Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürbüz Görümlü, Amerikan Kanser Derneği'nin yakın tarihli bir raporuna ve ülkemiz verilerine göre kanser ölümlerinde yirmi yılı aşkın bir süredir düşüş kaydedildiğini bildirdi. Pandemiye rağmen bu düşüşün devam ettiğini belirten Görümlü, kanserden ölüm oranlarıyla ilgili bazı verileri paylaştı. Görümlü, "2015 yılından itibaren dünyada kansere bağlı ölümlerde her yıl ortalama yüzde 2 oranında azalma gösterilmektedir. Son 30 yıla bakıldığında o tarihten bu yana kansere bağlı ölüm oranında yaklaşık yüzde 33'lük bir azalma olduğu ve kanserden ölümlerin düşüşte olduğu gözlenmiştir. Bu da kanserin önlenmesi, saptanması ve tedavi edilmesindeki gelişmeleri yansıtmaktadır. Akciğer kanseri ve melanom denilen agresif cilt kanseri gibi bazı kanser türlerinde bu oran yıllık yüzde 4-5'lere ulaşmaktadır. ABD verilerine göre önümüzdeki 25 yıl içerisinde kansere bağlı ölüm oranının yüzde 50 azaltılması hedeflenmektedir. Aşılamanın da etkisi ile rahim ağzı kanseri görülme sıklığında yaklaşık yüzde 65'lik bir azalma gerçekleşmiştir" ifadelerini kullandı.
"YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİYLE RİSKLERİ AZALTMAK MÜMKÜN"
Doç. Dr. Görümlü bu pozitif görünüm ve istikrarlı düşüşün nedenlerini de sıraladı. Görümlü, "Kanserden ölüm oranlarının azalması erken tanı ve yeni nesil tedavilerdeki ilerlemelerin yanı sıra, bilinçlenmedeki artış ve kanserin büyük bir kısmının önlenebilir olmasından da kaynaklanıyor. Yaşam tarzı değişikliklerinden bazıları basit olarak algılansa da hepimiz böyle şeyleri söylemenin yapmaktan daha kolay olduğunu biliyoruz. Genel sağlıklarını iyileştirmek ve kanser risklerini azaltmak isteyenlerin bunu bir gecede yapmak zorunda olmadığını bilmeleri gerekir. Bu değişiklikler için adımlar atıldığında kişi kendisini daha iyi hissedecek, bu da motivasyonu artırarak sağlıklı yaşamayı bir hayat tarzı olarak benimsemesine yardımcı olacak" diye konuştu.
Öte yandan, Doç. Dr. Görümlü önerilerini sıraladı, hangi yaşam tarzı değişikliğine ilişkin şu bilgileri verdi:
"Tütün gibi bilinen kanserojenlerden kaçınmalıyız. Kilomuzu diyet ve egzersizlerle yönetmeliyiz. Bunu yapmanın sadece kalp sağlığınızı iyileştirmekle ve kan basıncınızı kontrol altında tutmanıza yardımcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda gelecekte kansere yakalanma riskinizi de azaltacağını söyleyebiliriz. Egzersiz yapın ve ömrünüz boyunca sağlıklı beslenin. Günlük öğünlerinizin yaklaşık üçte ikisini meyve ve sebzelerle ve geri kalanını balık ve beyaz et gibi sağlıklı proteinlerle doldurun. Kırmızı eti haftada 2'den fazla tüketmeyin. Diyetinizin çeşitli olduğundan emin olun. Fasulye ve bezelye gibi lif açısından zengin sebzeler kadar koyu yeşil, kırmızı ve turuncu sebzelerin diyette mutlaka bulanması önerilmektedir. İşlenmiş gıdalardan kaçının. Güneş kremi sürün ve solaryuma girmeyin. Konuşmak bazen rahatsız edici olsa bile aile riskinizi öğrenin. Birinci derece akrabalar (ebeveynler, kardeşler ve çocuklar) arasındaki kanser geçmişinin bilinmesi özellikle çok önemli. Bununla ilgili yapılacak basit bir kan testi ile olası kanser risk artışına sebebiyet veren bazı genetik bozukluklar önceden öğrenilerek bununla ilgili koruyucu önlemler alınabilmektedir. Ailesel kanserlere karşı daha erken taramalara başlanması önem taşımaktadır. Bununla birlikte Türkiye'de rutin tarama programında yer alan meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak kanserine karşı taramaların aksatılmaması erken teşhis için çok önemli. Akciğer kanserinde ise yoğun sigaraya maruz kalanların düşük doz akciğer tomografisi ile takibinin erken tanıya imkan sağlar."