Kardiyoloji Uzmanı Dr. Emre Nuri Günel, stresin hem beden hem de ruh sağlığını olumsuz etkilediğini söyledi. Dr. Günel, stresten en fazla etkilenen organın ise kalp olduğunu belirterek, "Stres anında salgılanan hormonların kalp krizi başta olmak üzere pek çok hastalığı tetikleyebilmektedir. Stres kalp hastalıklarının en önemli nedenlerinden biridir. Stres anında salgılanan hormonlar kalp krizi gibi birçok kalp hastalığını tetikleyebildiği gibi var olan kalp hastalıklarının (kalp yetmezliği, ritim bozuklukları, hipertansiyon gibi) şiddetini de artırır. O yüzden kalp hastalıkları mutlak surette stresten uzak durmalıdırlar" diye konuştu.
'PSİKOLOJİK HASTALIKLAR DA KALP KRİZİNE BENZER BELİRTİLER GÖSTEREBİLİR'
Dr. Günel, kalp krizinin pek çok kişide aniden ortaya çıktığını ifade ederek, "Birçok hastada kalp krizi öncesi şikayetler mevcuttur. Bunlar daha çok yürümekle olan ve dinlemekle geçen 'angina' diye adlandırdığımız göğüs ağrılarıdır. Yaşlı hastalarda ve şeker hastalarında bazen bu ağrı yerine egzersizle olan nefes darlığı, yorgunluk ve çarpıntı ön planda olabilir. Bu şikayetlere sahip olan hastalar bir an önce bir kardiyolog tarafından değerlendirilmelidir. Psikolojik hastalıklar da kalp krizine benzer belirtiler gösterebiliyor. Birçok psikolojik rahatsızlığa bağlı hasta da kalp krizine benzer bulgularla hastaneye başvurur. Bunların başında panik atak ve anksiyete bozuklukları gelmektedir. Hastalar acil servise çarpıntı, göğüs ağrısı, bulantı kusma gibi kalp krizinde görülen semptomların aynısı ile başvurur. Doğru tanı için uzmana başvurmak şart. Hastanın genç olması daha önceye ait bir psikolojik bozukluk hikayesinin olması, elektrokardiyografi ve diğer bulguların normal olması psikolojik bozukluklar lehinedir. Fakat her hasta bu tanı öncesi kardiyolojik yönden detaylı olarak incelenmelidir" dedi.
'RUTİN KONTROLLER HAYAT KURTARIR'
Dr. Günel, risk grubundakiler ile ilgili, "Yaş, aile öyküsü, sigara, diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve obezitedir. Risk faktörleri ne kadar fazla ise kalp krizi riski o kadar artmaktadır. Yaş ve aile öyküsü dışındaki bütün risk faktörlerine müdahale edilebilir. Sigara içen hastalara mutlaka sigarayı bıraktırıcı telkinler yapılmalı; gerekli ise ilaç tedavisi başlanmalıdır. diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi ve obezite saptanıp gerekli tedaviler başlanmalıdır. Bu risk faktörleri olan hastalar daha yakından takip edilmeli ve tedavi hedefleri yönünden daha azimli olunmalıdır. Söz konusu kalp sağlığımız ise hiçbir şikâyeti bulunmayan bireyler dahi rutin kontrollerini yaptırmaları gerekiyor. Biz klinik pratiğimizde şikâyeti olmayan normal kişilerde 20 yaş öncesinde bir kere kardiyoloji kontrolü önermekteyiz. Özellikle yarışmalı sporla uğraşanlarda, ailesinde kalp hastalığı olanlarda, ailesel kolesterol yüksekliği olanlarda bu kontrol çok önemlidir. 40 yaş sonrası da her yıl kalp kontrolü uygundur. Tabi ki kalp hastalığı bilinen hastalarda bu kontroller doktorunun önerisine göre değişmektedir" diye konuştu.