Hurma, yılın her döneminde tüketilebilen bir meyve olsa da Ramazan aylarında geleneksel olarak iftar saatlerinin vazgeçilmezlerinden biri haline geliyor. Bu nedenle alım oranı çok daha fazla artan bu meyveyi, doğru seçmek de genel halk sağlığının konularının başında yer alıyor. Bu nedenle sağlıklı bir beslenme süreci için merak edilen tüm soruların yanıtı uzmanından aldık. İşte o yanıtlar…
Hurma (Phoenix dactylifera) lif içeriğinin yüksek olması, glisemik indeksinin nispeten düşük olması ve yüksek antioksidan özelliği gibi nedenlerle sağlık açısından oldukça yararlı bir meyvedir. Hurma meyvesinde %44-88 oranında şeker bulunur. Potasyumdan oldukça zengindir. Ayrıca, kalsiyum, magnezyum, demir ve vitaminler (A, B1, B2, niasin, C) bulunur. Hurmanın etli kısmında %0,2-0,5 yağ bulunurken çekirdeğindeki yağ oranı %7,7-9,7 arasındadır. Hurmada en az 15 çeşit mineral bulunur. Potasyum, bor, kalsiyum, kobalt, bakır, flor, demir, magnezyum, manganez, fosfor, sodyum, selenyum ve çinko bunlardan bazılarıdır. Hurma protein muhteveyatı da 23 çeşit aminoasit içeriğiyle çok kalitelidir. Çağımızda kalp damar hastalıkları, şişmanlık, kolesterol yüksekliği ve şeker hastalığı önemli sağlık sorunlarıdır. Bilimsel araştırmalara göre glisemik indeks açısından hurma bu sağlık sorunlarına uygun bir besin olarak kabul edilmektedir. Hurma yüksek demir ve mineral içeriği sayesinde gebelik döneminde de önemli tıbbi faydalara sahiptir.
Bilimsel literatür taraması yapıldığında hurma çeşitlerinde protein içerikleri, yağ, şeker, vitamin ve mineral içeriğinde önemli farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. Bir araştırmaya göre dört çeşit hurma (hudri, acve, safavi ve berni) arasında kalsiyum, fosfor, potasyum, sodyum ve magnezyum mineral kompozisyonları incelenmiştir. Bu araştırmaya göre acve hurmasında kalsiyum, fosfor ve magnezyum mineralleri en yüksek değerlere sahip olduğu tespit edilirken, safavi çeşidi ise diğer hurmalara kıyasla potasyum bakımından daha zengindir.
Genellikle glikoz şurubu ile muamele edilmiş hurmalar parlak görünümde olur, daha yumuşak kıvamda, hurmayı açtığınızda parmaklara yapışan bir hal alır.
Aslında glikoz şurubunun zararına değinmeden önce kısaca kandaki glikoz ve glisemik endeks arasındaki ilişki incelememiz faydalı olacaktır.
Glikoz; pankreastan salgınanan insülin hormonu ile kandaki seviyesi düzenlenmektedir. Beslenme ile başlayan kan glikoz seviyesindeki değişim adımları şöyle özetlenebilir; ilk adım olarak sindirim sonrası kandaki glikoz seviyesinin artmasıyla beraber pankreastan insülin salgılanmasını uyarır. İkinci adımda insülin salgılanmasıyla glikozun hücrelere geçişi başlamıştır. Karaciğer ve kas hücreleri ise alınan glikozu glikojen olarak depolar. Karaciğer hücreleri oluşan fazla glikozu yağa dönüştürür ve kan dolaşım sistemine bırakır. Dengeli ve yeterli beslenme kan glikoz seviyesinin düzenlenmesinde ciddi role sahiptir.
Gıdanın glisemik indeksi(GI) ise; ilgili gıda tüketildikten sonra kandaki glikoz seviyesini ne hızla yükselttiği ve duruma bağlı salgılanan insülin hormonun hangi hızla normal düzeye indiği ile ilgili ilişkiyi ifade eder.
Bu bilgiler ışığında aslında tükettiğimiz ürünlerde glikoz şurubunu içermesi ve bunun tüketiciyi bilinçlendirmek amacıyla ambalajın içindekiler bölümünde yer almaması veya açıkta satılan ürünlerde tüketicinin bu konuda bilgilendirilmemesi oldukça ciddi sorunlara sebebiyet vermektedir. Özellikle şeker tüketimin sınırlandırıldığı durumlarda; şeker hastalığı olan kişiler, insülin direnci rahatsızlığı, gebelik diyabeti ve özel tedavi görenlerde böylesine tüketiciyi aldatıcı davranışların oldukça ciddi sonuçlar doğurabileceği kaçınılmazdır.
Kurutma işlemi sonrasında bazen meyvenin içinden dışına doğru şeker akışı durumu söz konusu olabilmektedir. Bu dışa doğru şeker hareketi ise meyvenin dışında beyaz bir tabaka oluşuma neden olur. Hurmanın dış katmanındaki beyazlama genellikle şekerlenme problemidir. Bazen bu beyaz tabaka mikrobiyal üremeyi de işaret eder. Ancak mikrobiyolojik bozulma varsa laboratuvar analizleri yapılmadan gözle incelenerek karar verilmesi mümkün değildir.
Hurmaya özgü olmayan renk, koku ve/veya görünümde olması durumu bu ürünün sağlıklı olmama ihtimalini güçlendirmektedir. Buna ilaveten fiziksel olarak dış görünümünde herhangi bir kusur olmayan, ancak gıda güvenliği gerekliliklerine riayet edilmeden satışa sunulan ve/veya muhafaza edilen ürünlerde de mikrobiyolojik buzulmamalar başlamış olabilir. Bu minvalde alınabilecek önlemlerin başında aslında ambalajlı gıdaların tercih edilmesi gelmektedir, böylece bahsi geçen riskler minimum düzeylere indirgenmiş olur. Ayrıca tüketicinin herhangi bir uygunsuzluk ile kaşılşması halinde Alo 174 ihbar hattı aracılığıyla ürünle alakalı şikayette bulunup ilgili ürün satıcısı/üreticisi hakkında Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yasal takip süreci başlatılacaktır.
Parlak görünümlü olmayan daha mat görünümlü hurma çeşitleri tercih edilmelidir. Açıkta teşhir edilen ürünler hijyen ve sağlık açısından ciddi risk oluşturabilir. Bu yüzden dökme ürün yerine ambalajlı ve izlenebiliriği olan gıdaları tercih etmek, hem tüketicinin sağlığı hem de olası sahtekarlıklara karşı ticari kayıpları minimize etmek için doğru seçenek olacaktır.