Yaşlanmayı yavaşlatma formülleri çağlar boyunca değişip, dönüştü. Geleneksel ve modern tıp kendi yöntemleriyle yaşlanmaya "dur" deme peşine düştü. Plasenta içen de var, sadece mor yiyecekler tüketen de, 24 ayar altın maske peşinde koşan da, sayısız ilaç ve kremle yaşayan da... Sonuç olarak, gençlik performansı ile çok uzun bir yaşam sürmek hemen herkes için cazip bir amaç. Ve bu konuda herkes kendi ekonomik gücünü kullanmaya hazır.
Modern tıp, epigenetikten, hücresel ve moleküler araştırmalara, telomer araştırmalarından hormonel analizlere odaklandı. Geleneksel tıpta ise ayurveda öne çıktı. Biz geleneksel ve modern tıp uzmanlarının ışığında yaşlılıkla savaşmada yeni iksirlerin peşine düştük. İlk olarak epigenetik konusunda uzman Prof. Dr. Korkut Ulucan'a yönelttik sorularımızı:
- Yaşlanma karşıtı uygulamalarda epigenetiğin yeri nedir?
- Bugünkü hesaplamalara göre her hücre 130 yıllık ömrü varmış gibi hayata geliyor. Ama yıpranmalar, kimyasal, fiziksel ve biyolojik faktörler etkisiyle hücrelerde bozulmalar oluyor ve hücre ölüyor. Yaşlılık bu. Bir dokudaki hücreler bozuldukça o doku iş yapamaz hale geliyor. Epigenetik hücreleri gereğinden fazla çalıştırmadan yapması gereken işleri daha verimli yapması için gerekli uygulamaları içeriyor. Mesela rafine şeker yeme! Bu hücreye aşırı yük getirir çünkü. Hücreler içlerinde toksik maddeler biriktirirler çünkü.
- Plesenta yiyenler, gençten kan nakli yaptıranlar... Durum çılgınlık halinde...
- Bilimde, tıpta, biyolojide ilerlemeler beraberinde bazı fırsatçı uygulamaları da getiriyor. Aslında bu denemeler teorik olarak mantıklı geliyor. Mesela genç bir bireyden alınan kanın nakledilmesi... Niye genç bireyden çünkü; büyüme faktörleri, hormonlar, bölünmeyi arttırıcı ve zinde tutucu faktörler gençlerde daha fazla. Bu şu demek değil! Kendime gençlik iksiri olarak büyüme faktörlerini verdim, ama bakalım benim alt yapım buna müsait mi? Buna sistemsel bakmak gerekir. Arabanızın limitleri 200 km hız ama siz arabanızı 400 km hıza çıkacak lastik takıyorsunuz! İşe yaramaz! Yani gençten kanı al kendine naklet teoride mantıklı olabilir ama pratikte öyle değil durum.
- Etik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz durumu?
- İnsan hayat kalitesini artıracak ve karşı tarafın haklarına girmeyecek her uygulama etiktir. Mesela biz kalıtsal hastalıkların bazılarını engellemek için, implantasyon genetik tanı yapıyoruz. Embriyoları dışarda analiz edip, sağlıklıları anneye naklediyoruz. Burada bir genetik oynama yapmıyoruz. Ama ben burada embriyonun genleriyle oynarsam ve anneye öyle nakledersem sıkıntı, etikliği tartışılır. Her tür genetik analiz etik kurullardan onay almalı. Ama ben çocuğum uzun boylu olsun, IQ'su 130 üstü olsun diyene hiçbir bilim insanı evet demez! Gen ameliyatları var. Bunu hastalıkları engellemek için yapıyorsanız çok kıymetli. Ama açık tenli olsun, boyu uzun olsun, gözü şu renk olsun gibi yaklaşımlar etik değil!
- Yaşlanmayı yavaşlatmak isteyen birine ne öneriyorsunuz?
- Şiddetle insanlara bir genetik analiz yaptırmasını öneriyorum. Bu analiz ömrünüzün sonuna kadar kullanacağınız bir harita. Genetik yapımıza uygun beslenme olmazsa olmaz! Her besin herkes için aynı miktarda uygun değildir. Vitaminler için de bu geçerli. Herkesin her vitamine belli oranda ihtiyacı var. Genlerime göre bir plan yaparsam yaşlanmayı ertelerim. Bazısı daha az egzersize ihtiyaç duyar bazısı daha fazla. Mutlaka uygun beslenme, hareketlilik şart!
