Kalp damar hastalıkları riskine karşı, 40 yaş üzeri herkesin yılda bir kez kardiyolojik kontrolden geçmesi önerisinde bulunan İnalkaç, "Kalp kendini yenileyebilen bir organ olmadığı için, en ufak bir hasarın bile oluşmaması asıl hedeftir. Hipertansiyon, diyabet ya da yüksek kolesterolünüz varsa, sigara içiyorsanız, diyet tarzınız uygun değilse ve hareketsiz bir yaşamınız varsa, kalp sağlığınızı korumak için bunları en doğru şekilde nasıl kontrol altına alabileceğinizi bilmelisiniz." ifadelerini kullandı. Her yıl dünyada milyonlarca kişinin, kalp damar hastalığı nedeniyle hayatını kaybettiğini aktaran İnalkaç, "Ancak diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol, sigara, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam gibi risk faktörlerinden bir veya birkaçına sahipseniz, kalp damar hastası olma ihtimaliniz olmayan kişiye göre çok daha fazladır." görüşünü paylaştı.
"KOLESTEROL İLACI KULLANIP YAN ETKİ YAŞAYAN HASTA ORANI YÜZDE 5"
İnalkaç, kalp damar hastalığı riskini arttıran faktörlerin nasıl kontrol altına alınabileceğine ilişkin verdiği bilgilerde, her hasta için değişen bir yüksek kolesterol üst değer kriteri olduğunu, hastaların bazen, yan etkilerinin olabileceği düşüncesiyle kolesterol ilacı kullanmakta çekimser kalabildiğini dile getirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Araştırmalar gösteriyor ki, kolesterol ilacı kullanıp yan etki yaşayan hasta oranı yüzde 5'tir ve zaten bu yan etkiler de genellikle kas ağrısıyla kendini gösterir. Ayrıca kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterol yüksekliğinin kötü diyet-yaşam tarzıyla ilgisinin sadece yüzde 10 olduğu, dolayısıyla diyet ve yaşam tarzı düzenlemesiyle sadece yüzde 10 düzeltilebildiği de ispatlanmıştır. Bu nedenle size en uygun olan kolesterol ilacını en uygun dozda kullanarak, hem kalp damar hastalığından hem de inmeden korunma sağlanabilir."
Kontrol altına alınması gereken ve toplumun önemli kısmını etkileyen bir diğer hastalığın hipertansiyon olduğuna dikkati çeken İnalkaç, sinsi bir hastalık olan hipertansiyonun, kontrol altına alınmayan hastalarda zamanla kalp, beyin, böbrek ve gözlerde hasar oluşumuna, hatta hayati risklere yol açabileceğini anımsattı.
Diyabetin, beraberinde yüksek tansiyonu da getirebildiğine işaret eden İnalkaç, şöyle devam etti:
"Bu da kalp damar hastası olma riskini 5 kat arttırıyor. Şeker hastaları, kalp damar hastalıklarına da yarar sağlayan şeker ilaçları kullandıklarında, tek ilaçla hem kalp damar, hem de şeker hastalığına daha faydalı olabilir." Sigara kullananlara yönelik, sigarayı bırakmaları için hastalarla mutlaka önerilerin paylaşılması gerektiğini vurgulayan İnalkaç, gerekirse sigara bırakma polikliniğine yönlendirme yapılması gerektiğini kaydetti.
İnalkaç, hareketsiz yaşamın etkilerinin çarpıntıdan başlayıp kalp damar hastalıklarına kadar ilerlediğinin altını çizerek, "Araştırmalarda, hareketsiz bir yaşam tarzı olan kişilerin, aktif kişilere göre erken ölüm riskinin daha yüksek olduğu saptanmıştır. Haftada 5 gün, en az 20 dakika kesintisiz spor yapmanın, kalp damar hastalıklarından koruduğu da kanıtlanmıştır." bilgisini paylaştı.