İlişkilerde başarılı olmanın en önemli anahtarı temelde partnerimizin ayrı bir birey olduğunu kabul etmektir. Karşı tarafın düşündüklerine, seçimlerine saygılı olmak, ona bağımlı olmayıp seçimlerine saygı duymak önemli. İstekleriniz doğrultusunda bir hayata sahip olmanız, karşı tarafı da kabullenip bir hayat ve ilişki yaşayabilmek yani önce ben sonra biz olabilmek ilişkinin en temel dayanağıdır. Ancak iki bağımsız kişi, sağlıklı bir ilişki ortaya koyabilir. Bu durumun yanında sağlıklı bir ilişkiyi yönetmek için neler gerekir, bu hafta bunlara bakacağız.
1- AÇIK İLETİŞİMİN ÖNEMİ
İlişkilerde yaşanan sıkıntıların en baş problemlerinden biri genellikle partnerlerin birbirini doğru anlamamasından kaynaklanır. Pek çoğumuz ilişkilerde partnerimizin; bir bakışımız, dokunuşumuz, davranışımızdan ne istediğimizi ne demeye çalıştığımızı anlasın yani işin özünde zihnimizi okusun isteriz. Fakat elbet hepimiz insanız, durum ne yazık ki her zaman böyle olamıyor. Bu da çoğunlukla partnerlerin birbirini yanlış anlayıp sorgulamasına neden oluyor. İlişkide mutluluğa giden kapının en önemli anahtarı olan iletişim için imalar kullanmak yerine açık ve doğrudan iletişimle beklentilerimizi, düşünce ve duygularımızı olduğu şekilde aktarmak şart.
2- GÜVEN DUYGUSUNU ARTIRMAK
Hiç kimse güvenmediği bir ilişkide olmayı istemez. Elbette partneriniz için de bu geçerli... İlişki içerisindeyken de güven duygusu için çabalamanız ve bunu elinizden geldiğince pekiştirmeniz gerekli. Bunu elbette davranışlarınızla ve sözcüklerinizle hissettirebilmelisiniz. İlişkide partnerinize rengi ne olursa olsun yalan söylememeniz, partnerinize kararlarında destek vermeniz, zor anlarında onun yanında olmanız aranızdaki güven duygusunu sağlamlaştıracaktır. Güven duygusunun inşasının sağlam şekilde yapılması sağlam bir ilişkinin de temelini kurduğunuzu gösterir.
3- DEĞİŞİM KAÇINILMAZDIR
İlişki de insanlar da elbet zaman geçtikçe değişir ve gelişir. Elbet hayat değişiyor, koşullar farklılaşıyor. İnsan da buna uyum sağlamak adına elbet değişim göstermek zorunda... "Sen çok değiştin, artık eskisi gibi değilsin" cümlesini; zamanın da insanın da elbet değişebilir olduğunu varsayarak yanıtlamak gerekir. Düşüncelerimiz, davranışlarımız, bizi mutlu eden şeyler; zaman içinde yaşadığımız deneyimler karşılaştığımız insanlarla birlikte değişebilir. İlişkinizde bu durumun çok doğal olduğunu kabul etmeli, kendinizin de partnerinizin de ilişkinizin ritminin de değişebileceğini unutmamalısınız. Değişim ve gelişim her ilişki için olması gereken bir durumdur. Birlikte yenilikleri anlamak, keşfetmek ona uygun davranmak ilişkide heyecanı artırır.
4- KISKANMAYI ABARTMAMAK
Elbette seven insan sevdiğini kıskanır fakat dozu sağlıklı bir düzeydeyse. Kıskanılmak çoğu insanın hoşuna gitse de bunun derecesinin artması ilişkinize zarar verecektir. Sağlıksız bir kıskançlık özgüven düşüklüğünden kaynaklanmaktadır. Dozunda olan kıskançlık ilişkiyi besler.
