Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Gülgün Dilek Arman, "Maymun çiçeği virüsü, 5-21 gün arasındaki kuluçka süresi sonrası ortaya çıkan; yüksek ateş, aşırı baş ağrısı, ciddi halsizlik ve lenf bezlerinde büyüme belirtileri ile kendini gösterir. Genellikle bu belirtilerden 1-3 gün sonra döküntüler ortaya çıkar. Bu döküntüler, yüz ve kollar-bacaklarda özellikle el ayası ve ayak tabanında yoğun görülür. Gözde ve ağız içinde mukozayı (ince deri kısmı) tutması mümkün. Bu belirtilerle 2-4 hafta süren doğal bir seyri var. Döküntüler geriler ve hastalık kendi kendini sınırlayarak iyileşme gerçekleşir. Yüzde 3 ila 6 oranında ölüm riskinin olabileceğini belirtmekte yarar var." dedi.
İNSANDAN İNSANA TEMASLA GEÇER Mİ?
"Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklara zoonoz diyoruz. Maymun Çiçeği bir zoonoz hastalığıdır. Özellikle kemiriciler, sincaplar, bazı fare türleri ve maymunlarda sık görülüyor." diyen Prof. Dr. Gülgün Dilek Arman, açıklamalarını şöyle sürdürdü; "Afrika bölgesi enfeksiyonun endemik olduğu bir bölgedir bu nedenle bu bölgede sık görülür. Bu bölgelerde yağmur ormanlarına yakın yaşayan insanlarda, hayvanlara temas, hayvanların kanıyla temas sonucu insanlara bulaşması mümkün. İnsandan insana da temas yoluyla veya yakın zamanda kirlenmiş nesnelere (Örneğin; kirli çarşaflar) bulaş söz konusu olabilir. Uzun süre yüz yüze temas sonucu da bulaş söz konusu olabilir. Bu durum genellikle aile içi bulaş ve sağlık personellerine bulaşmada önem taşır."
TEDAVİSİ VAR MI?
Prof. Dr. Gülgün Dilek Arman, "Maymun çiçeğinin tedavisinde, esas olan destek tedavidir. Yeterli sıvı alımı, istirahatin sağlanması önemlidir. Bunun dışında 2022 yılında Avrupa Tıp Birliği (EMA) tarafından onaylanmış olan, bir tekovirimat isimli, aslında çiçek hastalığı için geliştirilmiş bir antiviral ajan maymun çiçeğinde de etkili olduğu biliniyor. Fakat bu tedavi henüz çok yaygın bulunmadığından, tedavinin esasını destek tedavisi oluşturuyor." dedi.
ÇOCUKLARDA DAHA SIK GÖRÜLMESİNİN NEDENİ…
Maymun çiçeği virüsünün çocuklarda daha sık görülmesinin nedenini açıklayan Prof. Dr. Gülgün Dilek Arman, açıklamalarını şöyle sürdürdü; "Belli bir zaman dilimi öncesinde doğanlarda pek görülmüyor. Bunun sebebi ise; çiçek aşısı. Çiçek aşısının maymun çiçeği virüsüne karşı %85 koruyucu olduğu biliniyor. Bu yüzden dünyadan çiçeğin eradikasyonu (hastalığın kalıcı olarak sona ermesi) 1980 yılına denk geliyor. Türkiye'de de 1979'dan bu yana çiçek aşısı yapılmıyor. Bu tarihten sonra doğan ve aşılanmamış kişilerin daha fazla risk altında olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle çocuklarda daha sık görülebiliyor."
DAHA FAZLA ALANA YAYILMASI SÖZ KONUSU OLABİLİR
Prof. Dr. Gülgün Dilek Arman, "Burada çocuklarla ilgili bir diğer faktör ise; korunma yöntemleri ile ilgili. Dünyadaki gerçek yaygınlığı bilinmiyor bu enfeksiyonun. Afrika dışında ilk salgının tanımlandığı (2003) Amerika'daki örnekte olduğu gibi Afrika ülkelerinden ithal edilen pet hayvanlarla veya bu hayvanlarla temas etmiş pet hayvanlar aracılığı ile yayılması söz konusu olabilir. Çocukların pet hayvanları ile yakın temas şekli daha fazla risk yaratabilir." diye konuştu.
BU BÖLGEDE YAŞAYANLAR RİSK ALTINDA
"Özellikle Afrika, Orta Afrika ve Batı Afrika bölgesinde ve yağmur ormanlarına yakın bölgede yaşayan insanlar daha fazla risk altında." diyen Prof. Dr. Gülgün Dilek Arman, şöyle konuştu; "Son dönemde görülen olgular genellikle Nijerya ile ilişkili olgular. Ancak 2003 yılında ilk kez Afrika dışında bir bölgede yaşanan salgın Amerika'da yaşanmış. Amerika'daki bu salgındaki sorumlu olan hayvan ise köpekler. Gana bölgesinden ithal edilen pet hayvanlarının bazı kemiriciler ile aynı alanda tutulması sonucu onlara bulaşması, daha sonra da insanlara yayılımı söz konusu olmuş. Bu anlamda aklımızda bulunması gereken önemli bir risk diye düşünüyorum."
ÇİÇEK AŞISI %85 ORANINDA KORUYOR
Prof. Dr. Gülgün Dilek Arman, "2019 yılında Avrupa'da maymun çiçeği için onaylanmış olan aşı, çiçek aşısı varyantı Ankara suşu diye tanımlanıyor. Bu aşı şu anda daha çok laboratuvar çalışanları için uygulanıyor. Ancak çiçek aşısına karşı aşılanmış kişilerin yüzde 85 oranında korunduğunu bir kez daha ifade etmekte yarar var." dedi