Manisalı, çiftçi bir ailenin dört çocuğunun üç numarası. 39 yaşında... Ailesi, ilkokuldan sonra onu okula göndermedi. Zaten doğup büyüdüğü 20 haneli köyün yakınlarında okul da yoktu. Yıllar sonra açık öğretimi keşfetti ve ailesinden gizli gizli okullarını teker teker bitirdi. Bir yandan da çalıştı... Hayata ve eğitime öyle sıkı sıkıya sarıldı ki, sonunda Sorbonne'da doktora yaparak eğitim hayatını taçlandırdı.
Bugün Fransa'da yaşayan Tahtacı, pek çok uluslararası şirketten iş teklifi alıyor. Hatta en son Eyfel Kulesi'nin tanıtım ajansından tur rehberliği teklifi aldı. Şu an bu teklifin heyecaını yaşıyor... Sultan Çetinkaya Tahtacı'nın hayatı bir azim ve başarı öyküsü.
- Hayat hikayeniz nasıl, nerede başlıyor? Nasıl bir ailede büyüdünüz?
- Mücadelelerle, umutla ve azimle dolu hayat hikayem Manisa'nın Beydere Köyünde başlıyor. Eğitimi olmayan çiftçi bir ailede doğup büyüdüm. Çocukluğumun çok mutlu geçtiğini söyleyemem. Gençliğim de köyde çalışarak, dağlarda hayal kurarak, tefekkür ederek ve en önemlisi kitap okuyarak geçti.
- İlkokuldan sonra mı bıraktınız okulu? Neden?
- Okulu, ilkokul beşten sonra bıraktım. Ailem okumamı istemedi. Zaten zorunlu eğitim beş yıldı. Yakınlarımızda okul da yoktu. Tarlada çalışacak insana ihtiyaç vardı. Bu sebeple okula devam edemedim.
- Önce, ailenizden gizli olarak açık öğretimden ortaokulu ve liseyi bitirmişsiniz. Nasıl geçti o dönemler, nasıl bir süreçti sizin için?
- İlkokuldan sonra eğitimin sona ermesiyle karanlıklar çöktü üstüme. Derin dipsiz kuyularda kaldığımı hissettim. Ben okumayı ve öğrenmeyi çok seven bir insandım. Çok meraklıydım. En önemlisi kendi hayatımın aktörü olmak istiyordum. 17 yaşına kadar ağlayarak büyüklerime yalvardım. Kimse sesimi duymadı. O günlerim çok zordu. Ben de 17 yaşında açık öğretimden haberdar oldum. Fakat, kaydolmakta oldukça zorlandım. Ona da izin verilmedi, yine engeller koyuldu. Ben de kimseye söylemeden ilkokul hocamın yardımıyla kaydolmayı başardım. Sınavlara da izin verilmedi tabii ki. Yine büyük uğraşlarla sınavlara gidebildim. Zaten dersleri geceleri çalışabiliyordum. Küçücük şeyler için büyük acılar çektim.
- Sonra yine açık öğretim ve lise...
- Ortaokul bittikten sonra 20 yaşında liseye başladım. Dersler zordu. Dershaneye gitmem gerekiyordu. Köyde bu şekilde okulu bitiremeyeceğimi anlayınca ben de valizimi hazırlayıp evden ayrıldım. Bu süreçte hem fabrikada çalıştım, hem dershaneye gittim, hem de bu dönemde sesimi duyan ve bana yardım edenler oldu. İyi insanlarla karşılaştım. Hayatımın her sıçrama noktasında bir mucize ile karşılaştığımı söylemeliyim. Aslında, insan ne istediğini bilen, çalışkan, azimli ve dürüst olunca evren bile onun yardımına koşuyor.
- Sonrasında üniversite ve yüksek lisansı nerede okudunuz? Hangi bölümlerdi? Nasıl geçti o süreç?
- Fabrikada çalışırken Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü kazandığımı öğrendim. Sonra sınavlara girip bölümde üçüncü oldum ve üçüncü sınıfı Paris'te bir üniversitede okuma hakkı elde ettim. Tekrar ülkeme dönüp lisansı bitirip aynı üniversitede yüksek lisansa kabul aldım. Bu esnada bir vakıf üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladım.
