Kalbi besleyen koroner damarlarda oluşan büzülmeden dolayı kalp istediği kan miktarını, yani ihtiyacı olan oksijeni yeterince alamıyor ve bunun sonucunda kalpte beslenme bozukluğu oluşuyor. Böylece kalp dokusuna giden kan miktarı azalıyor. Vücudun ihtiyacı olan ısıyı sağlamak için kalbin daha fazla çalışmak zorunda kalması da kalbi yoruyor. Bu sorunlar; özellikle bilinen kalp damar hastalığı veya kalp yetmezliği olan hastalarda göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi şikayetlerin artmasına, daha da kötüsü kalp krizi oluşma riskinin yaklaşık olarak 3 kat artmasına neden olabiliyor.
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mutlu Güngör, ayrıca soğuk havayla beraber başta grip olmak üzere görülme sıklığı artan alt ve üst solunum yolu enfeksiyonlarının vücut direncinin düşmesine ve kalbin iş yükününün artmasına sebep olduğuna dikkat çekerek, "Bu tablo da stabil durumda seyreden kalp hastalarının klinik şikayetlerinin başlamasına yol açabiliyor" diyor. Ayrıca kış mevsiminde hemen hepimizin günlük yaşantımızda sıkça yaptığımız bazı hatalar var ki kalbimizi yorarak; kalp damar hastalıklarının gelişmelerine veya var olan hastalıkların tetiklenmelerine neden olabiliyor.
HATA: RÜZGARA KARŞI YÜRÜMEK
DOĞRUSU: Kış aylarında kalp sağlığını olumsuz etkileyen faktörlerin başında 'rüzgar' geliyor. Bunun nedeni ise rüzgarın göğüs bölgemizde oluşan ılık hava tabakasını uzaklaştırarak damarların büzülmelerine neden olması. Koroner damarlarda oluşan büzülme de kalp dokusuna giden kan miktarının azalmasına sebep oluyor. Bunun sonucunda özellikle kalp damar hastalığı olan kişilerde rüzgarlı havalarda göğüs ağrısı şikayeti gelişebiliyor, çok daha önemlisi kalp krizinin oluşma riski artıyor. Dolayısıyla rüzgara karşı yürümemeli, rüzgarlı havalarda dışarı çıkmaktan kaçınmalı veya korunaklı kıyafetler giymelisiniz.
HATA: GRİBAL ENFEKSİYONLARDA BİLİNÇSİZCE İLAÇ KULLANMAK
DOĞRUSU: Kış mevsiminde sık görülen alt ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına yönelik; antigribal, ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlara, zaman zaman da antibiyotiklere başvuruluyor. Ancak dikkat! Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mutlu Güngör, reçete edilen bu ilaçların kullandığınız kalp ilaçlarıyla etkileşimde olabilecekleri uyarısında bulunarak, "Özellikle kalp yetmezliği olan hastalarda bilinçsizce kullanılan ilaçlar bazen ölümcül ritim bozukluklarına yol açabiliyor. Bu nedenle ilaçlarınızı sadece hekim kontrolünde kullanmalı, tedaviyi planlayan hekiminize kullandığınız mevcut kalp ilaçlarınız hakkında mutlaka bilgi vermelisiniz" diyor.
HATA: AŞIRI AĞIR VE YAĞLI BESİNLER TÜKETMEK
DOĞRUSU: Kış aylarında vücudumuzun artan ısı ihtiyacı nedeniyle almamız gereken enerji miktarı da artıyor. Ancak yaz mevsimine göre daha az hareket ettiğimiz için besin tüketiminde abartıya kaçtığımızda kilo alımı kaçınılmaz oluyor. Fazla kilolar da kalbin iş yükünü arttırıyor. Bu nedenle kış mevsiminde de ideal kilomuzu korumamız çok önemli. Doç. Dr. Mutlu Güngör, "Aşırı ağır ve yağlı yemekler tüketmemek, basit şekerlerden kaçınmak, toksinlerin atılımı için yeterli miktarda sıvı içmek bu anlamda çok önemlidir" diyor.
