Gülçin, ailesinin ve yakınlarının desteklerini alırken kendisine dair inancını da hiç kaybetmeyerek resim konusunda büyük ilerleme kaydetmiş ve kendi sergisini yapacak düzeye ulaşmış. Şimdi ise yapmak istediği serginin planlarını kurarken aynı zamanda resim sayesinde hayatının geri kalanı ile büyük hedefler belirliyor. İşte Gülçin'in herkesi etkileyecek hikayesi…
Bebekliğinden bu yana yaşadığın SMA Tip 2 rahatsızlığı, yaşadığın süre boyunca seni nasıl etkiledi? Özellikle senin gibi rahatsızlığı olan kişiler için bu süreci senin ağzından dinlemeyi çok isteriz.
Aslında beni etkilemedi diyemem. Ama ben bu etkilerin en azını sürdüm diyebilirim ve bedensel olarak her şeyi yapamıyorum, ama ben zaten yürümeyi hiç öğrenemedim ve insan bilmediği bir şeyin üzüntüsünü çok yaşayamaz diye düşünüyorum. Evet, çocukken yürüyemediğim için üzüldüğüm oldu tabi ama annemin yardımı sayesinde kucağında ve arabada istediğim yere götürdüğü için "ben yürüyemiyorum" psikolojisine çok girmedim. Olduğum halimle ve yapabildiklerimle mutlu olmayı, o anda yaşadığım halimin en iyisini yaşamaya çalıştım. Yazı yazabildiğim, resim yapabildiğim ve bir bardağı taşıyabildiğim için mutlu olmayı tercih ettim. Ayrıca Didem ablamın kendi imkânlarıyla aldığı akülü araba da bu psikolojide çok etkili oldu. Artık bu araba sayesinde mahallemi gezmeye, çocuklarla saklambaç oynamaya başladım. Önceden evimin bahçesindeyken şimdi dışarıda gezebiliyor olmak büyük bir değişimdi benim için.Bu sayede artık kendi hayatımı yönetebilmeyi başardım. Bir diğer konu ise annemin, babamın ve çevremdeki insanların beni yadırgamaması oldu ve bu sayede ben de kendimi yadırgamamayı öğrendim. Artık istediğim her şeyi yapabilecek gücü görüyorum kendimde.
Bu rahatsızlığın boyunca aslında kendini kapatmak yerine kendi dünyanı yansıtmayı seçmişsin. Resim yapmaya nasıl başladın?
Kendimi kapatmak, küsmek benim karakterime uygun değil. Ben hep baskın ve istediğini yapan bir insan oldum. Yapamadıklarıma değil başardıklarıma sevindim. Resim, benim için bir başarı. Evet, yürüyemiyorum ama resim yapabiliyorum. Dünyada birçok yürüyen ama amaçsız insan bulunuyor ve ben onlardan biri değilim. Resime başlamamın net bir hikayesi olmasa da aslında sevdiğim şeyin peşini bırakmadığım için bu noktaya ulaştım. Sonrasında olabildiğince kendimi geliştirdim. Yaptıkça mutlu oldum, tebrikler aldım. Yeri geldi, kendimi tebrik ettim. Çoğu insan çizgi bile çekemezken ben bir sürü tablolar çıkardım. Hediye ettim, sattım ve kendi paramı kazandım. Artık ailemden harçlık istemek yerine kendi ihtiyaçlarımı kendim karşılayabiliyorum. Resimlerim hayatımda her zaman bir artı oldu. Kendimde boşluk olarak gördüğüm yerleri tamamladı.
Resim yapmak sana kendini nasıl hissettiriyor?
Resim yapmak, bana güç veriyor ve gücü anlatıyor. Bembeyaz tuvale yoktan var ediyorum. Boyalar ve fırçalarla her şey benim elimde. Ne istersem onu yapabilirim. Orada bütün kontrol bana ait ve ben ne istersem o olur. Renklerin karışımını yapmak, bir çizgiyle bile resmin gidişatını değiştirmek, aynı rengin tonlarını çıkartmak, çok beğendiğim manzaraları kendim için yapıp tuvalde ölümsüzleştirmek ve başkalarının göremediğini görmek hoşuma gidiyor.
Resim yapmaya başladığın ilk zamanlarda umutsuzluğa kapıldığın, vazgeçmek istediğin zamanlar oldu mu?
Resim yaparken hiçbir zaman vazgeçmedim. Evet, zorlandığım yerler oldu, çok uzun süren resimlerim de oldu. Ama hiçbir zaman yarım bırakmadım. Bundan sonra da bırakmam. Bu bir tek resimde değil, yaşam tarzımda da böyle oldu. Bir şeyi yarım bırakmak, hiç bana göre değil. Bir şeye başladıysam bitirmem gerektiğini hissediyorum ve bitirmediğimde rahat edemiyorum. Bir işe bitirmediğimde yenisine başlayamam. Her zaman söylüyorum, ben sabırsız bir insanım ama resimde öyle değilim. Bir resimle altı aydan fazla uğraştığım zamanlar oldu. Ama şimdi doyasıya resim yapabiliyorum ve bu durum da bana bağlı bir hale geldi.
