Oksay, "Bu; temelde hepimizde bir miktar bulunması gereken bir şeydir, üzerimize doğru hızla yaklaşan bir aracın bize çarpmasından korkmazsak kenara kaçmayız ya da geleceği için endişelenmeyen biri çalışmaya gerek duymayabilir. Biraz kaygı hayatta kalmak için elzemdir. Ama elzem olandan çok daha fazla kaygı yaşam kalitemiz bozar ve kaygı bozukluğu dediğimiz şey ortaya çıkar." diye konuştu.
SİNİRLİ, ÇARESİZ HİSSETMEK, ARTAN KALP ATIŞ HIZI
Anksiyetede; bazen kahve, kafein, alkol veya sigara gibi bariz tetikleyiciler olabileceğine dikkat çeken Oksay, kaygıyı arttıran unsurları şöyle sıraladı:
"Genel olarak stresli bir iş veya çalışma ortamı, araba kullanmak veya seyahat etmek, genetik - aile kaynaklı unsurlar, bazı ilaçların yan etkileri, travma, fobiler, kalp hastalığı, diyabet veya astım gibi bazı kronik hastalıklar"
Psikiyatri Uzmanı Doktor Sıdıka Oksay, Anksiyete bozukluklarının belirtilerini ise şöyle sıraladı:
"Sinirli, çaresiz hissetmek, yaklaşan panik, tehlike veya kıyamet duygusu, artan kalp atış hızı, nefes yetmeme hissi ya da sık sık nefes alma ihtiyacı, terleme, titreme gibi belirtilerle kendini gösterebilir." Kişinin bu tür fiziksel belirtiler sonrasında öncelikle, kalp, dahiliye, göğüs hastalıkları gibi branşlara başvurabildiğini aktaran Oksay, "Bu kontrollerde bedensel bir sorun olmaması durumunda, bir psikiyatri uzmanına danışılması önerilir. Psikiyatriste başvurulduğunda başvuran dinlenir değerlendirilir ve durum kaygı bozukluğu düzeyine varmışsa ilaç ve bilişsel davranışçı tedaviler uygulanır." dedi.
KAYGIYA KARŞI NE YAPILABİLİR
İnsanların her gün kaygı ve stresle karşı karşıya olduğunu ve bununla başa çıkmanın farklı yolları olduğunu anlatan Oksay, şöyle konuştu:
"Kaygı hayatınızın düzenli bir parçası ise, onu kontrol altında tutmanıza yardımcı olacak stratejileri bulmak gerekir. Konuşma terapisi ve meditasyon gibi şeylerin bir kombinasyonu olabilir veya sadece kaygı tetikleyiciyi ortadan kaldırmak yardımcı olabilir. Öncelikle bedenimize iyi bakmalıyız, rutin sağlık kontrollerimiz yaptırmalı ve kaygı bozukluğu benzeri belirtilere yol açacak hormonal dengesizlik ve vitamin eksiklikleri olmadığından emin olmalıyız. Sağlıklı beslenmeli yeterince uyumalı, kafein, sigara, alkol gibi tetikleyicilerden uzak durmalıyız. Egzersiz yapmak bedeni sağlıklı tutmaya yaradığı gibi zihne de iyi gelir. Her gün yarım saat aerobik gibi bir egzersiz veya tempolu yürüyüş serotonini artırır, kişiyi depresyon ve kaygı bozukluklarından uzak tutar."
GÜLÜN VE SOSYALLEŞİN
Gülmenin kaygıyla başa çıkmaktaki en iyi silahlardan biri olduğuna dikkat çeken Oksay, sözlerini şunları söyledi:
"Kaygı ile baş etmede biraz mizah her zaman iyi gelir, sosyalleşmek ailenizle ve arkadaşlarla vakit geçirmek rahatlamak için iyi bir yoldur. Sosyalleşme; stresi azaltmaya, kahkaha ve beraberlik duygularını teşvik etmeye ve yalnızlığı azaltmaya yardımcı olabilir. Bir hobi edinmek, sanat ve zanaat uğraşları, müzik dinlemek, hayvanlar ve çocuklarla oynamak da stresle başa çıkmada bize yardımcı olabilir. Nefes ve gevşeme teknikleri de kaygıyı azaltmakta etkili olabilir."
YOGA VE MEDİTASYON
Son dönemde popüler olan yoga ve meditasyon gibi yöntemlere kaygı ile baş etmede başvurulabileceğini sözlerine ekleyen Oksay, "Meditasyonun, stresle başa çıkmada faydası ile ilgili çok sayıda güvenilir yayın bulunmaktadır, anda kalmak, farkındalık, meditasyon gerçekten kaygıyı kontrol etmede çok etkili olabilecek yöntemlerdir. Keza nefes egzersizleri ve yoga meditasyonu da stresle başa çıkmada uzun yıllardır önerilen ve kullanılan yöntemlerdendir."