Narsisistik kişilik bozukluğu, dünyada ortak kabul görmüş Ruhsal Bozuklukların Tanısal El Kitabı'nda (DSM-5) açıklanan kişilik bozukluğundan birisidir. Narsisist sözcüğünün kökeni Yunan mitolojisindeki geçen Narkissos'a dayanmaktadır. Yunan mitolojisinde geçen efsaneye göre Narkissos bir gün nehir kenarında su içmek için suya doğru eğildiğinde kendi yansımasını görür ve gördüğü yansımaya âşık olur. Kendi görüntüsü karşısında büyülenen Narkissos günden güne su içmeden, yemek yemeden orada kalır ve sonunda ölür.
Narsisizmin nedenine baktığımız zaman;
Kohut (1977), narsistik kişilik bozukluğun kökeninde yatan nedenin kişinin " öz-benlik yapısındaki temel kusur" olduğunu ifade etmektedir (Özakkaş, 2006; Kohut, 1971). Araştırmalar, narsisizm kişilik bozukluğunun kaynağının erken çocukluk dönemiyle örtüştürmektedirler (Lowen, 2016). Yaşamın erken evrelerinde ebeveyn-çocuk ilişkisindeki bozukluk ya da yetersizliğin bir ürünü olarak değerlendirilmektedir. Buna göre çocuk, olumsuz yaşantılara bağlı olarak ilkel bazı savunma mekanizmaları geliştirmektedir. Bu düzlemde ebeveynin, çocuğun gelişim evresine özgü gereksinimlerini karşılamak yerine onu reddederek düş kırıklığına uğratması buna bağlı olarak da çocuğun olumsuz duygular geliştirmesi ve yalnızlaşması durumları söz konusu olmaktadır (Ozan, Kırkpınar, Aydın, Fidan ve Oral, 2008). Bir diğer narsistik kişilik bozukluğunun nedeni; anne babanın aşırı hoşgörüsü ve çocuğu aşırı yüceltmesi pohpohlaması ile beslenen çocuk, bu durumdan dolayı aşırı bir şekilde büyüyen bir öz benlik duygusu oluşturur.
Peki Narsist Kişi Kendini Nasıl Görüyor?
Narsisistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler kendilerini fiziksel ve ruhsal yönden aşırı beğenen, üstün gören, sürekli çevresinden beğeni, ilgi ve onay bekleyen; gittikleri her yerde hemen özel ilgi görmeyi arzulayan, kendini üstün gören ve üstün bir yeri hak ettiğine inanan kişilerdir. Narsist kişiler her zaman en güzel, en yakışıklı, en başarılı, en ilgi çekici kişi olmalıdır. Böylesine yoğun narsisistik beklentiler içinde hayal kırıklıkları ve incinmeler de o denli sık olabilir. Bireyin benlik saygısı, dışardan gelecek ilgi, beğeni, onaylarla beslenmektedir. Bu kişiler eleştiriye dayanamazlar ve sürekli övgü beklerler (Kohut, 1977). Beklentileri karşılanmayınca benlik saygıları hemen düşer. Özgüvenleri yüksek olarak algılanan Narsist kişiler aslında nevrotik bir iç mekanizmaya sahiptirler.
İlişkilerde Narsist kişiler Nasıldır?