DR. EREM TOKUŞ
SAĞLIKLI YAŞ ALMA YÖNETİLEBİLİR
Academic Hospital Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Erem Tokuş, "Şehirde yaşayan, hazır gıda tüketen, hareketsiz yaşayan kişileri bekleyen kaçınılmaz son kronik hastalıklar ve çoklu ilaç kullanımıdır" diyor.
Yeni nesil yaşlılıkla mücadele için ozon terapiden glutatyona kadar çok geniş bir yelpazede en yeni tedavileri, sağlıklı ve iyi bir yaşamın kapılarını açacak anahtarlar var olduğunun altını çiziyor.
ANTİOKSİDAN ŞART!
İnsan vücudunun sürekli onarıma programlı olduğuna dikkat çeken Dr. Tokuş, şu bilgileri veriyor: "Hücrelerin kendilerini yenileyebilme becerisine rağmen yaşlandığımıza göre; bunda başka faktörlerin etkisi dikkate alınmalıdır. Hayatta kalmamızı sağlayan enerjinin üretimi için gıdaların parçalanıp bu enerjiyi sağlaması gerekir. Bunu yaparken çıkan atıkların vücuttan uzaklaştırılması da şarttır. Bu atıkların (serbest radikaller) birikmesi durumunda ise kronik hastalıklar ve kansere yatkınlık başlar, yaşam süresi ve kalitesi bozulur. Çevresel maruziyetler (pestisitler, radyasyon, hava kirliliği, sigara/alkol kullanımı...) serbest radikal birikimini artırır."
"Yaş alma sürecinde temel hedefimiz, serbest radikal birikimi ile mücadele olmalıdır" diyen Dr.Tokuş, şöyle devam ediyor: "Antioksidanlar, serbest radikaller ile mücadele eden, onları temizleyen süpürgelerdir. Amacımız, sağlıklı yaş alma yönetimi olmalıdır. Bu doğrultuda içten dışa bütünsel sağlık yaklaşımı planlanmalıdır. Sağlıklı beslenme, kaliteli uyku, egzersiz ve kişiye özel planlanan takviyelerin gerekli sürelerde doktor gözetiminde kullanması ile yaşam süresi ve kalitesinin artırılması sağlanabilir.
Vücut, selenyumu kendi üretemez, gıda/takviye ile alınmalıdır. Güçlü bir antioksidan olan alfa lipoikasitin (ALA), her mitokondri de bulunur ve enerji metabolizmasında görev alır. Kan-beyin bariyerini geçebildiği için beynimizi de korur. Terapi amaçlı dört farklı B12 çeşidi mevcuttur: Siyanokobalamin, Hidroksikobalamin, Methylcobalamin, Adenozilkobalamin. B grubu vitaminlerinin aile olarak birlikte kullanılması verimliliği artırır.
D vitamini vücutta üretilemez, güneş ışığıyla sentezlenebilir ya da takviye olarak alınmalıdır. Magnezyum eksikliği gün geçtikçe artmaktadır. Toprakta magnezyum kaybı ile başlayan bu eksiklik pişirme esnasındaki eksilmeler, yaş ile artan ihtiyaç, kafein tüketimi, pestisitler, florür etkisi gibi uzayan listeyle ciddi bir sorun haline gelmektedir.
Enerji kaynağımız, yaşamın temeli olan mitokondrilerin çalışması için gereklidir. Ubiquinol formu, vücuttaki değerleri daha fazla ve daha uzun süre yükseltmekte daha avantajlıdır.
Glutatyon,en önemli antioksidanımızdır. Karaciğer tarafından üretilmekte ancak yaşlanma ile üretimi azalmaktadır. Üç amino asidin (Glutamin, Cystein, Glycin) bir araya gelmesi ile oluşan küçük bir protein yapıdır. Vücudun serbest radikaller ile savaştaki en güçlü silahıdır.
