Hayatın getirdiği zorluklar, bireysel olarak yaşanan güçlüklerin yanı sıra doğal afetlerden kaynaklanan toplumsal travmalara da yol açabilir. Afetlerden sonra ayakta kalabilmek, sağlıklı bir toplumsal sürekliliği devam ettirebilmek için ise psikolojik ilk yardımın önemli bir müdahale olduğu uzun zamandır biliniyor. Bu nedenle aslında hem uzmanların yardımı hem de bireysel olarak neler yapabileceğimiz konusunda bilgi sahibi olmak da oldukça önemli. İşte bu nedenle Uzman Psikolojik Danışman-Psikoterapist Ferhan Bıçakçılar, merak edilen tüm detayları bizler için cevapladı.
Psikolojik ilk yardım nedir?
Hayat nadiren zorluklar olmadan geçer.
Felaket ve terörün hemen ardından çocuklara, ergenlere, yetişkinlere ve ailelere yardım etmek için kanıta dayalı modüler bir yaklaşım gerekir. Psikolojik ilk yardım, ister hayatta kalanlar, ister tanıklar veya bu tür olaylara müdahale edenler olsun, bir afet veya travmatik olaydan etkilenen bireyler, olayın ardından yeni zorluklarla karşılaşabilir.
Kanıtlar, psikolojik tedavilerin duygusal, zihinsel ve davranışsal sorunlar için iyi çalıştığını göstermektedir.
Psikolojik ilk yardımda yapılması ve yapılmaması gerekenler nelerdir?
Travmatik olayı takip eden günler veya haftalar içinde "erken yardım sağlama" temel hedefleri oluşturur. Yardım sağlayıcılar, esnek olmalı ve her bir temel eylem için harcadıkları süreyi maruz kalanların özel ihtiyaç ve endişelerine özgü planlamalıdır.
PFA (Uluslararası Travma ve Stres Network) 8 Temel Eylemi şunları içerir:
Çocuklarda ve yetişkinlerde bu travmanın belirtilerinde farklılık var mıdır?
Birçok açıdan benzerlik gösterse de, en büyük farklılık, çocukların bu süreci anlatabilmek ve yardım istemek konusunda eksiklikleri olması ve yardım almada mutlaka yetişkinlerine ihtiyaçları olmasıdır.
En belirgin belirtilere bakarsak; travmatik deneyimler, olaydan sonra uzun süre devam edebilen güçlü duygular ve fiziksel tepkiler başlatabilir. Çocuklar, kalp çarpıntısı, kusma veya bağırsak veya mesane kontrolünün kaybı gibi fizyolojik reaksiyonların yanı sıra, çaresizlik veya korku hissedebilirler. Kendilerini yaşananların ölümsüz etkisinden koruyamayan ya da yetişkinleri tarafından da korunmayan çocuklar travmatik deneyimin sürekliliği ve yoğunluğundan bunalmış hissedebilirler.
Ayrıca, yetişkinler çocukları güvende tutmak için çok çalışsalar da tehlikeli olaylar olmaya devam ediyor. Bu tehlike, ailenin dışından (doğal afet, araba kazası, okulda silahlı saldırı veya topluluk şiddeti gibi) veya aile içi şiddet, fiziksel veya cinsel istismar, sevilen birinin beklenmedik ölümü gibi aile içinden de olabiliyor.
Doğal afetler sonrası toparlanmada nasıl adımlar izlenmeli ve nasıl bir destek gerekir?
Doğal afetlere uğramış bireyler hayatlarındaki belirsizliklere karşı belirginlik ararlar. Özellikle kendini güvende hissettirmek ve bu hissi kalıcı bir hale getirmek, ilk izlenecek yollar arasında bulunur.
Ani travmalar (deprem, sel, yangın ve ölüm vb.) sonrası kişilere nasıl yaklaşmalıyız?
Doğal afet sonrası mağdurların vereceği abartılı tepkilere şefkat ve merhametle yaklaşılmalıdır. Aynı zamanda bu sürecin nasıl devam edeceğini nasıl bir düzen kurulacağını ve onun neler yaşayabileceği hakkında bir psikoeğitim oldukça yararlı olacaktır.