Psikoloji bilimi dismorfofobi diyor... Diğer adıyla beden algı bozukluğu. Daha da basitleştirirsek, 'kendini beğenmeme hastalığı'... Aslında bir tür obsesyon, yani takıntı. Vücutta bir organı, ya da bir organın bir bölümünü beğenmemekle, aşırı aynaya bakmakla başlıyor, hayatı zehir ediyor... Sonrasında gereksiz bir sürü estetik operasyon ve her seferinde daha büyük memnuniyetsizlik. Sosyal izolasyon... Elbette estetik operasyon gerektiği yerde, gerektiği kadar herkesin hakkı... Ama bu rahatsızlıkta durum böyle değil. Kişi ne yapsa kendinden memnun olmuyor... Sonu depresyon, hayattan kopuş... Modern hayatın, sosyal medyanın ve reklam dünyasının özellikle kadınlar üzerinde kurduğu 'tep tip güzellik' dayatması da bu rahatsızlığı körüklüyor. Uzmanlar her 100 kadından üçünde bu rahatsızlığın görüldüğünü söylüyor... Yani dismorfofobi artışta! Erkeklerde ise nadir görülüyor. Gençlik döneminde ise bu rakam yüzde 12-13'e kadar çıkıyor.
AYNA HASTALIĞI DENİYOR
Psikolog Ayhan Altaş, bu rahatsızlığın isimlerinden birinin de 'ayna hastalığı' olduğunu söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "Kişi bedeninin bir ya da daha fazla bölümünde sorunlar olduğunu düşünür ve bu sorunlu bölgeleri kafasına takar. Bunu değiştirmek adına estetik ameliyata yönelebilirler. Sorunlu gördükleri beden bölgelerinde kendi algıladıkları gibi ya sorun yoktur ya da çok küçük bir pürüzü aşırı abartırlar. Sürekli bu sorunlu bölgeyi düşünürler. Bu bozukluğa 'ayna hastalığı' da denir. Ayna hastalığı denmesinin nedeni de bu sorunu yaşayan kişiler sorunlu gördüğü bölgeyi sürekli aynada inceleme gereği görür ve dışarıda ki insanlar kişiyi desteklemediği için aynaya bakarak kendini ikna etmeye çalışır." Peki dismorfofobi neden artıyor? Belirtileri neler? Nasıl tedavi ediliyor? Uzmanlar gerçek vaka örnekleriyle SABAH Pazar'a anlattı.
RANA KUTVAN (Psikolog)
Estetisyenden önce psikoloğa görünmeli!
"Bazı araştırmalar kişinin estetik ameliyat olması ve psikolojik problemlere sahip olması arasında bir ilişkinin olduğunu ileri sürüyor. Örneğin Tilmann von Soest ve arkadaşları (2012) tarafından yapılan araştırmaya göre psikolojik problemleri olan insanların estetik ameliyat olma olasılığı daha yüksek. Araştırma, estetik ameliyat olan kadın katılımcıların daha depresif ve daha endişeli olma olasılığının yüksek olduğunu ortaya çıkarmış. Yine aynı araştırmaya göre meme büyütme operasyonu geçirenler hariç, estetik ameliyatlar bu ameliyatları olanların psikolojileri üzerinde pozitif bir etki yaratmamış."
ALEYNA NAZLICAN ADAY (Psikolojik Danışman)
Burun 'fındık', dudak 'köfte' ama ruh yaralı!
"Modern çağın insanların algılayış biçimlerini etkilemesinde etkili olan bazı faktörler vardır. Bunlar: moda trendleri ve markalardır. Dismorfofobi yaşayan bireyin kusurlu olduğunu düşündüğü bölgesini düzeltmek isteği gerçekten salt kendi fikri mi? Yoksa farkında olmadan bilinçaltına süpürdüğü kalıp yargılar, kurallar, beğenilme ve istenme arzusu mu? Bizler farkına varmasak da fındık burun, köfte dudaklar, vazo biçimli vücut formatı bize dayatılan kalıplaşmış beğenilerdir. Kişide zaten var olan düşük benlik saygısı ve fazlaca olan mükemmeliyetçilik kendini sevmesine engel olan sosyal ilgi eksikliği ile birleşince bu rahatsızlığa yakalanma riskini arttırmaktadır."
BERNA YILMAZ ŞAHINGÖZ (Psikolog)
Ergenler için tehlike daha büyük!
"Sosyal medyanın dismorfik bozukluk ile olan bağının doğru orantılı olduğunu düşünüyorum. Güzelliğin tek tip olduğu dayatılıyor ve çeşitlilikten uzak olan bireyler sosyal medyanın sunduğu bu olguları kolayca benimseyebiliyor. Kendini beğenmeyen ergen, sosyal medyada filtre denilen çekimlerle kendilerini olduklarından bambaşka biri olarak gösterme eğilimi içindedirler. Bu uygulamalar kişileri 'güzel olan bir tane saç, burun, dudak, vücut var' algısı ile yüz yüze bırakıyor. Bu algı zaten kendini beğenmeme eğiliminde olan ergeni dismorfofobi geliştirmeye itiyor. Çoğu zaman depresyonu beraberinde getiriyor."
