelerini kullandı.
"ANLIK BİR ALDATMACA"
Uzm. Dyt. Deniz Pirçek, duygusal açlığın bir anda gelen yeme istediği, belirli gıdalara karşı aşırı düşkünlük, tok olduğu halde sürekli yeme isteği, anında doymalıyım hissi gibi belirtileri olabileceğini söyledi ve "Tamamen olumsuz duygulardan kaynaklıdır ve sonrasında suçluluk yaratabilir. Kişi kendini boşlukta hissettiği veya olumsuz duygular hissettiği zaman çılgınlar gibi yemek yiyebilir, özellikle de karbonhidratlı besinleri tercih eder. Bunlar örneğin brokoli, domates, marul vb. olmaz, genellikle fast food, çikolata gibi glikoz içeren besinler olur. Çünkü glikoz, beynimizin besinidir. Glikozlu yiyecekler tükettiğimiz zaman vücudumuz insülin hormonu salgılar ve beyin de böylece dış uyaranlara karşı o kadar iyi odaklanır. Böylece kişi içinde bulunduğu olumsuz duygulardan dışarıya odaklanarak uzaklaşmayı seçer. Bu anlık bir aldatmacadır. Hissedilen duyguları çözmek yerine geçici aldatmaca yaratırken beslenme düzeni bozulduğu için aşırı ve hızlı kilo alma, alınan kiloları geri vermeme gibi sonuçlar yaratır" açıklamasında bulundu.
"AÇLIK ATAKLARINDA ODAK BAŞKA YÖNE ÇEVRİLMELİ"
Duygusal açlığın işaretleri hakkında da bilgi veren Uzm. Dyt. Pirçek, "Duygusal açlık yaşadığımızın işaretlerini aslıda kendimizde fark edebiliriz. Duygusal açlık, kişinin çevresindekiler yemek yerken, açlık hissetmese bile onlarla yemek yemesi, boşluk hissettiğinde yapacak ya da oyalanacak bir şey olmadığında yemek yemesi, sık sık televizyon karşında yemek yemesi, kendini avutmak için yemek yemesi, gece uykudan uyanıp abur cubur yemesi, aceleci yemesi ve ne yediğini fark etmemesi gibi tepkilerle kendisini gösterir. Peki böyle durumlarda neler yapılmalıdır? Aslında olumsuz duygulara dayalı yeme isteğinde duygularla başa çıkmak için yeme isteğini ortadan kaldırmak için odağımızı başka yöne çevirip, anlık gelen bu ataklarla başa çıkabiliriz" diye konuştu.
DUYGUSAL AÇLIKLA MÜCADELEDE 8 ETKİLİ YÖNTEM
Uzm. Dyt. Pirçek, duygusal açlıkla mücadelede izlenebilecek 8 yöntemi ise şöyle açıkladı:
"Beslenme günlüğü tutmak ile başlayabiliriz. Bu günlük bize hangi zamanlarda hangi duyguların, duygusal açlık atağı yaşattığını keşfetmemiz ve bunu yönetmemiz çok daha kolay olacaktır.
Fiziksel olarak aç olmadığınız halde açlık atakları hissettiğiniz zaman, yağlı, şekerli karbonhidratlar yerine, meyve, yoğurt gibi sağlıklı atıştırmalıklar ve örneğin marul, maydanoz gibi hacim olarak büyük kalori olarak düşük yiyecekler tercih edilmelidir.
Kesinlikle temel öğünler atlanmamalıdır. Acıktığımda yerim yerine, ana ve ara öğünleri planlı bir şekilde takip etmeliyim düşüncesi ile hareket etmelidir.
Eğer ki canınız çok yemek yemek istiyorsa küçük ve kontrollü porsiyonlar halinde atıştırmalık tarzi bir şeyler yemek doğru olacaktır. Çünkü kendinizi baskılamak stres ve öfkeyi arttırabilir. Bu atak durumlarında seratonin seviyesine pozitif katkı sağlayan muz, çilek, Hindistan cevizi gibi besinler tüketmeye özen göstermelisiniz.
Atak şeklinde gelen yeme krizleri başladığında kendinize kısa bir süre tanımalısınız. Örneğin fast food yemek istediyseniz, 15 dakika sonra yiyeceğim diyerek kendimize zaman kazandırmalıyız. Bu zaman dilimde bir bardak su içmek, bulunduğumuz ortamı değiştirmek (oda değiştirmek, balkona çıkmak, mutfaktan uzaklaşmak vb.) yeme atağını hafifletecek hatta yok edecektir.
Gece geç saatlerde gele yeme atakları için meyve, yoğurt, kuru yemiş gibi atıştırmalıkların yanı sıra rezene, papatya gibi sakinleştirici çaylar da faydalı olacaktır. İçine bir çubuk tarçın da tatlıya duyulan isteği kıracaktır.
Pilates, yoga, esneme gibi egzersizler de atakların azalması, negatif duyguların yönetilmesi açısından faydalı olacaktır.
Alışveriş listesi yaparken sağlıklı besinlere ağırlık vermek bu süreçte oldukça destekleyici olacaktır."