Yemeklerin pişme süresini hızlandırdığı ve zamandan tasarruf sağladığı için neredeyse her evde kullanılan düdüklü tencereler, aynı zamanda "mutfaktaki saatli bomba" olarak da nitelendiriliyor. Bu ürünler, içindeki basıncın doğru şekilde boşaltılmaması halinde patlayarak, can sağlığını tehdit eder hale gelebiliyor.
Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde yaklaşık üç hafta önce "Avrupa'nın en büyüğü" olarak hizmete alınan yanık merkezi, son 10 günde düdüklü tencere patlaması nedeniyle vücutlarında ikinci ve üçüncü derece yanıklar oluşan 6 hastaya tedavi hizmeti sundu.
"KABUS" OLARAK HATIRLADIĞI O GÜN, HER YERİ YANMIŞ GİBİ HİSSETTİ
Hastaneye düdüklü tencere patlaması nedeniyle başvuranlardan biri de 45 yaşındaki Nazife Çakır. Vücudunun üst bölgesi, kolları ve boğazı yanan Çakır, 5 gündür hastanede tedavi görüyor.
Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "kabus" gibi hatırladığı günde, bir yandan ocağa yemeğini koyduğunu bir yandan da masasını hazırladığını anlattı.
Yemeği piştiği için altını söndürerek ocaktan aldığını aktaran Çakır, "Tencerenin biraz havası çıksın, daha çabuk soğusun diye camın önüne koydum. Sonra üstündeki düğmesini açtım. Biraz zaman geçti, delikten hava gelmiyordu. Bu sefer kapağını açayım dedim. Allah'tan camın önünde açıyordum. İçeride açsam belki daha kötü olacaktı çünkü yemeğin yarısı yere döküldü. Tencere birden patladı. O anda her tarafıma geldi gibi hissettim." dedi.
Patlamadan sonra can havliyle üzerine su tuttuğunu aktaran Çakır, vücudunun her tarafı yanmış gibi hissettiğini, o an panik yaşayan eşine kendisini hastaneye götürmesini söylediğini ifade etti. Hastaneye geldiğinde sızılarının başladığına dikkati çeken Çakır, şu an bu ağrılarından kurtulduğunu kaydetti.
Çakır, 20 yıldır düdüklü tencere kullandığını dile getirerek, "Her şeyimi de düdüklüde yaparım. İlk defa kullansam bilmiyordum diyeceğim. Normalde de sürekli korkarım, pişirdiğimde çocuklarıma 'Mutfağa gitmeyin düdüklü var, tencereye ellemeyin.' derim. Bunları bilen birisiydim." diye konuştu.
Başına hiç düşünemeyeceği bir olayın geldiğini ifade eden Çakır, "Kimse benim yaptığımı yapmasın. Tencerenin iyice soğumasını beklesinler." tavsiyesinde bulundu.
YÜZDE 25 YANIK ALANI VE YER YER DERİN YARALARI VARDI
Yanık Merkezi Sorumlu Hekimi ve Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Turan, Nazife Çakır'ın hastaneye geldiğinde genel durumunun epey kötü olduğunu, düdüklü tencerenin ve özellikle yağlı sıvıların yol açtığı ağır bir yaralanması olduğunu söyledi.
Çakır'ın yüzde 25 yanık alanları ve yer yer derin yaralarının olduğunu aktaran Turan, hastanın ağrılarının giderilmesi, genel durumunun düzeltilmesi için yoğun bir tedavi süreci geçirdiklerini belirtti.
Prof. Dr. Turan, durumu biraz daha toparlayan Çakır'ı birkaç gün sonra yoğun bakımdan çıkarmayı planladıklarını dile getirerek, "Son 10 günde 6'ncı vaka olarak geldi. Fritözlerin, düdüklü tencerelerin kullanımına çok dikkat etmek gerekiyor. En ufak hatada bunlar, evdeki bir saatli bombaya dönüşebiliyor." dedi.
AĞIR TRAVMALARDA DERİ NAKLİ YAPILIYOR
Bu mutfak ürününün içerisinde ciddi bir basınç ortamı oluştuğu için kapağı açılmadan önce çok iyi soğutulması gerektiğini anlatan Turan, uygulanan yanlış adımlara ilişkin ise şunları söyledi:
"Biz hastalara da soruyoruz, ipuçları elde etmeye çalışıyoruz. Özellikle düdüklü tencerelerde bir seviye vardır. Onun aşılmaması gerekiyor. Oradaki basıncı düşüren mekanizmalarda düdük diye tabir ettiğimiz kısmın tıkanmaması için katı yiyeceklerin orayı tıkamayacak şekilde içine konulması gerekiyor. En önemli şey de soğutma aşaması. En çok gördüğümüz travmalar da bundan kaynaklanıyor. Hasta, 'Herhalde erken açtım' diyor. Yeterince soğutamadıkları durumda, hızlı açmaya kalktıklarında kapak bir anda patlıyor. Bazen bu kapak hastaların başına, gövdesine veya yanındaki kişiye isabet edebiliyor. Mutfaktaki diğer kişilerin de yaralandığı, 2-3 hastanın geldiği durumlarla da karşılaşabiliyoruz. Maalesef çok deneyimli olan hastalarımız bile bazen böyle kazalara maruz kalabiliyorlar."
Prof. Dr. Turan, hastaların yanık nedeniyle çok ağrıları olduğunu, öncelikle bunların giderilmesi için uğraştıklarını ifade etti. Bazı kişilerin solunum sıkıntısı da yaşayabildiğine dikkati çeken Turan, tedavilerini, pansumanlarını ve bakımlarını yanıkların derinliğine göre planladıklarını dile getirdi.
Ağır travmalar ve yanıklarda ise ölü dokuların yapay derilerle değiştirildiğini kaydeden Turan, bazı dokular iyileştikten sonra hastanın kendi derisi ile "yama" diye adlandırdıkları deri nakil sürecini gerçekleştirdiklerini belirtti.
Turan, ağır yaralı olarak getirilen, yüzde 40'ı derin olmak üzere 2'nci ve 3'üncü derece yanıkları olan 30 yaşındaki Suriyeli bir hastaya da deri nakli yapacaklarını sözlerine ekledi.