Hatırlar mısınız bundan birkaç yıl önce moda haftaları dendiği zaman akıllara sadece şatafatlı podyumlar, çılgın eğlenceler, birbiriyle yarışan on binlerce dolarlık kombinler gelirdi... Moda editörleri, dergi yayın yönetmenleri ve moda üzerine çalışan sosyal medya içerik üreticileri günler öncesinden defilelerde giyecekleri kıyafetleri paylaşırlardı. Şanslı olanlara moda tasarımcıları defile davetiyesiyle birlikte son koleksiyonlarından parçalar yollarlardı. Diğerleri de o tasarımcıya ait en az bir parçayı kombinlerine ekleyerek dikkat çekici bir görüntüye sahip olmak için yarışırlardı... Çünkü o dönem tasarımcıların koleksiyonlarından daha çok defileye gelen davetliler, ön sıraya oturanlar, defileye girip çıkarken fotoğraflanan ve sokak stili fotoğrafçılarına konu olan davetliler daha ön plandaydı. O kargaşa içinde tabii ki işini yapan editörler de vardı ama ağırlıklı olarak yaşanan büyük bir kargaşadan ibaretti...
PANDEMİ BAKIŞ AÇIMIZI DEĞİŞTİRDİ
Ve tabii ki iki yılı aşkın süre hayatlarımızı etki altına alan pandemi moda haftalarını da modaya olan bakışımızı da etkiledi... "Aman İdil, insanlar yine hızlı moda markalarından ucuza trend takip etmenin peşinde. Alınan ve çöp olan ürünlerin dünyanın sonunu getirdiklerini unuttular bile. Hâlâ ön sırada oturanlar, kimin kombinine ne kadar çok para harcadığı yine en çok konuşulan konu... Ne değişti ki anlamadım ben?" diye soranlar tabii ki çok da haksız değil. Ama alışılagelmiş düşüncelerin, kalıplaşmış davranışların değişmesi zaman alır... O süreçte aramızdan 100 kişi bile davranışlarını değiştirme kararı alıp, daha bilinçli bir moda tüketicisi olduysa o bile gelecek nesillerin değişmesi, farklı bir algıyla yetişmesi için yeterlidir. O yüzden değişenler değişti, uyananlar uyandı en azından oldukça kalabalık bir grup farklı bir algıya sahip oldu. Sonuç olarak bir soru işareti en azından beyinlerine yerleşti...
MODA HAFTASIZ OLMAZ
Neyse sonuç olarak bundan birkaç yıl önce moda haftaları bambaşka bir tavra, öncelikler listesine sahipti. "E peki ne oldu, ne değişti? Ne zararı var ki moda haftalarının?" diye soranlara hemen cevap vereyim... Moda haftaları, ülkelerin seri üretimin dışında yaratıcı zekayla üretim yapabilmesinin ispatıdır... Yani seri üretimde binlercesi hatta on binlercesi 10 bin dolar ederken bir elbisenin, işin içine tasarımcı imzası girince sadece tek bir elbise o rakama alıcı bulur... O defileler serisi, yurt dışından yüzlerce insanın ülkeye gelmesi anlamına gelir. Gelen misafir o ülkenin hem tasarımcısını, hem ülkenin yeme-içme sektörünü, hem otellerini, hem eğlence mekanlarını yani her şeyini öğrenip ülkelerine geri dönerler. Moda haftaları ülkelerin gövde gösterisi yaptıkları alanlardır. Mercedes- Benz sponsorluğunda İstanbul'da yapılan, pandemi döneminde dijitale aktarılan ve son iki sezondur artık yapılamayan moda haftası emin olun ülkenin tanıtımı için çok büyük öneme sahipti.
214 BİN TONLUK KARBON EMİSYONU
Neyse gelelim bu haftaki konumuza... Ülkeler kendi moda haftalarını koruyup, güçlendirirken bir yandan da artık bambaşka değerler üzerine inşa etmeye başladı. Çünkü çevreci moda anlayışı, dünyanın korunması ana prensibi hepimiz için ana prensip olmak durumunda... New York Times gazetesi geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir makalede moda haftalarının, son dönemde moda dünyasında egemen olan çevreci anlayışa rağmen, birer 'çöp üretim' merkezi haline geldiğini ve ülkelerin bu konuda çalışmalar yapması gerektiğini yazdı. Sadece 15 dakika süren defilelerin hazırlık sürecinin altı ay aldığının altını çizen gazete, "Davetiyelerden, içilen sulara ait pet şişelere ve yemek artıklarına kadar moda haftalarının ardından sadece kilolarca çöp kalıyor. Bir de buna farklı coğrafyalardan bu moda haftalarına gelen insanların uçağa binmesini ekleyin... Moda haftalarında geride kalan karbon ayak izi gerçekten de çok üzücü... Sadece satın alma ekiplerinin, tasarımcıların, uluslararası medyanın moda haftalarına katılabilmek için bir yerden diğerine gitmek için uçakla yolculuk yapması her yıl 214 bin tonluk karbon emisyonun neden oluyor. Bu enerji Eiffel Kulesi'nin aydınlatılması için 3 bin 600 yıl boyunca harcanacak olan enerjiye eşit" yorumunda bulundu.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK REKLAM KONUSU OLDU
