Karaciğerin kendi hücresinden oluşan tümörlerin yüzde 80 oranında karaciğerin sağlıksız olmasından kaynaklandığını söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Türkmen Bahadır Arıkan, "Karaciğer vücudun sağ üst kadranında ortalama olarak 1 buçuk kilo ağırlığında bir organdır. Vücudun biyokimyasal fabrikasıdır diyebiliriz. Karaciğerimiz, şekerin ilk 24 saat içerisinde kana salınımını yapar. Aminoasitten şeker, şekerden aminoasit ve glikozdan yağların birbirine dönüştürülmesi karaciğer tarafından yapılmaktadır. Birçok ilacın metabolizması karaciğerde olmaktadır.
Toksinlerin daha az zararlı toksinlere çevrilmesi ve atılması yine karaciğer tarafından gerçekleştirilmektedir. Özellikle albümin gibi proteinlerin yapımı da karaciğerde bulunmaktadır. Bir diğer önemli fonksiyonu da kanda pıhtılaşmayı sağlayan proteinlerin yapımının da yine karaciğer tarafından gerçekleştirilmesidir. Sirozda karaciğer çalışmamaktadır. Karaciğer çalışmadığı zaman proteinler üretilememekte ve vücutta sıvı toplanması olmaktadır. Proteinleri üretemediği için amonyak birikimi olmaktadır. Bundan dolayı da kanamaya eğilim artmaktadır.
Çünkü pıhtılaşma proteinlerini yapamamaktadır. Karaciğer kitleleri iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere 2'ye ayrılır. İyi huylu karaciğer kitleleri hemanjiyom, adenom ve fokal nodüler hiperplazi dediğimiz 3 sıkça görülen kitledir. Hemanjiyom, fokal nodüler hiperplazi dediğimiz kitleler önemli bir sıkıntı oluşturmazlar. Sadece bunları diğerlerinden ayırmak için önemlidirler. Adenom dediğimiz iyi huylu kitle ise kadınlarda sıklıkla gözlenir. Bunun hem kanama hem de kansere dönüşme tehlikesi vardır. O yüzden karaciğerdeki kitlelerin en azından adının değerlendirilmesi son derece önemlidir. Karaciğer kanserinin şikayetleri kilo kaybı, sağ üst kadranda ağrı, eğer ki safra yollarına baskı varsa sarılık olabilir.
Bu şikayetlerle gidilen bir doktorda ultrason veya tomografi görüntülemesiyle kanseri çağrıştıran bir görsel göz önüne geliyorsa biz bunları malign kitleler olarak değerlendiriyoruz. Karaciğerin kendi hücresinden kaynaklı olan tümörler yüzde 80 oranında karaciğerin sağlıksız olmasından kaynaklanıyor" ifadelerini kullandı. Karaciğerde olduğu gibi pankreasta da hastalıkların iyi ve kötü huylu olarak ikiye ayrıldığını ifade eden Arıkan, sözlerine şu şekilde devam etti;
"Pankreasımız midenin arkasında yer alıyor. O nedenle parmak bağırsağıyla bağlantılı bir organ. Esasında sırtımıza doğru uzanan bir organ. Gastrointestinal sistemin en hayati organlarından bir tanesidir. Çünkü mideden gelen içeriklerin sindirimine yardımcı oluyor. 2 büyük ana fonksiyonu var. Hormonlar salgılayarak kanın şeker dengesini sağlıyor. Pankreasın hastalıklarını da iyi huylu ve kötü huylu olarak değerlendirebiliriz. İyi huylu hastalığı enzimlerin pankreasın kendisini sindirmesi durumu ve kendisini sindirmesiyle başlayan yangı durumu olarak nitelendirebiliriz. Safra kesesi taşları ince bağırsağa açılmak için aynı kanalı kullanıyorlar. Bu da pankreasta ana kanalın tıkanmasına sebep oluyor. Bundan dolayı pankreas enzimlere kanaldan akamıyor ve pankreas kendini sindirmeye başlıyor. Bu da çok olmasa da yüzde 40-50 oranında ölümcül olabiliyor."