Ozon tedavisi; bağışıklık sistemini harekete geçiren, vücut metabolizmasını hızlandıran, kan dolaşımını artırarak doku ve oksijenlenmesini sağlayan, güçlü antioksidan etkili, anti-aging desteği olmasının yanı sıra pek çok akut ve kronik hastalık tedavisinde de güvenle kullanılmaktadır.
DR. BUĞRA ÖKTEM
HAVUZU TEMİZLEMEK DEĞİL KİRLETMEMEK ÖNEMLİ!
- Yaşlanmayı durdurmak çağlar boyu insanoğlunun hayali oldu. Günümüzde geçmiş öğretileri kullanıyor mu modern ve alternatif tıp?
- Günümüzde tıp sistemi olarak kabul edilerek saygı duyulan iki adet eski tıp sistemi vardır. Bunlar Ayurvedik tıp ve Çin tıbbı.Batı tıbbının yazılı geçmişi, çok çok abartırsak birkaç yüz yıl iken, Ayurveda'nın değişmeden günümüze ulaşan en eski yazılı kaynağı olan Charak Samhita'nın geçmişi 3000 yıldır. Ayurveda Tıp Fakültesinde, Batı tıbbındaki Geriatri Ana Bilim Dalı (Yaşlılık hastalıkları ile mücadele) yerine Rasayana Ana Bilim Dalı (Yaşlanmayı yavaşlatma/ Anti-aging) var. Yani sistemli olarak 3 bin yıllık tecrübe ile tedavi ve uygulamalar yapılıyor.
- Siz yaşlılığı engellemek için hangi yöntemi kullanıyorsunuz?
- Ayurveda, bilinen 5000 yıllık çok tecrübeli bir tıp sistemidir. Temel amacı, insanları dengeli bir yaşam sürmeye teşvik etmek ve beden, zihin ve ruh arasındaki uyumu sağlamaktır. Ayurveda'nın yaşlanmayı engellemek için sağlıklı bir beslenme rejimi önerir. Bu rejimde taze, doğal ve organik gıdalar tercih edilir. Yiyeceklerin özellikleri ve yapım aşamaları çok önemlidir. Baharatlar, bitki çayları ve antioksidan açısından zengin besinler, yaşlanmayı yavaşlatmaya yardımcı olabilir. Bedenin dengesini korumak ve yaşlanmayı önlemek için düzenli olarak vücut ve yüz masajı yapılmasını önerir. Amla (Hint frenk üzümü), Brahmi, Ashwagandha gibi bitkilerin antioksidan özellikleri vardır ve yaşlanma belirtilerini azaltmaya yardımcı olabilirler. Düzenli olarak vücudu toksinlerden arındırmanın önemini vurgular. Toksin birikimi, yaşlanma sürecini hızlandırabilir. Ayurvedik detoks yöntemleri, vücudu temizlemek ve dengeyi geri kazandırmak için kullanılır. Rasayana terapileri, sindirimi desteklemek, bağırsaklar ile filtre organlarını temizlemek ve vücuttaki toksinleri ortadan kaldırmak için kullanılan bitkisel takviyeler ve tedavi tekniklerini içerir. Uyku, vücudun yeniden onarımını sağlar ve yaşlanmayı geciktirebilir.
- Son olarak bir teknoloji şirketi sahibi kendi kanını babasına, oğlunun kanını kendine naklettirdi gençlik formülü olarak. Bu konuda ne kadar ileri gidecek insanoğlu?
- İnsanların altın ve ölümsüzlük arzusu hiçbir sınır tanımamıştır. İnsanlar bu hırsla, hiçbir ahlak, din ve insanlık özelliğini tanımamıştır. Şimdi bile hiçbirinizin aklının ucundan geçmeyecek yöntemler deneniyordur. Akıllıca olan, denek olmamak. Günlük yaşamda dengeli ve bedenimizi/ ruhumuzu yormadan yaşamak. En değerli varlığımızın sağlık olduğunu bir an bile aklımızdan çıkarmamak. Havuzu temizlemeye çalışmadan önce kirletmemeyi öğrenmek. Stresi dengelemeyi öğrenmek. Dönemsel olarak bedenimizi temizlemek. Doğru ve denenmiş yöntemleri uygulamak.