Selçuk, koronavirüs salgını sürecinde evde kedi ve köpek besleme oranlarında artış olduğunu belirtti.
Kedi ve köpeklerde de obezite görüldüğüne dikkati çeken Selçuk, hayvan sahiplerinin bu konuya dikkat etmesi gerektiğini dile getirdi.
Sağlıklı beslenmenin insanlar kadar hayvanlar için de önemli olduğunun altını çizen Selçuk, "Sahiplendiğimiz hayvanların beslenme davranışlarını anlamamız, beslenmelerini de buna uygun yapmamız gerekir." diye konuştu.
"GENELLİKLE HAYVAN YİYOR DİYE DAHA FAZLASI VERİLİYOR"
Pet hayvanlarının beslenmesinde genellikle mama kullanıldığını, doğru mama seçiminin ise önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Selçuk, şöyle devam etti:
"En büyük hatalardan biri seçilen mamanın hayvanın ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığının net olarak bilinmemesi. Özellikle yapılması gereken işlerden biri, mutlaka veteriner hekim tavsiyesi üzerine hayvanın genetik yapısına, fizyolojik durumuna, yaşına, ağırlığına göre seçilebilecek bir mamanın tercih edilmesi. Özellikle kediler gün içinde daha sık beslenen hayvanlardır köpeklerle kıyasladığımızda. Köpekler iki öğün beslenebilirler.
Tüketilen mama eğer kuru mamaysa o mamaların üzerindeki mutlaka etiketlerin çok iyi okunması gerekiyor çünkü o etiketlerin üzerinde günlük ne kadar mama vermemiz gerektiği, ölçekleriyle beraber ifade ediliyor. Kedi ve köpeklerin beslenmesinde bu ölçeklere mutlaka uymak aslında çok önemli çünkü 24 saatlik ihtiyacını karşılıyor bu tarz mamalar. Bunun dışında sadece su vermeniz yeterli oluyor aslında. Genellikle hayvan yiyor diye daha fazlası veriliyor. Bir süre sonra yavaş yavaş aşırı kilo alımının oluştuğunu görüyoruz."
SAĞLIKLI BİR HAYVANIN KUM SAATİ GÖRÜNÜMÜNDE OLMASI GEREKİYOR
Prof. Dr. Selçuk, sağlıklı bir hayvanın kum saati görünümünde olması gerektiğine işaret ederek, "Normalde ideal bir kondisyonda olduğumuzda bir kum saati görünümüne sahip olmamız gerektiği gibi kediler ve köpekler için de bu durum söz konusu aslında." ifadelerini kullandı.
Üstten bakıldığında kum saati görünümünün algılanması gerektiğini, bu görünüm kaybolup yağ dokusu birikimi arttığında aşırı kilodan bahsedilebileceğini anlatan Selçuk, obezite söz konusu olduğunda ise bir veteriner hekime danışarak kilo kontrolü için uygun mama seçiminin yapılması gerektiğini vurguladı.
Selçuk, "Eğer kilo kaybı istenerek ideal kiloya ve kondisyona ulaşılmak isteniyorsa veteriner hekim kontrolü altında bazı biyokimyasal parametrelerin periyodik kontrolü ile bu durum sürdürülmelidir." dedi.
KISIRLAŞTIRMA HAYVANLARDA OBEZİTE RİSKİNİ TETİKLİYOR
Obeziteyle genetik yatkınlık arasındaki ilişkiye de dikkati çeken Selçuk, şunları kaydetti:
"Verilen mamaların kompozisyonu, fazla mama verilmesi kilo alımını etkilediği gibi hayvanın genetik yapısı da biraz yatkınlık gösteriyorsa obezite riski daha da yüksek olabiliyor. Kısırlaştırmadan sonra kedilerde ve köpeklerde metabolik aktivite, fiziksel aktivite değiştiği için yine enerji ihtiyacında aslında bir azalma gerçekleşiyor. Yani ortalama yüzde 25 düzeyinde kısırlaştırma öncesine göre enerji ihtiyacında düşüş meydana geliyor. Bizim bunu gözeterek ağırlık kontrolünü, ideal kilosunda kondisyonunu sürdürmemiz gerekiyor. Buna uygun mamaların seçilmesi gerekiyor."
Aşırı kilonun hareket kabiliyetini azalttığını, hayvanda eklem problemlerine, hareket sisteminde sorunlara sebep olabileceğine dikkati çeken Selçuk, ilerleyen dönemlerde ise diyabet görülebildiğini söyledi.
Selçuk, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu hayvanlarda onun dışında böbrek bozuklukları görülebilir. Yani metabolizma ciddi anlamda etkileniyor obeziteden. Dolayısıyla özellikle mesela bir operasyon olgusu söz konusuysa anestezide komplikasyonlar yaratabiliyor. O yüzden obeziteye biraz hayvanın yaşam standardını arttırmak amaçlı baktığımızda aslında kontrol altına alınması gereken bir olgu."