Bu konuda litaratür incelendiğinde Narsisist bireylerin libidinal enerjileri kendi benlikleri etrafında yoğunlaştığı için diğer kişi ve nesnelere yönlendirilecek ilgi ve sevgi kapasiteleri sınırlı olduğu bilinmektedir (Campbell ve Foster, 2002). Erken dönem ilişkilerinin sonraki ilişkiler için ilk çocukluk döneminde yaşanılan hayal kırıklıklarından dolayı bu kişiler sonraki ilişkilerinde benzer hayal kırıklıklarını ve incinmeyi yaşamamak adına ilişkilerinde narsisizmi bir maske olarak kullanacaktır (Ozan vd., 2008)
Narsisist kişiler her ne kadar öfkeli, kibirli ve empatiden uzak kişiler olsalar da Kernberg (1975)'e göre bu kişilerin kötü bir sosyal yaşamları yoktur. Dış çevrenin beğenisine, ilgisine ve onaylarına o kadar yoğun biçimde ihtiyaç duyarlar ki yakın ilişkilerindeki kişiye adeta "bağımlı" oldukları düşünülür. Oysa narsisist birey için bir başkasına bağlılık geliştirmesi oldukça güçtür. Romantik ilişkilerinde partnerlerinden temel beklentileri o kişilerin kendilerini iyi hissettirmeleridir. Kurdukları ilişkiler sadece çıkar amaçlıdır. Kendilerini yüceltmek, daha üstün görmek ve göstermek için ilişki kurarlar. Sıklıkla başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır. Elde ettiği kişiyi bir anda bırakabilir, çünkü oradaki doyuma ulaşmıştır ve başka kendini tatmin edecek kurbanlar aramaya başlar. Olaylar ya da problemlerde kendini suçlu görmezler. Başkalarının duygularını ve gereksinimlerini anlamak istemez. Empati yapamazlar ve zaman zaman agresif ve öfkeli tavırlar sergileyebilen kişilerdir. Bu nedenlerle ilişkilerde bencil, ben-merkezcil olarak tanınırlar. Ama gerçek şudur ki bu kişiler başkalarını sevmeyi başaramadıkları gibi kendilerini de sevmeyi başaramamaktadırlar.
Campbell ve Miller (2011) narsisist kişileri "Çikolatalı Kek" meteforuna benzetmişlerdir. narsisistle ilişki yaşamanın tıpkı çikolatalı kek yemek gibi başlangıçta cazip olduğunu düşünseler de zaman içerisinde kişinin bundan pişmanlık duyacağını belirtmişlerdir. İlişkinin ilk zamanlarında "ideal ve uygun partner" imajı yaratan narsisist kişiler sonradan şiddet eğiliminde olabilirler.
Narsisist Kişiler Tedavi Edilebilir mi?
Freud narsisistik hastaların terapiste libidinal yatırım yapamayacağı savından hareketle aktarım ilişkisi kuramayacaklarını iddia ederek onları tedavi edilemez bireyler olarak nitelendirmiştir. Kohut ise hastanın çocukluğunda karşılayamadığı insani ihtiyaçların terapist tarafından karşılanmasına dair bir süreç olarak değerlendirmiştir.
Narsistik kişiler terapi de direnç gösterirler tedavi edilebilmesi için öncelikle kişinin bu rahatsızlığa sahip olduğunu kabul etmesi gerekir. Narsisistik kişilerin kendini her zaman haklı bulma ve hayattaki problemlerin kendilerinden kaynaklanmadığını düşündükleri için tedavi olmaları ancak durumu kabullenmeleri ile mümkün olabilecek bir şeydir. Bu yüzden %100 hastalığı tamamen geçirecek bir tedavi bulunmaz fakat kendi kişiliğini kabul etmesi ile hastanın kendisi üzerinde farkındalığı arttırılarak davranış ve belirtilerinde düzelme sağlanabilir. Bu hem hastanın kendisi hem yakınları için olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Kaynakça
Campbell, W. K., ve Foster, C. A. (2002). Narcissism and commitment in romantic relationships: An ınvestment model analysis. Personality and Social Psychology Bulletin, 28(4), 484-495.
Campbell, W. K., ve Miller, J. D. (2011). The handbook of narcissism and narcissistic personality disorder. Hoboken, New Jersey: John Wiley and Sons Inc.
Freud, S. (1914). Narsisizm Üzerine ve Scherber Vakası, (Çeviri: Mustafa Atakay), 2. Baskı, Metis Yayınları, İstanbul, 2006.
Foster, J. D., Shrira, I., ve Campbell, W. K. (2006). Theoretical models of narcissism, sexuality and relationship commitment. Journal of social and Personál Relationships, 23 (3), 367-386
Kernberg, O. (1975). Sınır Durumlar ve Patolojik Narsisizm. Çeviren. M Atakay, Birinci Basım, 1999, Metis Yayınları.
Kohut, H. (1971). Kendiliğin Çözümlenmesi. Çev. Cem Atbaşoğlu, Banu Büyükkal, Cüneyt İşcan. İstanbul: Metis Yayınları.
Kohut, H. (1977). Kendiliğin Yeniden Yapılanması. Çev. Oğuz Cebeci. İstanbul: Metis Yayınlar
Lowen, A. (2016). Narsisizm: Gerçek Benliğin İnkarı. Cem Yayınevi.