5- DOĞRU BİR ŞEKİLDE DİNLEYİN
Hepimiz birbirimizi çok iyi dinlediğimizi söylüyoruz. Peki gerçek bir şekilde dinleyebiliyor muyuz? Nasıl ki düşündüklerimizi açık bir dille anlatmamız gerekliyse partnerimizi olabildiğince açık bir şekilde dinlemek de büyük bir önem taşıyor. Onun davranışlarından, bakışlarından çıkarım yapmak yerine kendisinin ifade etmeye çalıştığı şeyi gerçekten anlayana kadar dinlemek çok daha sağlıklı olacaktır. Bazen dinlerken en temel amacımız duruma çözüm üretip biran önce durumu halledebilmek. Ama unutmayın ki bazen insanın sadece anlaşılmaya ihtiyacı vardır, çözüme değil. Partnerinizin ne anlatmaya çalıştığını, ne hissettiğini çözüm üretmeye çalışmadan anlamaya çalışmak ona değerinizi belli etmenin en güzel yollarından biridir.
6- DUYGULARINI ANLAMAYA ÇALIŞIN
İnsan duygularıyla var olan bir varlık. Mutlu ve sağlıklı bir ilişki içinde de elbette kişilerin bu duyguları anlamaları ve önemsemeleri gerekir. "Ya buna mı üzüldün şimdi" cümlesi emin olun hiç kimsenin duymaktan keyif aldığı veya duyunca rahatladığı bir şey değil. Yalnızca ilişkinizle ilgili değil genel hayatınızda da partnerinizin olay ve durumlara karşı ne hissettiğini anlamaya çalışın. Onun her hissettiğine onay vermek durumunda değilsiniz. Ne hissederse hissetsin yargılamamalısınız.
7- SEVGİNİZİ ONA HİSSETTİRİN
"Sevmesem neden yanında olayım ki, illa hep söylemem mi gerekli?" Bu, düzeni bozulmuş ilişkilerde en çok duyduğumuz cümlelerden biri. Elbette partnerinize ne kadar süre geçerse geçsin ona olan sevginizi hissettirmelisiniz. Bunu ona elbette sürekli bir şeyler alarak, her gün "Seni seviyorum" diyerek kanıtlamanız gerekmez. Bazen hiç beklemediği bir anda ona sarılmanız, sıcak bir bakış atmanız, beklemediği bir anda nasıl olduğunu sormanız yeterli olacaktır. Nasıl olsa birlikteyiz diye sevginizi göstermekten vazgeçmeniz, ilişkinizi olumsuz bir duruma sokacaktır.
8- NE OLURSA OLSUN YANINDA OLUN
Sağlıklı bir ilişki yaşamak için elbette partnerinizin yanınızda olması gerekir. Peki, yanında olmak ne demek? Aslında yukarıda bahsettiğimiz birçok maddenin olması demek. Partnerinizi dinlemek, önemsemek, saygı duymak, güvenmek... Bu maddelerin hepsi ilişkide partnerinizin yanınızda olduğunuzu gösterir. Yalnızca en zor zamanlarında değil mutluluğunda, başarılarında da yani kısaca her anını paylaşarak... Bu durum hem ilişkinizi güçlendirecek hem de daha mutlu olmanızı sağlayacaktır.
9- ORTAK HEDEFLER BELİRLEYİN
Partnerinizle ortak hedefler belirlediğinizde bu durumu desteklemek için birbirinize destek olmanız kaçınılmazdır. Bu durum ilişki için motivasyonu da artıracaktır. Birbirinize rakip olduğunuz, birbirinizi geçmeye çalıştığınız bir ilişki, her iki tarafı da yıpratır.
10- ONUN DA BİR HAYATI VAR
İlişkinin ilk başlarında her şeyi partnerimizle beraber yapmak isteriz. Bu elbette normal bir durum. Ancak ilişkide partnerlerin birbirlerinden ayrı bir dünyasının olmaması, ilişkiye en çok zarar veren dinamiklerden biridir. Bazen partnerler o kadar çok şeyi birlikte yapıyorlar ki, artık heyecanı azalan bu durumla birlikte birbirlerinden bunalabiliyorlar. Bunu engellemek adına yapılabilecek en güzel şey partnerlerin ayrı arkadaş çevresi inşa etmesi, farklı etkinliklere katılması, yani kendilerine has özel alanlar yaratabilmeleridir. Bunun diğer bir pozitif yanı da artık birbirinden ayrı dünyalara sahip iki kişinin birbirleriyle paylaşacak birçok şeye sahip olmalarıdır. Unutmamak gerekir ki, biz olabilmenin en önemli ön koşulu ben olabilmeyi başarabilmektir.
BU CÜMLELERİ KULLANMAYIN