Yani moda haftaları ülkelerin tanıtımları ve ticari ilişkiler açısından kesinlikle gerekli olsalar da çevreci bir bakış açısıyla yeniden yorumlanmaya ihtiyaç duyuluyor. Bunu son dönemde en başarılı şekilde yapan ve dört büyük moda başkentine de örnek olan moda haftasıysa Kopenhag Moda Haftası... Danimarka Moda Haftası'nın CEO'su Cecilie Thorsmark, "Şu an bir iklim krizinin ortasındayız. Tüm endüstriler gibi moda endüstrisinin her alanının da bu konuda bilinçli ve ahlaklı bir yaklaşım sergilemesi gerekiyor. Ancak endüstri içinde bu konuda ne yazık ki yeterince yasal dayanak yok. Her ülkenin konuya yaklaşımı ve bu konuda aldığı yasal kararlar birbirinden farklı. İşte tam da bu nedenle bizim gibi platformların hem örnek olacak hem de yol haritası oluşturacak kararlar almaları gerekiyor" diye konuşuyor. "Sürdürülebilirlik kelimesi bile ne yazık ki bir reklam sloganı oldu çıktı. Tam olarak bu kelime ne ifade ediyor, ne ifade etmeli ve bunun hukuki yaptırımı ne olmalı konusunda çok büyük boşluklar bulunuyor" diyen Thorsmark "Hepimizin kesin bir doğru istikamete ihtiyacımız var. Biz bu moda haftasıyla bunu hedefledik. Çok büyük modaevleri bize başvuruyor. Ancak onlardan beklenen ve BM'nin sürdürülebilirlik çalışmalarını temel alan 18 maddeyi yerine getirmeleri gerekiyor. Bizim endüstrimiz yepyeni standartlara ihtiyaç duyuyor" diyor. Moda haftası bu amaçla ilk olarak sürdürülebilirlik konusunda danışmanlık heyeti oluşturdu. Bu heyetin üyelerinden biri de Nicolaj Reffstrup...
18 MADDELİK İSKELET
Danimarkalı marka Ganni'nin kısa süre öncesine kadar CEO'su olan Reffstrup, "18 madde bizim moda haftamızın iskeletini oluşturuyor. Bu konuda ciddi olmadan bizimle birlikte olmanız mümkün değil. Şu an bu kriterlere uygun sunumlar yapan 28 modaevi ve tasarımcı bulunuyor resmi takvimde" diyor. Tüm bu süreç moda haftasının 2019 yılında karbon emisyon miktarını hesaplamasıyla başlıyor. 2023 yılı için kendilerine hedef olarak bu rakamı yarıya indirme hedefi koyuyorlar. Ve bundan yola çıkarak neler yapılabileceğine dair çeşitli çalışmalar yapılıyor. New York Times, genel olarak son bir yıldır tüm büyük moda başkentlerinin bu konu üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırdığını belirtip, "Bu dönem çeşitli moda haftaları Kopenhag'ın çalışmalarını temel alacak çalışmalara yöneldi. Paris, New York, Londra ev Milano'da bu kadar sıkı kuralların uygulanması pek de mümkün değil" diyor
TASARIMCILAR YARDIM İÇİN BİR ARADA
Tüm moda dünyası yaşanan depremden etkilenen iller için aralıksız çalışmalar yapıyor. Moda Tasarımcıları Derneği çatısı altında tasarımcılar üç-dört koldan yardım çalışmaları organize etti. Çalışmalarla ilgili olarak ulaştığımız moda tasarımcısı Gül Ağış, bir grup kesilmiş polarlardan ceket, panço, eldiven ve bere dikiyor atölyelerinde. Bir başka grup deprem bölgesindeki en büyük ihtiyaçlardan biri olan iç çamaşırları dikiyoruz. İçlik, fanila gibi soğuk hava koşullarında bölgede bulunanların ısınmasına yardımcı olacak materyalleri hazırlıyoruz. Bunu da üç farklı koldan ilerletiyoruz. Bir kısmımız kesilmiş ürünleri alıyor ve atölyelerinde diktiriyor. Dikilmiş ürünleri ihtiyaç sahiplerini bulup ulaştırıyoruz. Bir yandan da bir fon oluşturduk bu fon üzerinden en toptancılardan ürün satın alıp bölgeye yolluyoruz. Sürekli olarak kumaş üreticileriyle bir aradayız onlarda kumaş alıp atölyelerimizde diktirip bölgeye yolluyoruz. Erkek moda tasarımcısı Peyman Umay mont ve pantolon yaptırarak yardım noktalarına ve hastanelere gönderdi. Simay Bülbül ve Kırmızı Çocuklar Derneği depremzede ailelerin bölgeden tahliyesi ve güvenli noktalara yerleştirilmesi için çalışmalar yaptı. Ayrıca yedi ailenin uzun süreli barınmasını sağlayacak bir ev organize etti. Arzu Kaprol, bünysinde bulunduğu çeşitli derneklerle birlikte hareket etti. İhtiyaç sahipleri için battaniye, minder ve uyku tulumu üretimi yapıldı. Bursa Olgunlaşma Enstitüsü ile birlikte binlerce metre kumaş ulaştırıldı. Atölyelerde uyku tulumu dikiliyor. Robotel Derneği ile birlikte uzuvlarını kaybeden depremzedeler için çağrıda bulundu. Yasted Autodesk ve Robotel Derneği eksik uzuv taraması ve baskısı için bir araya geldi.