Hastaneden yapılan açıklamaya göre, fazla kilolar, besinlerle alınan kalorinin, harcanan kaloriden fazla olması ve vücutta yağ olarak depolanması sonucu ortaya çıkıyor. Bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının artması sonucu, boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının istenilen düzeyin üstüne çıkması ise obezite olarak değerlendiriliyor. Açıklamada görüşlerine yer verilen Köneş, obezitenin, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlandığını, özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunlarından biri olarak kabul edildiğini belirtti.
KARACİĞER YAĞLANMASI, UYKU APNESİ, YÜKSEK KOLESTEROL...
Obezitenin yaşam süresini ve kalitesini olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan Köneş, "Zaman içinde obezite, kalp hastalığı, diyabet, hipertansiyon, karaciğer yağlanması, uyku apnesi, yüksek kolesterol ve trigliserite bağlı vasküler hastalıklar gelişmesine yol açabilir." ifadelerini kullandı. Köneş; aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıklarının, fiziksel aktivite yetersizliğinin, sosyo–kültürel durumun, özellikle özellikle tiroid ve böbrek üstü bezi hastalıkları olmak üzere metabolik ve hormonal sebeplerin, genetik yatkınlığın, alkol ve sigara kullanımının, steroid, antidepresanlar gibi bazı ilaçların, doğum sıklığı ve sayısının, bebeklik ve çocukluk çağındaki beslenme bozukluklarının obeziteye yol açan faktörler arasında yer aldığını bildirdi.
VÜCUT KİTLE İNDEKSİ (VKİ) 35'TEN KÜÇÜK OLANLARDA...
Obezetinin tedavi yöntemlerinden bahseden Doç. Dr. Osman Köneş, "Obezite oluşmuşsa, her hastalık gibi bunu da tedavi etmek gerekir. Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 35'ten küçük olanlarda, cerrahi dışı yöntemler tercih edilmeli. Bunlar diyet ve beslenme alışkanlığının değiştirilmesi, egzersiz, mide balonu ve ilaç tedavisidir. VKİ 35'ten büyük olanlarda ise tüp mide (Sleeve Gastrektomi), gastrik by-pass, özellikle revizyon cerrahisi ve 'Duedonal Switch' ameliyatı gibi cerrahi yöntemler tercih edilebilir." değerlendirmesinde bulundu.