Haşimato hastalığı, bağışıklık hücrelerinin tiroid bezine saldırması ile ortaya çıkan otoimmün bir hastalıktır. Genel olarak yorgunluk, halsizlik, kilo alımı, kabızlık, üşüme, kuru cilt, unutkanlık, konsantrasyon bozuklukları, depresif hal, kas ağrıları ve egzersizde isteksizlik gibi belirtilerle kendini gösteren hastalığın tanısı alanında uzman bir hekim ile koyulur.
Haşimato hastalığının oluşumunda pek çok nedenden bahsedilmektedir. Ancak son çalışmalar, pek çok hastalıkta olduğu gibi Haşimato hastalığında da kök sorunun bağırsak hasarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Kötü beslenme, kronik stres, enfeksiyonlar, ilaçlar, çevresel kirleticiler, besin eksiklikleri sonucunda bağırsak florasıyla birlikte bağırsaktaki bütünlüğün bozulması, zamanla otoimmün hastalıklara neden olmaktadır. Kişinin genetik yapısına göre de bu otoimmün hastalıklar şekillenmektedir.
BESLENME TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
Haşimato hastalğının tedavisine, bağırsakları onarmakla başlamak hastalığın ilerlemesi ve kontrol altına alınması açısından başarılı sonuçlar doğurmaktadır. Bağırsakların bozulan bütünlüğünü tekrar sağlamak için beslenme tedavisi son derece önemlidir. Bu aşamada, kişiye özel, eliminasyon diyeti olarak bahsedilen özel bir beslenme programı uygulanır.
Programda özellikle inflamasyona sebep olan gıdalar (glüten, süt ve ürünleri gibi) belli bir süre beslenmeden çıkarılır, bağırsak duvarını iyileştirici besinler (et-kemik suları, rengarenk sebzeler, fermente gıdalar, prebiyotikler gibi) eklenir, kişinin eksik olan vitamin ve mineralleri yerine koyulur, bağırsak florası düzeltilir ve klinik duruma göre elimine edilen gıdalar yerine koyularak takip edilir.
Beslenmeyle birlikte bağırsakların bozulmasına sebep olan diğer riskler de mutlaka göz önünde bulundurularak bütünsel bir bakış açısıyla tedavi gerçekleştirilmelidir. Bu programın, fonksiyonel tıp alanında eğitim almış doktor ve diyetisyen işbirliği ile yürütülmesi çok önemlidir.
BAĞIRSAKLARI İYİLEŞTİRİCİ BESİNLER NELERDİR?
Bağırsaklar onarılırken hangi gıdaların tüketileceği çok önemlidir. "Gıdalarınız ilacınız olsun" felsefesiyle terapatik etkisi olan besinlerden faydalanılır. Bağırsakları iyileştirici besinlerin tüketimi kişinin sağlık durumuna göre karar verilir.
Et-kemik suları: Bağırsak duvarının iyileşmesinde et-kemik sularının rolü çok büyüktür. Yapısında bol miktarda bulunan kollajen, doğal yağlar, mineraller, vitaminler ve amino asitler bağırsak hücrelerinin onarılmasına yardım eder. Hazırlarken daha fazla kollajen elde etmek için, etlerin kıkırdak ve kemik dokularının kullanılması önemlidir.
Avokado: Avokado yüksek lif yapısı ve tekli doymamış yağ asitlerinden zengin yapısıyla ve antioksidantlar, potasyum, magnezyum, folat, kolin ve glutatyon içeriği ile bağırsak sağlığımızı destekleyici ve iyileştiricidir. 2020 yılında yapılmış bir çalışmada her gün tüketilen 1 avokadonun bağırsaktaki yararlı mikroorganizmaların sayılarını artırdığı görülmüştür.
Zeytin-Zeytinyağı: Zeytin tekli doymamış yağ asitlerinden zengin olması, E vitamini içermesi ve çok sayıda fenolik bileşik içermesi açısından sağlığa yararları çok fazladır. Bağırsak terapisinde zeytinin meyvesinden, yağından, yaprağına kadar her haliyle ihtiyaca göre kullanılmaktadır. Beslenmede saf ve doğal yapısı korunarak kullanılması özellikle önemlidir.
Lahana turşusu (Sauerkraut): Sindirim enzimleri, probiyotik bakteriler, prebiyotik lifler, vitaminler ve minerallerce zengin iyi bir sindirim sistemi ilacıdır. Mide asidini artırıcı etkisinden dolayı etlerle birlikte yendiğinde sindirimi kolaylaştırmaktadır. Sauerkraut (lahana turşusu) ile yapılmış çok sayıda çalışma vardır. Lahana turşusunda oluşan bakteri profiline bakıldığında mide ve safra asitlerine dayanıklı probiyotik potansiyelde suşlara rastlanmıştır. Bu durum özellikle bağırsak mikrobiyotasının dengede olabilmesi için son derece önemlidir. Fermentasyonda; probiyotik içeriğini zenginleştireceğinden, peynir altı suyu kullanmak ekstra fayda sağlayacaktır.
Hindistan cevizi: En önemli özelliği orta zincirli yağ asitlerinden (MCT) zengin olmasıdır. Orta zincirli yağ asitleri, sindirimde safra tuzları ve pankreas enzimlerine gereksinim duymadan karaciğerde metabolize olur. Vücutta depolanmadan enerji metabolizmasında kullanılabilir. Bu özellikleri bağırsak duvarının iyileşmesinde önemli faydalar sağlar. Ayrıca pişirmede ısıya karşı dayanıklı olması da avantaj sağlamaktadır.
Prebiyotik sebzeler: Prebiyotik, bağırsağımızdaki yararlı mikroorganizmaların besin kaynağı olup sindirilmeyen liflerdir. Özellikle bu liflerden zengin sebzeler bağırsak sağlığı açısından son derece önemlidir. Prebiyotik liflerden en zengin sebzeler: pırasa, yer elması, bal kabağı, enginar, lahana, kereviz, soğan, sarımsak, hindiba ve kuşkonmaz olarak sıralanabilir.