Apa, hamilelik, hipertansiyon, böbrek hastalığı ve anemi varlığının şeker hastalarında göz tutulumunu kötü yönde etkileyebildiğini kaydetti.
Hastalarda, genelde yavaşça ilerleyen görme azalması olabileceği gibi ani görme kayıpları da olabileceğini vurgulayan Apa, "Bununla birlikte, hastaların gözlerinde hasar başlamasına karşın görmeyle ilgili hiçbir şikayetleri olmayabilir. Bu da, şeker hastalarının muayenelerinin, diyabet uzmanı ile birlikte göz doktoru tarafından yapılmasının önemini göstermektedir. Erken teşhis, tedavi ve sık kontrollerle birçok diyabetli hastada ciddi görme kayıpları engellenebilmektedir." açıklamasında bulundu.
Apa, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Diyabetin en önemli komplikasyonu ve başlıca körlük nedeni retina tutulumudur. Hücre kaybına yol açarak damar geçirgenliğinin bozulması merkezi görmemizi sağlayan sarı nokta bölgesinde sıvı birikmesine neden olur. Ayrıca kılcal damarların tıkanarak beslenmeyen alanların ortaya çıkmasına yol açar. Retinada kendiliğinden kanayabilen yeni damarlar oluşur. Retinanın önünde ve içinde oluşan kanamalar gözün arka boşluğuna sızabilir. Retinada damarlı zarlar oluşur. Bu yeni oluşan hassas damarlar da kanayarak göz içi kanama ve retina dekolmanı (retina dokusunun ayrışması) oluşturabilmektedir.
Şeker hastalığı iyi kontrol edilmemiş hastalar daha yüksek risk altındadır. Bununla birlikte, iyi bir metabolik kontrol gözde hasar yapma riskini ortadan kaldırmamaktadır. Ayrıca katarakt da diyabeti olanlarda olmayanlara oranla daha sıklıkla ve daha genç yaşlarda oluşmaktadır. Diyabeti olanlarda katarakt gelişme riski yüzde 60 oranında daha fazla. Bununla birlikte, katarakt çok daha erken yaşlarda ortaya çıkıyor ve çok hızlı ilerliyor. İyi kan şekeri kontrolü hem bu riski azaltıyor, hem de kataraktın ilerlemesini yavaşlatıyor."
Apa, göz tansiyonu olarak da bilinen ve göz sinirlerinin farklı nedenlerle hasar görmesi sonucu oluşan glokomun, diyabeti olanlarda hem daha sık hem de daha erken yaşta görüldüğünü aktararak, "Diyabetli kişilerde glokom gelişme ihtimali, diyabetli olmayanlara göre iki kat daha fazla. Bu nedenle kan şekeri kontrolü ve düzenli göz muayenesi önemli.
Kan şekeri düzensiz olan ve yükselme-düşme şeklinde dalgalanma yaşayan diyabetlilerde geçici görme bozuklukları görülebiliyor. Buna bağlı olarak gözlük numaralarında geçici değişiklikler oluşabiliyor. Bu şikayetler kan şekerinin normal seviyelerine geldiğinde düzeliyor. Kan şekeri değişken olan kişiler gözlük alırken kan şekeri seviyelerine dikkat etmeli ve mutlaka bir doktora danışmalı." ifadelerini kullandı.
Diyabetik hastaların görmelerinde azalma olmasını beklemeden göz doktoruna muayene olmaları gerektiğini belirten Apa, "Erken evrede tespit edilen lezyonlar daha etkin ve güvenli bir şekilde tedavi edilebilmektedir.
Kan şekeri düzeyi, hipertansiyon, kolesterol düzeyi ve diğer önemli tetkiklerin de şeker hastalığınızla ilgilenen doktor tarafından kontrol altında tutulması gerekmektedir. Diyabet hastalığına bağlı etkilenme, tanı koyulduktan sonra ilk 10 yıl içerisinde nadiren görülmekle birlikte 5 yıl içerisinde, hatta tanı anında bile görülebiliyor. Erken dönemde göz etkilenmesine rağmen görme seviyesinde azalma görülmüyor ve hastalar farkına varmıyor. Bu yüzden diyabet tanısı alan her hasta göz doktoruna başvurmalıdır." şeklinde konuştu.