Daha önce açtığın sergiye "Bolluk, bereket" adını verdiğini öğrendik. Sergine bu ismi vermeyi nasıl tercih ettin?
Bolluk bereket festivali, Didem ablanın yönettiği bir platform ve ben burada onur konuğu oldum. Böylece resimlerim internet ortamında sergilendi. Ayrıca benim kendi adıma paylaşımlar yaptığım, gülçininfırçası adlı sosyal medya hesaplarım var. Oradan birçok insana resimlerimi ulaştırdım ve çok güzel dilekler ve geri dönüşler aldım.
Aynı rahatsızlıktan kaybettiğin kardeşin için bir sergi açma hedefin olduğunu öğrendik. Bu serginin kardeşinle ilgili nasıl bir bağı olacak? Serginin ana temasının ne olmasını hedefliyorsun?
Evet, böyle bir hedefim var. Ama benim için çok yeni bir düşünce bu. Bu nedenle belirlediğim bir ana tema ya da nasıl bir bağ olur tam olarak bilmiyorum şu an. Karar vermek için biraz daha zamana ihtiyacım var. En iyisinin olması için henüz zamanına da daha karar vermedim.
Resim konusunda oldukça büyük bir ilerleme kaydetmişsin. Bu süreçte çevrendeki insanlardan nasıl tepkiler aldın?
Bu ilerleme, benim de çok istememle birlikte Yasemin Hocam'a borçluyum. Çoğu öğrendiğimi onun sayesinde öğrendim. Çevremden de çocukluğumdan bu yana yaptığım resimlerle ilgili çok güzel yorumlar ve tebrikler aldım. Hep başarımla övüldüm, bu nedenle ben de hep daha iyisi olması için çaba gösterdim.
Kendi yaşamını inşa etmek, hiçbir adımdan vazgeçmemek konusunda birçok insana örnek oluyorsun. Senin gibi SMA Tip 2 hastası olan veya bulunduğu konumda bir şeyler başarmak için istediği güveni bulamayan kişilere vermek istediğin istediğin bir mesaj var mı?
Kendi yaşamınızı inşa etmek aslında sizin elinizde. Hangi konuda olursanız olun bu başkasının elinde olmasın. Evet, ben de yaşamım boyunca annemden destek almak zorundayım. Ama kararlarım ve yapmak istediklerim bana bağlı. Eğer vazgeçersem yaşamım çekilmez bir hale gelir. Tabii ki herkesin yaşadığı konum ve imkân aynı değil. Ama burada maksat olduğun konumdaki güzelliği görmek. Ben güzeli görmeyi seçtim. Onlar da yapamadıklarına üzülmek yerine yapabildiklerine sevinsinler. Her insanın mutlaka kendine özel amaçlayabileceği bir şey vardır.
Yaşamın boyunca en büyük destekçin olan kişi veya kişiler kimdi? Sana bu süreçte nasıl destek verdiler?
Yaşamım boyunca en büyük destekçim, önce dua ettiğim Allah. O'ndan istemediğim sürece hiçbir şey olmaz. Sonra benim için kendinden vazgeçecek kadar çok seven annem ve babam. Tek tek saysam bitiremem. Ama not düşmek istediğim isimlerden birisi; bütün ilklerimi yaşadığım, artık arkadaş değil dost dediğim kişi Merve. Bunlardan birisi de her zaman bana güvenen Emine Ablam ve son olarak tabii ki 5 yaşından beri beni dinleyen, konuşmasıyla beni rahatlatıp cesaretlendiren Didem Ablam ve sayamadığım daha birçok isim daha. Hepsinin her zaman arkamda olduğunu bildiğim için bu kadar kendimi güçlü hissediyorum. Başarımın ve cesaretimin temeli ise yine bu kişiler.
En büyük hayalin nedir?
Hayaller bitmez. Ben hayal kurarken bile çok gerçekçi davranan biriyim. Şu anda bir sürü hayalim var. Ama bunlar da çok büyük şeyler değil. Hepsini adım adım yapmak için çaba gösteriyorum. Şu an ilk adımım; bir sergi açmak. Ama sadece Antalya'da değil, ulaşabildiğim her yerde. Diğer hayalim ise bana resim yapmak için yeterli olacak, içinde tuvaller, boyalar ve fırçalarla doldurabileceğim bir çalışma atölyesi. Bunun dışında, çevremde olmasını tercih ettiğim insanlarla harika tatiller yapabilmek. Ben eğlence insanıyım, eğlenmek benim içimde var. Bir başka hayalim ise iki tane bana aşık olan köpeklerim ile rahat edebileceğim bahçeli bir ev.