Bu sınıflanmanın nedeni miyomların bulundukları yere göre semptomlara yol açmasındandır. Submuköz miyomlar daha çok karşımıza uzamış ve artmış kanama ile gelmektedirler. Aynı şekilde intramural miyomlarda da kanama artışı olmaktadır. Subseröz miyomlar ise genellikle pek şikayete yol açmazlar ancak çok büyüdüklerinde çevre organ baskısı ile şikayet oluştururlar. Miyomlar birkaç milimetreden onlarca santimetreye kadar çıkabilmektedir. Miyomlar aşırı büyüdüğünde birçok soruna yol açabilmektedir. Myoma uteri, erken adet görmeye başlayan, obezite hastalarında, miyomlu bir aileye sahip olan kadınlarda daha yaygın olma eğilimindedir.
MİYOMLAR NEDEN OLUR?
İlk adetini normalinden daha erken gören kadınlarda rahim myoma uteri olma olasılığı daha yüksektir. Bunun nedeni, kadının östrojene daha uzun süre boyunca maruz kalmasıdır. Annesi veya kız kardeşinde miyom olan kişilerde miyomun ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir. Tek yumurta ikizlerinin çift yumurta ikizlerine göre miyom olma olasılığı daha yüksektir. Artan vücut kitle indeksi de miyoma neden olabilmektedir. Bunun yanı sıra, kırmızı etten zengin beslenen kadınlarda, yeşil sebzeleri bol tüketen kadınlara göre miyomlar daha sık görülmektedir ve yine alkol almak da rahim miyomlarının görülme sıklığını artırır.
Az doğum yapmış kadınlarda, çok doğum yapmış kadınlara kıyasla daha çok miyom görülmektedir. Ayrıca kadınlık hormonu olan östrojenin miyomların büyümesine neden olduğu bilinmektedir. Miyomlar, normal uterus kas tabakasından daha fazla östrojen reseptörü içerir. Menopoz sırasında östrojen hormonu azaldığı için miyomlar da küçülebilir hatta tamamen yok olabilir. Başka bir kadınlık hormonu olan progesteron, miyomları baskılayıcı (inhibe) bir rol oynar.
MİYOM BELİRTİLERİ NELERDİR?
Çoğu miyom küçük olmasına ve hiçbir şikayete neden olmamasına rağmen, birçok kadında çeşitli sorunlara neden olan ve tedavi gerektiren miyomlar vardır. Hiçbir belirtiye neden olmayan miyomlar rutin jinekolojik muayeneler sırasında teşhis edilir. Miyom belirtileri, kitlelerin rahmin neresinden kaynaklandığına, boyutuna ve miktarına bağlıdır. Miyomlar tek ve milimlik olacağı gibi fazla sayıda ve boyutları daha fazla olabilmektedir. Boyutu çok büyük olan miyomlara dev miyom adı verilir. Bunun dışında miyomlara bağlı olan semptomlar 4 farklı kategoride değerlendirilir.
Anormal kanama: Yoğun veya uzun süreli adet kanaması, miyomların en sık görülen belirtisidir. Miyom nedeniyle anormal kanaması olan kadınlarda bu kanamaya bağlı olarak demir eksikliği anemisi, sosyal yaşam kalitesinin düşmesi, iş hayatındaki verimsizlik gibi başka sorunlar ortaya çıkabilir.
Kitleye bağlı bası belirtileri: Anormal kanamalar kadar belirgin olmasa da leiomyomlar kitlelerinin neden olduğu bası semptomlarına neden olur. Rahim ön duvarından kaynaklanan büyük miyomlar mesaneye baskı yaparak sık idrara çıkma, idrara çıkmada zorluk ya da idrar yapamama gibi belirtilere neden olur. Nadiren böbrek ile idrar arasında bulunan idrar yolunu sıkıştırarak idrar akışına engel olarak böbreklerin büyümesine neden olabilirler. Rahmin arka duvarından çıkan miyomlar kalın bağırsağa baskı yaparak kabızlığa neden olabilir.
Ağrı: Miyomu olan kadınlar, miyomu olmayan kadınlara göre daha fazla ağrı yaşarlar. Bu kadınlar, cinsel ilişki sırasında da miyomun yerine bağlı olarak ağrı hissedebilirler.
Üreme ile ilgili belirtiler: Miyomlar, yerlerine göre değişen oranda gebe kalınmasına engel olabilir veya düşük yapma riskini artırabilir. Miyomlardan kaynaklı kısırlık oranı yaklaşık yüzde 2-3 olduğu tahmin edilmektedir. Gebe kalmayı en çok etkileyen miyomlar submüköz miyomlar olarak bilinir. Bunlar histeroskopik olarak çıkarıldığında hamile kalma oranları artar. Miyomu olan kadınlar, hamile kaldıklarında bebeğin eşinin erken ayrılması, bebeğin gelişim geriliğinin, bebeğin ters durması, erken doğum gibi riskler ortaya çıkabilir.
