Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre; 2021 yılında, kadın nüfus 42 milyon 252 bin 172 kişi, erkek nüfus 42 milyon 428 bin 101 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle; toplam nüfusun %49,9'unu kadınlar, %50,1'ini ise erkekler oluşturdu. Kadınlar ile erkekler arasındaki bu oransal denge, kadınların daha uzun yaşaması nedeniyle, 60 ve daha yukarı yaş grubundan itibaren kadınların lehine değişti. Kadın nüfusun oranı, 60-74 yaş grubunda %52,3 iken 90 ve üzeri yaş grubunda %73,2 oldu.
ERKEKLERİN ÖMRÜ NEDEN DAHA KISA?
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Aytaç Karadağ, "TÜİK verilerine baktığımızda yıllardır değişmeyen bir oran görüyoruz. Kadınlar erkeklere göre ortalama 5 yıl kadar daha fazla yaşıyor. Kadınlar ortalama 80'i erkekler ise ortalama 70'in altında yaşıyor. Kadın ve erkeklerin yaşam sürelerine baktığımızda bu süreyi etkileyen en önemli faktör; erkeklerde ömrü kısaltan testosteron hormonu kadınlarda ise ömrü uzatan östrojen hormonu bulunuyor." dedi.
KADINLARIN ÖMRÜ DAHA UZUN ÇÜNKÜ…
"Kadınlar 50 yaşına kadar yani menopoz dönemine kadar östrojen hormonu salgılamaya devam eder. Östrojen damarları genişleten ve esneten bir hormondur. Bu sayede damarlardaki tıkanıklık ve dolayısıyla kalp damar tıkanıklığı ile beyin felci engellenmiş oluyor." diyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Aytaç Karadağ, açıklamasına şöyle devam etti; "Damarlar esnediği için damar sertleşmesi, tansiyon yüksekliği önlenmiş oluyor. Beynin hafızadan sorumlu olan hipokampüs bölümündeki sinir hücreleri hasarlandığında alzheimer oluşuyor. Östrojen buradaki sinir hücrelerini koruyarak hafıza problemlerini de engelliyor. Östrojen kolajen üretimini artırır. Tip 1 olan kolajen, Cildin daha sağlıklı olmasını, saçların parlak olmasını sağlar."
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Aytaç Karadağ, "Östrojen Tip 1 kolajenin yanı sıra bir de Tip 2 kolajenin salgılanmasını da sağlıyor. Tip 2 kolajen sayesinde kemik erimesi engellenir. Erkeklerde östrojen az olduğu için kemikler de cilt yapısı da daha hızlı yaşlanıyor. Bunun dışında erkeklerde alkol ve sigara kullanım oranı fazla olduğu için yaşlanma oranları da artıyor. Stres yükü de yaşam süresini etkileyen önemli bir faktördür. Testosteron hem saçları döken hem kalp krizine neden olabilen bir hormondur. Erkeklerdeki ani öfkelenme sebebi de aslında testosterondur." dedi.
UZUN YAŞAMIN SIRRI NEDİR?
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Aytaç Karadağ, uzun yaşamın üç sırrını şöyle açıkladı;
BİRİNCİ SIRRI; UYKUDA ALINAN MELATONİN
"Bedenimiz canlı kalmak ister yani vücudumuz uzun yaşama programlıdır. Hücre yaşamak istediği için biz vücudumuza bir adım attığımızda vücudumuz bize on adım atıyor. Bu adımlardan bir tanesi; iyi uyumaktır. Eskiden atalarımız uyku döngülerini güneşe göre ayarlarmış, yatsı ezanı okunduktan sonra uyuyup sabah güneşle birlikte uyanırlarmış. Gece 11'de ve gece 02.30'da ürettiğimiz melatonin hormonu sayesinde vücut kendisini onarma fazına alıyor. Gün içinde yıpranmış olan hücre ve organlarımız gece uykuda üretilen melatonin hormonu sayesinde anti aging fazına alıyor. Bu sayede de yaşlanma, kanserler, anksiyete, gerginlik, depresyon gibi olaylara karşı kendimizi korumuş oluyoruz. Melatonin sayesinde en sık meme kanseri olmak üzere birçok kanserden korunmuş oluruz. Bunu üretebilmenin tek koşulu da gece 11'den sonra uyumuş olmak gerekiyor."
İKİNCİ SIRRI; ACIKMADAN YEMEK YEMEMEK
"Uzun yaşamın ikinci sırrı ise; acıkmadan yemek yememek. Sağlıklı atıştırmalık denilen bir kavram oluştu ve insanlar acıkmadan bu atıştırmalıkları tüketmeye başladılar. Yıpranmış olan hücreler kendisini gün içinde de tamir fazına alır ancak gün içinde fazla fazla yemek yediğimizde bu hücreler kendisini onarmak yerine bu besinleri tüketmek için enerji harcarlar. Sindirim işlemiyle enerjisini bitiren hücre gün içinde kendisini tamir fazına alamaz. Japonyada bilim insanı, 'otofaji' terimini bularak Nobel Tıp Ödülü'nü aldı. Otofaji; açlığın yaşlanmış hücre kırıntıları ve tümör hücrelerini yakalayıp öldürebiliyor ve yaşlılığı engelliyor. Otofaji ile hücreler artıyor. İdeal beslenme düzeni iki öğündür."
ÜÇÜNCÜ SIRRI; STRESİ YÖNETMEK
"Uzun yaşamın üçüncü sırrı ise; stresi iyi düzenlemek. Stresli bir dünyada yaşıyoruz stresi azaltamayız ancak yönetebiliriz. Doğa yürüyüşleri, meditasyon, yoga, iyi bir uyku ve pozitif düşünceyle stresi yönetebiliriz."
"Bazı vitamin ve minerallerin eksikliği de yaşam süresini kısaltabiliyor. Karaciğerde üretilen glutatyon denilen protein vücudu tamir eden en önemli antioksidandır. E vitamini, C vitamini, D vitamini, Çinko, Selenyum, Alfa lipoik asit, Omega 3 bu konuda çok önem taşıyor."
"Meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketmek, hayvansal gıdaları haftada ikiyle sınırlandırmak gerekiyor. Alman filozof Ludwig Feuerbach'in de dediği gibi; 'Ne yerseniz osunuz' Sağlıklı beslenirsek sağlıklı bir şekilde yaşar, sağlıksız beslenirsek hızla yaşlanırız. Mayo clinic bir çalışmasında "Bizden sonraki nesil yaşlılık hastalıklarına daha erken yakalanacak, bundan dolayı bizden daha erken mezara girecek bir nesile gebeyiz." der."