Karaciğerin, vücuda zararlı olabilecek toksik maddeleri temizleyebilen ve kendini yenileyebilen mucizevi bir organ olduğu ancak düzenli ve uzun süreli alkol tüketiminde karaciğerin kapasitesinin sınırlı kaldığı ve hastalık oluşma riskinin arttığı belirtildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Doç. Dr. Öksüzoğlu, gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla görülen alkolik karaciğer hastalığının yaygın bir sorun olarak karşılarına çıktığını kaydetti.
Alkollü içeceğin çeşidi ile karaciğer hastalığı arasında bir ilişki bulunmadığını belirten Öksüzoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kişinin aldığı alkol miktarı ve kullanım süresi hastalığın ortaya çıkmasında önemli bir etken olarak yer alıyor. Ayrıca cinsiyet, genetik faktörler, tütün kullanımı, eşlik eden hepatit B, hepatit C, alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı, kilo fazlalığı gibi faktörler de rol oynuyor. Orta miktar olarak kabul edilen günde 10 ile 80 miligram arasında alkol kullananların yüzde 35-40'ında yağlı karaciğer gelişiyor. Yoğun alkol tüketenlerin yüzde 20-25'inde hepatit ve siroz gelişiyor. Alkolik hepatitin gelişmesi için günde en az 30-40 gram alkol tüketilmesi gerektiği biliniyor. Günde 80 gramdan fazla alkol tüketmek alkole bağlı hepatitin şiddetini artırıyor. Doz artıkça siroz gelişme riski de kesinlikle artıyor. Erkeklerde günde 60 gram, kadınlarda ise 20 gramdan fazla alkol tüketmek siroz gelişme riskini belirgin olarak yükseltiyor."
Öksüzoğlu, alkolün karaciğeri nasıl etkilediğini ilişkin olarak, "Karaciğer ve mide bağırsak sisteminin alkolü parçalayıp metabolize ediyor. Alkol tüketiminde glukoz üretimi ve yağ asidi yıkımı azalıyor. Hücrelerde zehirli moleküller, reaktif oksijen tipleri oluşuyor, karaciğer hücreleri hasarlanıp iltihaplanıyor ve fibroz-yara dokusu oluşumu başlıyor. Bu süreç sonucu karaciğer işlevini yitirebiliyor ve siroz oluşabiliyor." ifadelerini kullandı.
PSİKİYATRİST VE DİYETİSYEN DESTEĞİ GEREKİYOR
Psikiyatrist ve diyetisyen desteği ile alkol bırakılmasının tedavide ana önlemler olduğunu belirten Gürol Öksüzoğlu, çoğu vakada beslenme yetersizliği olduğu için diyetisyen desteği şart olduğunu kaydetti.
Öksüzoğlu, "Beslenmenin ağızdan uygulanması tercih edilse de bazı vakalarda damardan beslenme de gerekebiliyor. Beslenme eksiklikleri giderilmezse hastalığın seyri belirgin olarak kötüleşiyor, ölüm riski artıyor. Bazı vakalarda uygun ilaç tedavisi gündeme geliyor. Karaciğer hastalığının şiddeti arttıkça hastanın hastaneye yatırılarak, damardan ilaçlarla tedavisi önem kazanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Karaciğer hastalığında gelişebilecek karında sıvı toplanması, sindirim sistemi varis kanaması, enfeksiyonlar, bilinç değişiklikleri, koma, akciğer, böbrek yetmezliği gibi önemli sorunların özel ilaçlarla tedavi edilmesi gerektiğini belirten Öksüzoğlu, "Bazen endoskopik müdahale, ameliyat, girişimsel radyolojik işlemler gerekebiliyor. Hastada karaciğer sirozu gelişirse veya çok ciddi alkolik hepatit vakalarında siroz gelişmese bile, tedavide son silah olarak karaciğer nakline başvuruluyor." ifadelerini kullandı.
Açıklamada verilen bilgiye göre, alkol kullanımı nedeniyle 3 tip alkolik karaciğer hastalığı oluşuyor.
Bunlardan birincisi yağlı karaciğer hastalığı. Bu tipteki hastalar, genelde alkolü kesince tamamen düzeliyor. Çoğunlukla vakaların yakınması bulunmuyor ya da hafif halsizlik, iştahsızlık, sağ üst karın ağrısı, bulantı olabiliyor. Destek tedavi ve uygun diyet yeterli oluyor. Eğer yağlı karaciğer vakalarında alkol içimine devam edilirse, 5 yıl içinde siroz gelişme ihtimali yüzde 7 oluyor.
İkincisi alkolik hepatit hastalığı. Bu tip vakalarda yakınma olmayabiliyor ya da iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı, karın ağrısı, şişkinlik, bulantı, kusma, kaşıntı, sarılık, kaşıntı ve ileri vakalarda bilinç değişiklikleri, koma, bazı vakalarda ise karaciğer yetmezliği ve ölüm gelişebiliyor. Şiddetli vakalarda ilaç tedavisi öneriliyor. Hastalarda alkol tüketimi devam ederse 5 yıl içinde siroz gelişme ihtimali yüzde 16 oluyor.
Üçüncüsü ise alkolik siroz hastalığı. Bu tip hastalarda varis oluşumu, dalakta büyüme, karında sıvı toplanması, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanseri gelişebiliyor. Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, kaslarda erime, ödem, nefes darlığı, kanlı kusma, siyah dışkılama, ateş, kaşıntı, böbrek ve akciğer yetmezliği, bilinç değişiklikleri, koma, sarılık görülebiliyor. Tedavisinde ilaçlar, diyet, cerrahi müdahale, girişimsel radyolojik işlemler ve son dönemde karaciğer nakli öneriliyor.