- Babanızın okumanızı istediğini biliyoruz. Sonrasında nasıl ikna ettiniz kendisini?
- Babam, ben emin adımlarla devam edince benim haklı olduğumu anladı. Başarı hikayem ta o zamanlarda İstanbul'a Ankara'ya ulaşmış, önemli insanlar benim başarılarımdan bahseder olmuştu. Babam da böyle övgü karşısında benimle gurur duymaya başladı.
- Ve Sorbonne macerası... Nasıl oldu, gelişti o süreç?
- Yüksek lisans yaparken çalışıyordum aynı zamanda. Fakat bulunduğum yerde de tatmin olmuyordum. Akademik hayatta devam etmek ve kendimi geliştirmek istiyordum. Neden yurt dışında doktoramı yapmıyorum deyip Sorbonne'nun Grand Ekolü olan EPHE'de direktör olan hocamla iletişime geçtim. Uzun mücadeleler sonucu kabul aldım. Tezimin son zamanlarına doğru da Fransız Dış İşleri Bakanlığı'nın bursunu kazandım. Bu bursla da tezimi rahat bir şekilde bitirebildim. Bütün bunların dışında uyum için çok zorluk yaşamadım. Burayı, insanları ve yaşam biçimlerini seviyorum. Kolayca Fransızlarla anlaşabildim.
- Doktoranızı ne üzerine yaptınız?
- Doktoramı 15. Yüzyıl Osmanlı Gazavatnameleri (savaşları anlatan edebi eserler) üzerine yaptım.
EYFEL KULESİ'NDE REHBERLİK GERÇEK OLDU İÇİN SABIRSIZLANIYORUM
- Çalışma hayatıyla ilgili neler düşünüyorsunuz, planlarınız neler?
- Ben doktoramı bitirmek üzereyken Türkiye'de çok değerli, çalışkan ve vizyonlu bir rektörümüz benimle çalışmak istediklerini ifade ettiler. Ben de bu üniversitede başlamayı düşünürken ani bir şekilde Paris'te evlendim. Eşim Paris'te çalıştığı için benim gelecek planlarım hakkında tekrar düşünmem gerekti. Bir müddet daha burada kalabileceğimi düşünüyorum. Yıllardır süren mücadelelerin ardından hemen çalışma hayatına atılmayıp biraz dinlenmek istedim. Bir buçuk yıldır dinlenirken hayatımı anlattığım kitabımı da kaleme aldım. Bu süre zarfında bol bol düşünme fırsatım da oldu. Akademik hayatta devam etmek ve kapalı mekanlarda çalışmak konusunda bazı tereddütlerim var. Bu günlerde tam yol ayrımındayım. Kesin kararımı daha vermedim. Bunun için Paris'te turizm alanı için girişimcilik şirketi başvurusunda bulundum. Kabul geldi. Bu şirket aracılığı ile burada pek çok alanda çalışabilme fırsatım olacak. Eyfel Kulesi tanıtımı yapan ajanslarla çalışma arzusundayım. Her şeyi zaman gösterecektir.
HAYALLERİM EYFEL KULESİ'NDE REHBERLİK GERÇEK OLDU
- Çocukluk hayalleriniz nelerdi, geleceğe dair nasıl düşler kurardınız?
- Çocukluk hayalim, hep ne yapacaksam dünya çapında olsun istiyordum. Kendi psikolojimle çok ilgilendiğim için olsa gerek, psikolojiye çok merakım vardı. Köyde tepelerde keçileri otlatırken İstanbul'da bir üniversitede okuyacağımı oradan da başka ülkelerde eğitim alacağımı hayal ederdim. Bu hayaller umutsuz hayaller değildi benim için. Bir gün gerçekleşecek hayallerdi. Ruhum hep bu hayallerle ayakta durdu diyebilirim. Ta o yaşlarda farkındalığı yüksek bir insandım. Bu hayalleri kurarken ileride bir gün okula başlasam bile algılama sıkıntısı yaşayabileceğimi düşünerek algı seviyemi yüksek tutmak için yine saklı saklı kitap okurdum. Her konuda kendimi geleceğe hazırlamakta ihmal etmiyordum.