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
1. Kişinin bedeninde, görünüşünde onu çirkin veya biçimsiz yapan bir kusuru olduğuna dair güçlü inanç.
2 . Başkalarının göremediği veya önemsiz gördüğü bir kusurla aşırı derecede meşgul olmak.
3. Görünüşüne başkalarının olumsuz bir şekilde özel ilgi gösterdiğine veya onunla alay ettiğine dair güçlü inanç.
4. Sık sık aynaya bakmak veya aynaya bakmaktan kaçınmak.
5. Algılanan kusuru düzeltmeyi veya gizlemeyi amaçlayan karşı konulması veya kontrol edilmesi zor davranışlarda bulunmak.
6. Algılanan kusuru stil, makyaj veya kıyafetlerle gizlemeye çalışmak.
7. Görünüşünü sürekli olarak başkalarıyla karşılaştırmak.
8. Görünüşüyle ilgili olarak başkalarından sık sık onay istemek, güvence aramak.
9. Sosyal ortamlara girmekten kaçınmak.
10. Kişinin görünüşüyle aşırı meşguliyeti, aşırı düşünceleri ve tekrarlayıcı davranışları istenmeyen, kontrol edilmesi zor ve çok zaman alıcı olduğundan yaşamının diğer alanlarında büyük sıkıntı veya sorunlara neden olabilir. (Aktaran: Cem Keçe)
3 GERÇEK VAKA
Estetik yüzünden borç batağındaydı!
"30 yaşında güzellik merkezi bulunan kadın danışan eşi ile yaşadıkları sorunlar üzerine başvuru yapmıştı. Çocukluğunda beğeni ve ilgi görmeyen danışan, ergenlik döneminde güzellik algısı üzerine belli kalıpları (özellikle sosyal medyadan) keşfettiği ve yetişkinlik döneminde de eyleme geçebildiği (estetik yaptırmak) bir dismorfofobi geliştirmişti. Yüzünde yaptığı değişiklikler kendisini tatmin etmeyince vücudunda da belli değişimlere başlamış ve aslında çift ilişkisi üzerine danışmanlık isteyen danışan kendi patolojik gerçeği ile karşılaşmıştı. Parası olmamasına rağmen borçla ve kredi çekip estetik yaptırmaya başlamış, dış görünüşü ile fazla ilgili olduğu için eşini ve sorumluluklarını ihmal etmiş. Bu süreçte kendisi de faydalanabilmek adına bir güzellik merkezi açmış ve orada mutlu olduğunu ifade etmişti. Terapinin ileri aşamalarında çocukluk travmaları üzerine çalışılmıştır." (Aktaran: Psikolog Berna Yılmaz Şahingöz)
Krem kullanmaktan yüzü yandı!
"24 yaşında bayan danışan ergenlik döneminde kilo problemi yaşadığı için sosyal çevresi tarafından hep alay edilmiş ve dışlanmış. Akran zorbalığına maruz kaldığı bir travması var. O da diyetisyene gitmiş, spora başlamış. Gerçekten iyi bir vücuda sahipti ama ona bunun yetmediğini vücudunu santim santim sürekli ölçtüğünü, herhangi bir problem olduğunda ağlama krizlerine girdiğini anlattı. Vücudundan sonra yüzündeki sivilcelere de takıldığını ve cildini de güzelleştirmek için ilaçlar, kremler kullandığını hatta kremler yüzünden cildini çok kez yaktığını, kimseyle yüz yüze görüşmek istemediğini belirtti. Danışanım terapilerde iyilik halini uzatması ve duygusal uyumun sağlanması için ilaçla tedaviyi kabul etti." (Aktaran: Psikolojik Danışman Aleyna Nazlıcan Aday)
Sağ yanağımla sol yanağım neden orantısız!
"Bir danışanım, sağ yanağı ile sol yanağının orantısız olduğunu ifade ediyordu. Sürekli aynaya bakarak etrafındakileri de ikna etmeye çalışıyordu. Seansta sürekli telefonunun ön kamerasnı açıp orantısızlığı göstermeye ve bu düşüncenin desteklenmesini istiyordu. Bu danışanımız çocukluk döneminde kardeşi olduktan sonra ikinci plana atıldığını ve kardeşinin kendisinden güzel olduğunu ifade ediyordu. Danışanımızda ise daha çok kardeş kıskançlığı üzerine odaklanıp oradaki işlevsel olmayan düşüncelerini işlevsel hale getirmeyi planladık. Danışanımız çok fazla bu konuya zihinsel mesai harcadığı için günlük işlerini yapmakta zorlanıyordu. Bu yüzden terapi sürecimizi psikiyatrik tedavi ile birlikte sürdürdük. Psikiyatrist ilaç tedavisini düzenlerken ben de psikoterapi sürecini yürüttüm." (Aktaran: Ayhan Altaş)