İnsan bir sosyal varlıktır. İster kabul etsin ister etmesin, çevresindeki insanlar onun yaşamını şekillendirir. Bu etkileşim, basit bir sosyal alışverişten çok daha fazlasıdır; bu, bir bilinç, bir anlayış meselesidir. Çevremizdeki insanlar sadece dış dünyamızı değil, aynı zamanda iç dünyamızı da şekillendirir. Onlarla olan etkileşimlerimiz, düşüncelerimizi, duygularımızı ve inanç sistemlerimizi şekillendirir. Kendimizi nasıl algıladığımız ve dünyayı nasıl gördüğümüz, büyük ölçüde çevremizdeki insanlar tarafından belirlenir.
Etrafımızdaki insanların enerjisi ve bilinci, kendi enerjimiz ve bilincimizin bir yansımasıdır. Hayatımızdaki insanların kalitesi, dolayısıyla sadece günlük deneyimlerimizi değil, aynı zamanda kim olduğumuzu ve hayatta neyi arzu ettiğimizi de belirler. Bu yüzden, kiminle zaman geçirdiğimiz, kimin fikirlerine kulak verdiğimiz, kiminle duygusal ve zihinsel bağlar kurduğumuz, sadece şu anki yaşam deneyimimizi değil, aynı zamanda gelecekteki potansiyelimizi ve gerçekleştirebileceğimiz şeyleri de şekillendirir.
Mevlana'nın çok güzel bir sözü vardır. Diyor ki: "Kiminle gezdiğinize ve kiminle arkadaşlık yaptığınıza dikkat edin, çünkü bülbül güle giderken karga çöplüğe gider." Çevrenin önemi işte bu kadar büyük. Peki, senin çevren seni yükselten bir çevre mi, yoksa enerjini sömüren bir çevre mi?
Bunu anlamak için basit bir test yapalım. Sıklıkla görüştüğün altı kişinin isimlerini bir kağıda yaz. Yanlarına, onların hayat enerjilerini puanla. Bu puanlama 1'den 10'a kadar olsun; 10, enerjisinin mükemmel olduğunu, 1 ise oldukça düşük ve negatif bir enerjiyi ifade etsin. Bu altı kişiyi değerlendir ve onların enerjilerini puanla. Daha sonra bu puanları topla ve altıya böl. Elde ettiğin bu ortalamayla, kendi hayat enerjini değerlendirebilirsin. Unutma, çevrende bulunan insanların enerjileri, senin kendi enerjin üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Bu basit test, çevrenin senin üzerindeki etkisini daha net görmene yardımcı olabilir.
BANA ARKADAŞINI SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM
Her yıl düzenlenen "En İyi Buğday Yarışması"nı yıllardır olduğu gibi aynı çiftçi kazanmış. Köylüler bu sonuca iyice alışmışlar artık, ancak bir şeyi çok merak ediyorlarmış. Bu nedenle çiftçiye gidip işin sırrının ne olduğunu sormuşlar. Çiftçi, "Buğdaylarımın sırrı tohumlarımı komşularımla paylaşmamda" demiş.
"Ne demek istiyorsun?" demiş köylüler. "Sen elindeki tohumları rakiplerine mi dağıtıyorsun yani? Peki, bunu neden yapıyorsun?"
"Neden yapmayayım ki?" demiş çiftçi. "Sizin bilmediğiniz bir şey var. Esen rüzgar, olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi, benim ürünümün de değerini düşürür. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekir."
O halde sen de kendine dönüp düşün bakalım. Etrafını iyileştirmek için kendinde neyi onarmak isterdin? Kendi kişisel devrimini başlatacak en değerli sorulardan biridir bu.
Cevaplamak için acele etme lütfen. Bizim kültürümüzde nesillerdir aktarılan bir söz vardır: "Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim."
PEKİ ÇEVREMİ NASIL DEĞİŞTİREBİLİRİM?
Çevreni değiştirmek, dışarıdan başlayan bir süreç değil, içeriden başlayan bir yolculuktur. Öncelikle kendine bak. Kendi iç dünyanı, düşüncelerini, inançlarını ve duygularını anlamaya çalış. İçsel bir farkındalık yolculuğuna çık. Kendini tanıdıkça, seninle rezonans halinde olmayan insanları ve durumları fark etmeye başlarsın.
Değişim, zorlayarak veya direnç göstererek değil, bilinçli bir seçimle başlar. Çevrendeki insanlarla olan ilişkilerinde, seni besleyen, ilham veren ve büyümeni destekleyen bağlantılara odaklan. Enerjini tüketen, negatif duygular uyandıran kişilerle olan etkileşimlerini sınırla. Unutma, her birimiz birer enerji alanıyız ve çevremizdeki enerjilerle sürekli bir alışveriş içindeyiz.
Bu süreçte önemli olan, diğer insanları değiştirmeye çalışmak değil, kendi frekansını yükseltmek ve buna uygun çevrelerle uyumlu hale gelmektir. Kendi içsel huzurunu ve dengeni bulduğunda, çevrenin de buna uyum sağlayacağını göreceksin. Çünkü evren, senin iç dünyanın bir yansımasıdır. İçsel dünyanı değiştirdiğinde, dış dünyan da buna uyum sağlar."
Demem o ki, çevrenin kendiliğinden değişmesini bekleme. Çorbada senin de tuzun bulunsun. İyiye ve güzel niyet ederek, yola koyul. Kendini değiştirirken, etrafındaki insanların da değişmesi için dua et ve bir adım at. Harekete geçmek, niyetin mayasıdır. Evren, harekete geçeni kucaklar ve destekler. Yaradan, çabalayanı sever, korur ve geliştirir.
SENİN GÖNLÜN DEĞİŞİRSE, DÜNYA DEĞİŞİR
Sonuç olarak çevremizdeki insanlar hayatımızı derinden etkiler. Her insan, bir enerji alanı gibidir ve bu alanlar birbirleriyle sürekli etkileşim halindedir. Bir çiçek gibi, biz de çevremizdeki enerjilerden besleniriz. Bu enerjiler bizi ya büyütür ya da solarız. Farkındalık anahtardır. İnsanların enerjileri, düşünceleri, hisleri bizim iç dünyamızda yankı bulur. Pozitif insanlar, içimizdeki pozitifliği besler, bizi yükseltir. Negatif insanlar ise, içimizdeki korku ve endişeleri tetikleyebilir, bizi aşağı çeker.
Dolayısıyla, evet, dikkat etmeliyiz. Ancak bu, diğerlerinden kaçmak veya onları yargılamak anlamına gelmez. Her insanın kendi yolculuğu vardır. Bizim görevimiz, kendi içsel merkezimizde sağlam durmak, kendi enerjimizi yüksek tutmaktır. Böylece, çevremizdeki negatif enerjilerden etkilenmek yerine, kendi pozitif enerjimizle çevremizi aydınlatırız.
Şemsi Tebrizi'nin dediği gibi, "Senin gönlün değişirse, dünya değişir."