Berker, "Özellikle yapışkan ve sert formdaki şekerler, ağız ortamında uzun kaldıkları için bakterilerin daha çok asit üretmesine neden olur." İfadelerini kullandı.İlk 20 dakikada asitin maksimum seviyeye ulaştığına işaret eden Berker, "Bu kalıntılar, dişler üzerinden doğru şekilde uzaklaştırılamıyor veya hemen fırçalanmıyorsa çürük riskini yükseltir." değerlendirmesinde bulundu. Berker, paketli gıdaların özellikle de şeker, karbonhidrat, asitli içecek ve yiyeceklerin ağırlıklı olarak tüketilmesinin diş çürüklerine zemin hazırladığını ifade etti.
DİŞ ÇÜRÜKLERİ KONUSUNDA YAPILAN DENEYSEL ÇALIŞMALAR...
Diş çürükleri konusunda yapılan deneysel çalışmalardan bahseden Berker, çalışmaların sonuçları incelendiğinde, şeker alım sıklığı, miktarı, şekerin fiziksel formu, öğünlerde ya da öğün aralarında tüketilmesi gibi konuların çürüklerle ilişkili olduğunu aktardı.
Şekerli gıdalardan kaynaklı oluşabilecek çürüklere karşı diş sağlığının nasıl korunması gerektiğini anlatan Berker, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Öncelikle günlük şeker üretimi enerji ihtiyacımızın yüzde 10'u kadardır ve bu miktarı aşmamalıyız. Şekerli gıdaları tükettikten sonra fırçalamayı bekletmemek çürüğe karşı korunmayı artırır. Bol lifli gıdaları ve meyvelerden alacağımız şekerleri beslenmemizde tercih etmeliyiz. Ağızda zor eriyen ve yapışkan şekerlerden kaçınmalıyız. Şekerli besinleri öğün aralarında değil öğünler sırasında tüketmeliyiz. Öğünlerden hemen sonra dişlerimizi fırçalamalıyız.
Düzenli diş hekimi kontrollerine gitmeliyiz. Çünkü hekim tarafından uygulanacak kontrollü flor uygulamaları şeker tahribatlarını minimalize eder. Dişler üzerinde şeker tutunmasını üst seviyeye çıkaran girintili yüzeyler varsa hekimin uygun gördüğü metotlarla bunlar giderilebilir. Çocuklarda fissür örtücü bu noktada önemlidir. Başlamış çürükler de hekim kontrolünde çok büyümeden tedavi edilmiş olur."