Grip ve nezle vakaları yaz aylarında neden arttı? Covid-19 sonrası antikor saldırısı

Uzm. Dr. Aytaç Karadağ, "Pandemide enfekte olduğumuzda bağışıklık sistemimiz, virüsle savaştığı için kullanılıp geçici olarak azalabiliyor. İyileşme yani nekahat döneminde bağışıklık sistemimiz tekrar kendini onarmaya başlıyor. Bazı şanssız hastalarda immün sistem uzun süreli olarak fonksiyonu yitirebiliyor. Aynı zamanda Covid-19 hastalarında ve aşılama vakalarında gelişen otoimmun hastalıklar da daha kolay enfeksiyona yakalanmamıza neden oluyor. Pandemi sırasında bozulan ruhsal sağlığımız, artan stres yükümüz böbrek üstü bezimizden bağışıklığımızı azaltan kortizol üretimine neden oluyor. Tüm bu durumlar hem daha rahat hastalanmamıza hem de daha geç düzelmemize neden oluyor." dedi.

ANTİKORLAR VÜCUDA SALDIRIP ALERJİYE NEDEN OLDU

Grip ve nezle vakalarının eskiye oranla yaz aylarında daha fazla görülmesinin nedenini açıklayan Uzm. Dr. Aytaç Karadağ, açıklamasını şöyle sürdürdü; "Aslında her virüsün mevsimi vardır. Nezleyi bazen bahar mevsiminde görebilirken, grip virüsünü ise kış mevsiminde görürdük. Pandemi nedeniyle değişen immün sistemimiz viral hastalıkların da olağan mevsimlerinin dışında görülmesine neden oldu. Örneğin 2020 Aralık ile 2021 Şubat arasında görülmesi gereken influenza virüsü nerede ise tüm dünya genelinde görülmedi. Bunda en büyük etmen sokağa çıkma yasağı, eve kapanma ve pandemi korkusu ile sosyal mesafe ve kişisel hijyene riayet edilmesiydi. Haliyle geçen sene dünyayı pas geçen influenza bu sene eli boş durmadı. Adeta dönüşüm muhteşem olacak tavrıyla bu sene daha şiddetli bir şekilde tüm dünyada etkili oldu. Aynı zamanda korona aşıları ve korona virüsü ile enfekte olan hastalarda artan antikorlar bağışıklığı artırınca, artan antikor denen askerlerimiz de kendi vücudumuza saldırıp alerjik şikayetlerin de bu sene çok şiddetli olmasına neden oldu. Bazı düzelmeyen soğuk algınlığı vakalarında aslında altta yatan ana neden alerjiydi."

GRİBE NEDEN OLAN VİRÜS ŞAŞIRTICI BİR ŞEKİLDE YAYILDI

Uzm. Dr. Aytaç Karadağ, "Mevsimsel bir virüs olan RSV, önceki yıllarda Kasım ayından başlayarak kış aylarında yaygınlaşıyordu. Yaz aylarında ise RSV nedeniyle görülen vaka sayısı neredeyse sıfıra iniyordu. Virüs bu yıl ise şaşırtıcı bir şekilde yayıldı ve birçok ülkede çocuk hastanelerinde yaz aylarının yoğun geçmesine neden oldu." dedi.

BU BELİRTİLERE DİKKAT

Uzm. Dr. Aytaç Karadağ, "Bu yaz dönemlerinde de mide gribi denilen adenovirus, koksakivirus gibi virüsler karın ağrısı, ishal, bulantı, kusma, kırgınlık, ateş, vücut ağrısı, kuru öksürük, boğaz ağrısı ile gelebilmektedir. Ama yine de her daim alarme olmakta fayda olacağı kanaatindeyim." diye belirtti.

HASTAYI YATAKTAN ÇIKAMAYACAK KADAR KÖTÜ EDEBİLİR

Uzm. Dr. Aytaç Karadağ, açıklamalarını şöyle sürdürdü; "Nezle daha hafif olup 1-2 gün içinde iyilesirken, grip ise biraz daha ağır semptomlarla seyrettiği için tam olarak iyileşmesi bir haftayı bulabilir. Hatta grip, ilk 2-3 gün hastayı yataktan çıkamayacak kadar kötü edebilir."

İNSANLAR NEDEN GÜNLERCE İYİLEŞEMİYOR?

Bu yıl ortaya çıkan grip ve nezle vakalarında iyileşme sürelerinin uzunluğu konusunda açıklamalarda bulunan Uzm. Dr. Aytaç Karadağ, "Bu durumda altta yatan ana neden alerjik rinit ya da saman nezlesi denilen grip ve nezle benzer burun akıntısı, burun tıkanıklığı, burunda veya boğazda kaşıntı, hapşırık, gözlerde yaşarma, kırgınlık gibi belirtilerle seyreder. Alerji mevsimi ilkbahar ve sonbahar olduğu için de aylarca uzayarak devam edebilir." dedi.

