Köksal, tüm olumsuz gibi görülen tabloya rağmen can kayıplarının azaldığına dikkati çekerek, toplumsal farkındalığın artması, tarama yöntemlerinin yaygınlaşması ve hedefe yönelik tedavilerle meme kanserine karşı son yıllarda yüz güldürücü sonuçlar elde edildiğini vurguladı.
Meme kanseri tedavisinin mümkün olduğunu ve erken tanı konulduğunda tedavi başarısının oldukça yükseldiğini aktaran Köksal, "İstatistiklere göre, dünyada her 7-8 kadından birinin hayatının belirli bir döneminde meme kanserine yakalanabiliyor. Bununla paralel genç yaşta meme kanseri görülme sıklığı da günümüzde artış gösteriyor.
Ancak 'bana bir şey olmaz' demeden, 20'li yaşlardan başlayarak her genç kadının kendi kendine elle muayeneye başlaması gerekli. Erken tanı sayesinde meme kanserine karşı mücadeleyi kazanmak mümkün." değerlendirmesinde bulundu
Köksal, meme kanserinin erken teşhisi için yapılması gereken üç yöntem olduğunun altını çizerek, öncelikle kadınların 20'li yaşlarından itibaren düzenli kendi kendine elle meme muayenesi yapmasını, elle yapılan muayenede şüpheli bir durum olduğunda hekim tarafından meme muayenesinin gerekli olduğunu ifade etti.
Hekim muayenesi sonrasında yine şüpheli bir durum olduğunda mamografi ve meme ultrasonu gibi görüntüleme yöntemlerine başvurulması gerektiği uyarısında bulunan Neşet Köksal, bu şekilde hem erken tanı, hem de meme kanserine bağlı can kayıplarının azalmasının mümkün olduğunu aktardı.
Köksal, son yıllarda ülkemizde de toplumsal farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalarla birlikte insanların çok daha bilinçli hale geldiğini aktararak, "30-40 yaş arasındaki her kadın 3 yılda bir uzman hekim kontrolünden geçmelidir. 40 yaşından sonra ise yıllık mamografik kontrolleri yapılmalıdır. Birinci derece akrabalarında genç yaşta meme kanseri saptanan kadınlarda ise taramaya kanserin saptandığı yaştan 10 yıl önce başlanması gerekir." dedi.
"KADINLARDA MEME KANSERİ YAKLAŞIK YÜZDE 70-80 ORANINDA 40 YAŞINDAN SONRA ORTAYA ÇIKIYOR"
Düzenli yapılan mamografinin de meme kanserine karşı önemli olduğuna işaret eden Köksal, düzenli mamografi taramaları sayesinde meme kanserinden yaşam kaybının önemli ölçüde düştüğünü sözlerine ekledi.
Köksal, istatistiklere göre, kadınlarda meme kanserinin yaklaşık yüzde 70-80 oranında 40 yaşından sonra ortaya çıktığını ifade ederek, şunları aktardı:
"Ancak 40 yaş altında görülen meme kanserinin daha agresif seyirli olması önemini artırıyor. BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonlu kalıtsal meme kanserleri, meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 15'ni oluşturur. Anne, kız kardeş gibi birinci derece akrabalarında meme kanseri olması bu hastalığa yakalanma riskini 2 kat artırır. BRCA gen mutasyonu olan ya da ailesinde meme kanseri olan kadınlar daha genç yaşta meme kanserine yakalanabilir. Bu nedenle bu gruptaki kadınlar meme kanseri taramalarını yaptırmak için 40 yaş sonrasını beklememelidir."