İçimizde büyüttüğümüz en büyük yanılgılardan biri hızın cazibesi... Sabırsızlık, bizi en çok oyalayan şeylerden biridir. İnsan, acele ettiği şeylere ya geç kalır, ya onları kaçırır ya da onlara hiç ulaşamaz. Hayatımızda yaptığımız en büyük hatalardan biri sabırsızlık. Sanırım en belirgin zayıflıklarımızdan biri bu... Her şeyin anında gerçekleşmesini istiyoruz. Hemen varmak, hemen başlamak, hemen bitirmek, hemen sevilmek... Ne olursa olsun, önemli olan her şeyin çabucak olması... Hayallerimizin hemen gerçekleşmesini, derhal başarıya ulaşmayı, hemen yapmayı, hemen kazanmayı, hemen buluşmayı, hemen elde etmeyi, hemen sahip olmayı arzuluyoruz. Sabır göstermediğimiz, emek vermediğimiz hiçbir şey kalıcı olamaz. Ne değeri vardır, ne yararı dokunur ne de kalıcıdır.
GİDİLMEYE DEĞER YOLLARIN KESTİRMESİ YOKTUR
Süreç, değerli bir yolculuktur, gidilmeye değer yolların kestirmesi yoktur. Çünkü olgunlaşma sürecine ait tüm kısa yollar ya tehlikeye ya da karanlığa götürür. Dünyanın en yüksek zirvesine tırmanmayı deneyin. Hızla yükselmeye başladığınızda, basınç ve oksijen seviyelerindeki değişiklik nedeniyle bayılmanız yakındır... Zirveye ulaşman imkansız. Yüksek dağlara duraksamadan tırmanmak mümkün değil... Ancak, planlanmış kısa etaplar sonrasında belirli zaman aralıklarıyla verilen molalarla yolunuza yavaşça devam ederseniz, dünyanın en yüksek noktasından aşağıyı görebilirsiniz. Söylemek istediğim, hiçbir bekleyiş ve sabır sürecinin sizi yavaşlattığını düşünmeyin. Aksine, hedefinize vardığınızda orada daha kalıcı, sağlam ve güçlü olabilmek için yaptığınız bir yatırımdır sabır... Eğer acele etmek istiyorsanız, bilgi edinmek için acele edin. Daha fazla beklemeyin, pes etmeyin, "Bu yaştan sonra ne fayda?" demeyin. Hemen şimdi, ilk adımı atın. Ertelemeyin...
HAYAT TAM ZAMANINDA İŞLER
Erteleme ve acele etme arasındaki denge... Bu ikisi arasında sıkışıp kalmadığında, her şeyin zamanında gerçekleştiğini fark edersin. Hayat, tam zamanında işler. Ne geç kalır ne de erken. Ancak insan zihni, zamana karşı kendi oyunlarını oynamaya meyillidir. Zamana meydan okumaya çalışırken, düzeni altüst eder, akışı karıştırır, dengeleri bozar. Bununla birlikte, insan ya yapması gerekenleri ertelemekten vazgeçer ya da her şeyi aceleye getirip korkar... Zamanla yarışamazsın, dostum. Yaşamın ritmiyle ve kozmik düzenin zamanlamasıyla uyum içinde olmanın gücünü keşfetmelisin. Zihninin ertelemeye veya aceleye getirmeye yönelik oyunlarına dengeni feda edemezsin. Bugün, neleri ertelediğine bir göz at. Bunların hepsi, bir zamanlar hemen gerçekleşsin diye acele ettiğin şeyler değil mi? Peki, sonra ne oldu? Acele ettiğin her şey gecikti, bir türlü gerçekleşmedi ve sonunda belirsiz bir geleceğe ertelendi. Aceleci davranışların sonucunda gecikmiş ve ertelemiş olduğun her şeye dönüp bakmanı öneririm. Ertelediğin her şeyi yeniden sürece dahil et. Artık acele etmeden, sürecin akışına kendini bırakacaksın. Şimdiye kadar neleri erteledin? Yeni bir dil mi öğrenmek istiyordun? Bugünden itibaren başla... Sürece güven. Acele etme, adım adım ilerle. Ara ver, nefes al, öğrendiklerini sindir ve sonra yola devam et. Zirveye mutlaka ulaşacaksın, yeter ki yürümeyi bırakma. Doğada vakit geçirmeyi mi erteledin? Hayat hızla akıp gidiyor elbette... Senin de sürekli bir acele içindesin. Eve, işe, okula, alışverişe, toplantılara, misafirlere, dostlara, akrabalara yetişmeye çalışırken zaman daralıyor. Ve sonunda, olmayacağını anlayıp erteliyorsun, değil mi? Erteleme... Hemen dışarı çık, bahçeye ya da sahile git... Toprağa bas, havayı içine çek, çiçeklere dokun. Merak etme, bunları yaparak hiçbir şeye geç kalmış olmayacaksın.
DEMLENMEK
Demlenmek, evet, bir nevi sanat diyebiliriz. Kendine ve sürece zaman ayırmak, sabır göstermek demektir. Sadece beklemek değil, derin bir anlam taşır. Zamanı, bir şeyin olgunlaşması, kendine gelmesi için tanımaktır. Bir sürecin, bir olgunun, hatta bir duygunun tam anlamıyla kendini ifade edebilmesi için gereken vakit... Çayın demlenmesi güzel bir örnektir. Çay, sıcak suyla buluştuğunda, suya rengini, tadını ve kokusunu bırakır. Bu, zamanla gerçekleşen bir süreçtir. Aynı şekilde, insan da kendi iç dünyasında, yaşamındaki durumlar karşısında demlenir. Hazır olup olmadığını, bir sonraki adımı atmaya yeterli olup olmadığını anlamak için kendine zaman tanır. Bu, sadece bir sonuca ulaşmak için değil, aynı zamanda anlamak, içselleştirmek ve karar vermek için gereklidir. Demlenmek, bir sürecin sonunda daha anlamlı ve doyurucu bir sonuç elde etmek için, acele etmeden, o sürecin gerektirdiği zamana saygı göstermek demektir. Bu süreçte, belki de kazanılacak en büyük şey, anlayışın ve bilgeliğin derinleşmesidir.
ŞÜKÜR GÜNLÜĞÜ
Geçtiğimiz hafta paylaştığım, şükran duygusu üzerine olan yazı büyük ilgi gördü. Pek çok mesaj aldım ve hatta birçok okurum şükür günlüğü tutmaya başladı. Sahip olduklarımızın değerini bilmek gerçekten çok önemli bir konu. Bu hafta, şükür günlüğüme yazacaklarım arasında seyahatlerim yer aldı. Geçen hafta, Karadeniz bölgemizin güzel şehirlerinden biri olan Bartın'da seminer verdim. Bartın'ı ve ona bağlı Amasra, Kurucaşile ilçelerini gezip ülkemizin doğal güzelliklerini bir kez daha keşfetme fırsatı buldum. Kurucaşile'de balıkçılarla sohbet edip bir balıkçı teknesiyle denize açıldık. Ülkemizin eşsiz güzelliklerinin farkına varmalıyız. Şükrettikçe şükredeceğimiz şeyler çoğalacaktır.