Duygusal ilişki en temelinde elbette mutlu olmak, iyi hissetmek için kurulur. Fakat bazen ilişkilerde bazı bozulmalar yaşanır. Bu bozulmalar olduğunda da gelinen noktaya şaşırır ve her şey yolunda giderken ilişkinin nasıl bir anda tepetaklak olduğunu düşünürüz. Fakat 'her şey yolunda giderken' denilen şey bazen gerçekten yolunda gitmeyen ama yolunda görünen durumları da yansıtabilir.
Bazen her şeyin yolunda gitmesi dediğimiz şey, sadece sorunlardan kaçışı sağlayan bir cümledir. Bir ilişkinin nedensiz bozulması mümkün mü? Elbette değil... Hiçbir sebep ortada olmadan bir ilişkinin bozulması mümkün değil. Peki kötüye giden bir ilişki toparlanabilir mi? İster evli olun isterse de bir duygusal ilişki içerisinde, ilişkinin zaman zaman bozulması çok doğaldır. Bu gibi durumlarda ilk yapılması gereken şey birbirinize karşı elinizden geldiğince tolarenslı olmaya çalışmaktır. İlişkiyi kurtarmak için neler yapabileceğine bakalım.
1- MESELE HAKLILIK DEĞİL ÇÖZÜM
Her ilişkide illa ki tartışma yaşanır. Her zaman her konuda aynı fikirde olmak zorunda elbette değiliz. Elbette karşıt görüşlerin tartışmaya yol açtığı anlar yaşanacak. Fakat bazen yaşanılan durumları farklı noktalardan alır, öfke, acı gibi duyguları abartır ve gitgide çözümden uzaklaşırız. İlişkide yaşanan tartışmaları en çok çözümden uzaklaştıran durum ise ilişkideki kişilerin sadece haklı çıkmaya çabalamasıdır. 'Sen şöyle yapıyorsun, ben haklıyım, sen hep şöyle davranıyorsun' tarzı cümleler sağlıklı bir iletişimin önünü kapattığı gibi iletişimin karşılıklı olmasını da engeller.
2- SEÇENEK SUNUN
İlişkide bazen bazı sorunlar vardır ki kişiler bir türlü çözüme ulaşamaz ve kendilerine sunulan tek seçeneği de emir gibi uygulamak istemez. Bundan dolayı yaşanan sorunlarda partnerinize tek seçenektense birkaç seçenekle gitmek çok daha sağlıklı olur. Çünkü siz zaten seçenek sunarken içinize sinen seçenekleri sunmuş karşıdaki da elbet birini seçmiş olacağından ötürü ortada problem kalmayacaktır. Seçim yapan kişi de kendi seçimini yapmış olduğundan dolayı kendini emir kulu gibi hissetmeyecektir. Diğer durumda ise sizin düşündüğünüz seçeneği karşı tarafa sanki bir emirmiş gibi sunacağınızdan ötürü bir haklı olma savaşı başlatırsınız. Bu da ister istemez öfkeye ve sonrasında da bir tartışmaya neden olur. Bundan dolayı partnerinize onu anladığınızı gösteren seçimler sunmak ve ona da durumla ilgili karar yetkisi tanımak iletişiminizin daha sağlıklı hale gelmesine neden olur.
3- ANLADIĞINIZI ONA ANLATIN
Tartışma anlarında ister istemez tek yapmaya çalıştığımız şey karşımızdakine kendi haklılığımızı ispat etmeye çalışmaktır. Bu durum da sadece kendi duygu ve düşünce dünyamıza hapsolup karşıdakini asla anlamaya çalışmamıza neden olur. Örneğin sen şöyle yapıyorsun, şunu diyorsun gibi sadece eleştiri odaklı bir cümle sağlıklı bir iletişim başlatmadığı gibi sağlıklı bir çözüm bulmanızı da engeller. Fakat onun yerine öncelikle karşınızdakinin düşüncesi size çok saçma gelse bile ne söylemeye çalıştığını ve ne hissettiğini anlamak ve bunu gerek sözcüklerinizle gerekse de beden dilinizle karşınızdakine anlaştırmak etkili bir iletişimi başlatacaktır. Unutmayın ki her birimizin yaşadığı deneyimler ve yaşantılar çok farklıdır. Hepimizin çocukluktan itibaren yerleşmiş düşünce ve inançları vardır. Bundan dolayı karşınızdaki kişiye bakarken kendi yolculuğunuzla o kişiyi değerlendirmek sizi olumsuz sonuca ulaştıracaktır. Bu bakış açısıyla birbirinize baktığınız zamansa ilişkilerde iletişimle çözülmeyecek hiçbir durum yoktur.