VÜCUT DİRENCİNİ ARTIRAN ALTIN ÖNERİLER…

"Basit önlemlerle bağışıklığımızı iyi tutup, virüslerin misafir olarak uğrayıp bir an önce gitmesini veya virüsün sert kayaya çarpar gibi hasta olduğumuzu bile fark etmeden enfeksiyonu geçirmemizi sağlayabiliriz." diyen Uzm. Dr. Aytaç Karadağ, vücut direncini artıran ve hastalıklardan korunmayı sağlayan altın önerileri şöyle sıraladı;

1. Karbonhidrat diye isimlendirdiğimiz ekmek, şeker, abur cubur, tatlı vs. gibi ürünleri azaltınız. Unutmayınız ki bu ürünler virüsle savaşacak olan bağışıklık sisteminizi zayıflatır.
2. Doğal probiyotik olarak düşündüğümüz ev yoğurdu, ev sirkesi, tarhana çorbası, kefir, kombucha, ev turşusu tüketmeniz hem doğal bağışıklığınızı artıracak; hem de covid sürecinde beklenen kabızlığı da engellemiş olacak.
3. Beslenmenizi düzenleyin. Vücudunuzdaki yangıyı artıracak enflamatuar gıdalardan kaçının. Rafine karbonhidrattan, işlenmiş paket gıdalardan, rafine ve trans yağlardan, alkol ve sigaradan özellikle uzak durun. Bol lifli ve çeşitli sebzeler, meyve, balık, yumurta gibi kaliteli protein, kabuklu yemişler, omega 3, zeytinyağı içeren antienflamatuar bir beslenme programı takip edin.
4. Geçirgen bağırsak varsa MUTLAKA tedavi edilmelidir. Enflamasyon kaynağı bağırsak olduğu için sindirim sistemi sorunları olan hastalarda covid sonrası şikayetler daha sık görülebilir. Geçirgen bağırsak şikayetlerini alevlendirecek GLUTEN'DEN uzak durulmalıdır. Bu süreçte kemik suyu, probiyotik ve prebiyotik gıda tüketiminizi arttırmanızı, gerekirse sindirim enzimi kullanmanızı öneririm.
5. Bağırsak onarımı açısından tavuk suyu veya kuzu kemiği suyu çorbası, kelle paça, işkembe gibi çorbalar, yürek, ciğer, dalak gibi sakatat tüketiminizi artırınız.
6. Tiroid hızlı veya tembel çalışması yoksa bağışıklığı artırması amacıyla 14 gün öğle vakti aç tok farketmeksizin Lugol %5'lik damladan iki damlayı yarım bardak suya veya mevsim meyvesi olarak portakala damlatıp içiniz.
7. Bu virüsün en ucuz, en etkili ve zararsız silahı olan D vitaminini 14 gün boyunca D-Colefor 20000 Ü kapsül sabah 1 tok alınız.
8. Çinko, Bakır, Selenyum, Betaglucan, Kedi Pençesi otu, C ve D vitaminlerini içeren multivitamin desteği alın.
9. Eğer koronavirüs olursanız kanı sulandırma amacıyla sabah tok karnına 2 adet balık yağı içebilirsiniz.
10. Ozon tedavisi, covid sırasında hem oksijenlemeyi artırması, hem direkt antiviral etkisiyle virüsü yok etmesi, hem de uzun dönemde akciğerde hasar bırakmadan iyileşme için kullanılan ve olumlu katkılar sağlayan bir tedavidir.
11. Detoksu destekleyin. Karaciğer için hint yağı sargısı, epsom tuzu ile banyo, mümkünse sauna, alfa lipoik asit, NAC ve B kompleks vitaminler bu konuda yardımcıdır.
12. Yeterli uyumaya gayret edin. Erken yatın. Gerekirse magnezyum, melatonin, lavanta, papatya gibi desteklerden ve çaylardan yararlanın. Uzun süren uyku eksikliği de kortizol seviyesini arttıracağını unutmayın.
13. Aerobik egzersizler veya ev içinde yürüyüşler yapın. Ev içinde güneş ışığından yararlanın.
14. Nefes egzersizleri yapın. Nefesiniz uzun ve yavaş olmalı. Bu vagus siniri uyarmak ve gevşeme durumuna ulaşmak için anahtardır.
15. Kahve ve çay tüketimini azaltarak bitki çaylarından yararlanın. Ihlamur, papatya , devedikeni, karahindiba kökü, zencefil , zeytin yaprağı, kekik çayı bu süreçte fayda sağlayabilir.
16. Su tüketiminizi artırın. Kabızlık sorununuz varsa mutlaka çözülmelidir.
17. Stresinizi kontrol edin. Yüksek kortizol diğer hormonların günlük döngüsüne müdahale ederek, uyku patternlerini bozar ve bitkinliğe neden olur. Bu nedenle bu süreçte iyice dinlenin, meditasyon yapın veya dua edin. Kaygı şikayetleri artıracağı için covidle ilgili haberleri takip etmeye ara verin ve ruhen iyi gelecek meşguliyetler edinin.
18. Özellikle kolestrol düşürücü statin ilaçlarının kullanılması mitokondride koenzim Q10 eksikliğine neden olur. Bu da covid sonrası yaşanan yorgunluğu oldukça arttırır. Özellikle bu tür ilaçlar kullananlar koenzim Q10 eksikliğini gidermelidir.
19. Kırmızı pancar, roka, tere, pazı, ıspanak, kereviz, turp, nar suyu, karpuz, sığır eti gibi nitrik oksit üretimini arttıracak gıdalar tüketin. L-arginin de fayda sağlar.