HATA: SOĞUK HAVALARDA ISINMAK İÇİN SİGARA İÇMEK
DOĞRUSU: Sigara kalp damarlarının büzülmelerine ve bunun sonucunda vücudun oksijenizasyonunun bozulmasının yanı sıra kan basıncının yükselmesi gibi önemli sorunlara yol açıyor. Soğuk havanın da damarları büzücü etkisi nedeniyle bu havada içilen sigara kalbin iş yükünü daha da arttırıyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mutlu Güngör, "Özellikle kalp damar hastalığı olan hastalarda soğuk havada içilen sigara göğüs ağrısı ve nefes darlığına neden olabiliyor, hatta bazen kalp krizini bile tetikleyebiliyor. Sigara sadece kış aylarında değil, her mevsim sağlığımızı tehdit ediyor. Dolayısıyla sigarayı bir an önce bırakmak yaşamsal önem taşıyor" uyarısında bulunuyor.
HATA: SPOR YAPMAYI AKSATMAK
DOĞRUSU: Kışın havaların soğumasıyla beraber hastalanmaktan çekindiğimiz için çoğumuz dışarıya çıkmaktan kaçınıyoruz. Ancak hareketsiz bir yaşam; bağışıklık sisteminin baskılanması ve kilo alımı ile sonuçlanabiliyor. Ayrıca tansiyon, şeker ve kolesterol regülasyonumuzun bozulması gibi sorunlar da oluşturabiliyor. Bu nedenle mümkünse her gün, değilse haftada en az 5 gün, özellikle havanın sıcak ve güneşli olduğu öğle saatlerinde, en az 45'er dakikalık tempolu yürüyüşler yapmayı alışkanlık haline getirin. Yürüyüş sırasında vücut ısınızın düşmemesi için bere, eldiven ve atkı gibi koruyucu aksesuarlar kullanmayı da ihmal etmeyin.
HATA: SABAH ERKEN SAATLERDE AĞIR EGZERSİZ YAPMAK
DOĞRUSU: Kalp sağlığınız için kış aylarında da sporunuzu aksatmamanız yaşamsal öneme sahip. Ancak sempatik sistemin, bir başka deyişle adrenerjik aktivitenin fazla olduğu sabahın erken saatlerinde; yoğun tempolu yürüyüş, kas güçlendirme egzersizleri ve bisiklet sürmek gibi zorlu egzersizlerden kaçınmanız gerekiyor. Çünkü sabah saat 09:00'a kadar olan dönemde sempatik sistem aktivitesi daha fazla olduğu için nabız ve tansiyon değerleri öğleden sonraki saatlere göre daha yüksek, damarların büzülme riski de yine öğleden sonraki saatlere göre daha fazla oluyor. Bu yüzden sabah erken saatlerde yapılan zorlu ve yoğun egzersizler; göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi şikayetlere sebep olabiliyor, hatta kalp krizini tetikleyebiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mutlu Güngör, "O yüzden egzersizlerinizi öğleden sonraki saatlerde, havanın açık ve ılık olduğu dönemlerde yapmaya özen gösterin. Sabah saatleri dışında vaktiniz yoksa; hafif tempolu yürüyüşleri veya gevşeme egzersizlerini tercih etmenizde fayda var" diyor.
HATA: AŞIRI KALIN VEYA İNCE GİYİNMEK
DOĞRUSU: Kalın kıyafetle kapalı bir alana veya daha sıcak bir ortama girdiğimizde terliyoruz. Ter vücudumuzda buharlaşırken; vücut ısımızın düşmesine, dolayısıyla üşümemize sebep oluyor. Veya tam tersi ince bir kıyafet tercih ettiğimizde, akşam saatlerinde havanın soğumasıyla birlikte üşüyebiliyoruz. Kalbimiz de her iki durumda vücut ısısını yükseltmek için daha fazla efor sarf etmek zorunda kalıyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mutlu Güngör, "Çok kalın veya ince bir kıyafet yerine, ince ama kat kat kıyafetler tercih etmelisiniz. Kat kat giyinmek, kıyafetler arasında hava tabakası oluşturarak yalıtım etkisi sağlıyor, böylece vücudu soğuktan daha iyi koruyor. Ortamın sıcaklığına göre kıyafet değiştirerek hem terlemekten hem de üşümekten korunabilirsiniz" önerisinde bulunuyor. Doç. Dr. Mutlu Güngör, "Bunların yanı sıra vücuttaki ısı kaybı özellikle vücudun baş ve uç bölgelerinden başladığı için eldiven, bere ve atkı gibi koruyucu kıyafetleri çok soğuk havalarda kullanmalı, gerekirse akciğerlerinize soğuk hava solumamak için ağzınızı ve burnunuzu atkıyla kapatmalısınız. Ayrıca hava aldırmayarak terletecek sentetik kıyafetlerden kaçınmalısınız" diyor.