4- ÇÖZÜM YOKSA, ŞİKAYET ETMEK DE YOK
İlişki esnasında yapılan hatalı davranışlardan biri de kişilerin sürekli şikayet edecek bir şeyler bulmaya başlamasıdır. Bazen bazı durumlar oluyor ki hani sudan sebepler denilen durumlar için bile sorunlar yaratılabiliyor. Bu gibi sızlanmalar durumun birikip ileride çok daha büyük bir kavgaya dönüşmesine sebep oluyor. Eğer ki ilişkide bir durumdan şikayet edeceksiniz bunu sadece tek bir koşulla yapın. Şikayet ettiğiniz duruma karşı çözüm önerisine sahip misiniz? Elinizde şikayet var ve çözüm önerisine sahip değilseniz boşuna kendi sinirlerinizi yıpratıp hayatı kendinize zindan etmekten başka bir şey yapmıyorsunuz demektir. Çözümü olmayan şikayetler sadece zarar verir.
5- TRİP ATMAYIN
Her iki cinsiyet de yaşanılan durumlar sonrası bir tavır biçimi olan trip dediğimiz davranş kalıbında bulunabiliyor. Bir şey söylemek istiyorsanız açıkça söyleyin, uzaklaşmak istiyorsanız sınır koyun. Fakat sağlıklı olmayan iletişim tarzlarıyla -farklı yüz ifadeleri takınmak, gözlerinizi devirmekgibi durumlar sizin iki yetişkin insan gibi konuşmanızı ve davranmanızı engeller. Eğer ki ilişkinizi düzeltmek niyetindeyseniz çözüm odaklı olmak için her ikinizin de hatalı davranışlarını fark edip düzeltmesi gereklidir.
6- ANILAR BİRİKTİRİN
Birinin sizde güzel izler bırakması yaşantılarınızla doğru orantılıdır. Kimse de kendinize dair kötü anılar bırakmayın. Nasıl hatırlanmak isterseniz partnerinizle de öyle anılar biriktirin. Hayatınızdaki insandan ne kadar güzel anılar bırakırsanız hayatınızdaki insan da sizi o kadar çok anar ve özler. Sürekli tartışma, çekişme, mutsuzluk yaşadığınız bir evlilik veya ilişkide durmak istemezsiniz. Elbette birbirinize öfkelendiğiniz anlara da sahip olacaksınız fakat baki kalan sizi bir tutan biriktirdiğiniz güzel anılar olacak. En temelinde sağlıklı bir ilişki sağlıklı bireylerden geçer. Bundan ötürü öncelikle kendi değer alanınızı korumayı amaç edinmelisiniz. İlk olarak vazgeçmediğiniz sınırlara sahip olmalı sonrasında aldığınız kadar değer vermeli, size iyi geldiğini düşündüğünüz davranışları takdir etmeli, iyi gelmediğinizi düşündüğünüz şeylere sınır çizmeli ve ilişkinize bağımlı değil bağlı olmalısınız. Bu durumlar ilişkinin kötüye gitmesinin engelleyicileridir.
7- KENDİNİZLE OLAN İLİŞKİNİZİ GELİŞTİRİN
İlişkilerde mutluluğu yakalamak istiyorsanız öncelikle kendinizle olan ilişkinizi geliştirmeli ve kendinizi sevmeyi öğrenmelisiniz. Kendinizi sevmeyi öğrendiğinizde zaten ilişkinizi de korumayı öğrenmiş olacaksınız. Kendinizi keşfettikten sonrasında ise ilişkide hatalı davranışlarını, neyi neden yaptığını anlayan bir kişi sorumluluk alır ve iyi yönde değişim göstermeye başlar. Unutmayın değişimi öncelikle başkalarından değil kendimizden beklemeliyiz. İşte o zaman mutluluk olur.