NASIL TEŞHİS EDİLİR?
Ultrason: Pelvik ultrason, rahim miyomlarının tanısında mutlaka yapılması gereken bir yöntemdir ve çoğu zaman en doğru tanıya olanak sağlar. Miyom olduğundan şüpheleniliyorsa, yapılacak ilk testlerden biridir. Karın duvarı ve vajina içinden uygulanabilir.
Salin infüzyon sonografi: Rahmin iç tabakasına doğru büyüyen submüköz miyomlar bazen ultrason ile tam olarak ayırt edilemeyebilir. Bu gibi durumlarda hastaya ultrason yapılmadan önce rahmin içerisine kanül yerleştirilir. Ultrason probu vajinaya yerleştirildikten sonra daha önce yerleştirilmiş olan kanül vasıtasıyla rahim içine sıvı gönderilerek rahim içi şişirilir. Bu işleme salin infüzyon sonografisi adı verilir. Rahim şiştiğinde ultrason ile rahimin içi değerlendirilir. Rahimin içerisini bozan, submüköz miyom ve endometriyal polipler salin infüzyon sonografi yöntemi ile kolay bir şekilde görülebilmekte ve teşhis konulabilmektedir.
Rahim filmi (HSG): Rahim filmi çok sık başvurulan bir yöntem değildir. HSG genellikle kısırlığı araştırmak için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde rahim içerisine kanül yerleştirilir ve bu rahmin içerisine radyo opak bir madde enjekte edilerek rahim şişirilir. Bu işlem sırasında eşzamanlı olarak radyografik görüntüler alınır ve radyo opak materyalin karın içindeki dağılımı izlenir.
Histeroskopi: Histereskopi vajinadan rahim içine kamera içeren bir sistem yerleştirilerek yapılır. İlk olarak sistemin rahimden geçmesi için rahim genişletilir. Daha sonra optik ve sıvının geçmesine izin veren bir kanül içeren sistem rahim içine yerleştirilir. Kanül yoluyla verilen sıvı ile rahim şişirir. Rahim içinde yer kaplayan lezyonların olup olmadığı kamera yardımı ile bakılır. Özellikle submüköz miyomlar, endometriyal kaviteye bası yapan intramural miyomlar veya endometrial polipler bu süreçte net olarak görülür. Bu sistemin bir diğer avantajı da, bu miyomların ameliyat sırasında sistemin sağladığı aletler kullanılarak alınabilmesidir.
MR: Bu yöntem günümüzde birçok hastalığın teşhisinde başarıyla kullanılan bir yöntemdir. Jinekolojik problemlerde ultrason ile birçok hastalık teşhis edilebildiği için MR sık tercih edilen bir yöntem değildir. Ancak ultrason ile kasık kitlesinin teşhis edilemediği durumlarda MR yol gösterici olabilir. Bu tümörlerin nereden kaynaklandığını, iyi huylu veya kötü huylu olup olmadıklarını, ne kadar büyük olduklarını göstermede oldukça başarılı bir yöntemdir.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Miyomlar bulundukları yere ve büyüklüklerine göre şikayete yol açmaktadırlar. Miyom tedavisi miyomun büyüklüğüne, belirtilerine ve görülen semptomlara göre belirlenir. Büyüklüğü 5 santimden küçük ve belirti göstermeyen miyomlarda tedavi gerekmez. En ufak belirti gösteren miyomlarda ise tedavi gerekebilir. Miyom tedavisi cerrahi olarak veya ilaç tedavisi şeklindedir. Tıbbi tedavilerde en sık progesteron içeren tabletler veya progesteron içeren rahim içi araç kullanılmaktadır.
MİYOMLAR TEDAVİ EDİLMEZSE NE OLUR?
Hızlı ve aşırı büyüyen miyomlar kitle etkisi ile komşu organlara bası yaparak idrar yapmada zorluk, kabızlık gibi problemlere sebep olur. Yerlerine göre şikayetlerde değişiklik gösteren miyomlar tedavi edilmediğinde şiddetli adet kanamalarına bağlı olarak en fazla şiddetli kansızlığa ve ağrıya sebep olup hayat kalitesini çok ciddi şekilde bozarlar. Rahim içine yerleşen veya anormal kanamalı miyomlar, bebeğin rahme yapışmasını engelleyeceğinden dolayı kısırlığa neden olabilir. Miyomlar rahimin içerisine yerleşmiş iyi huylu kitlelerdir. Erken teşhis edildiği sürece miyomların kansere dönüşme olasılıkları oldukça düşüktür.