2 YAŞ ALTI VE 65 YAŞ ÜSTÜ KİŞİLER DİKKAT ETMELİ
En fazla ölüme yol açan hastalıklardan biri olan zatürrenin özellikle 2 yaş altı çocuklarda, bağışıklık sistemi çok zayıf kişilerde ve 65 yaş üstü kişilerde ölümcül olabildiğini dile getiren Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Huri Özkan Yılmaz, "En önemli belirtileri arasında, yüksek ateş, öksürük ve şiddetli göğüs ağrısı olan pnömoni ya da yaygın bilinen adıyla zatürre, akciğerdeki hava keseciklerinin iltihap içeren bir sıvı ile dolmasıdır. Virüsler, bakteriler ve nadir olarak mantar enfeksiyonlarının akciğerlere ulaşmasıyla oluşan zatürre oldukça bulaşıcıdır. Hastalık her yaşta görülebilir ancak 2 yaş altı çocuklarda, bağışıklık sistemi çok zayıf kişilerde ve 65 yaş üstü kişilerde daha tehlikeli olabilmektedir" diye konuştu.
ZATÜRRE AŞISI OLUNABİLİR
Zatürre belirtilerinin, üst solunum enfeksiyonu, korona virüs belirtileri ve griple çok sık karıştırılabildiğinin altını çizen Uzm. Dr. Huri Özkan Yılmaz şu bilgileri paylaştı:
"Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada her yıl 100 kişiden 1-2'si zatürreye yakalanmaktadır. Zatürre belirtileri, üst solunum enfeksiyonu, korona virüs belirtileri ve griple çok sık karıştırılabilir. Bu da hastalığın ilerlemesine ve tedavinin gecikmesine yol açabilir. Dünyadaki tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 7 kadarının zatürre nedeniyle olduğu düşünülmektedir. Özellikle KOAH, diyabet, kalp hastalığı ve böbrek yetmezliği gibi kronik hastalığı olanlar, küçük çocuklar, hamileler ve yaşlıların zatürreden korunmak için zatürre aşısı olması için doktora başvurmaları önerilmektedir."
"HAPŞIRMA VE ÖKSÜRME BULAŞMA İHTİMALİNİ ARTIRABİLİR"
Uzm. Dr. Huri Özkan Yılmaz, havaların soğumaya başlaması ile beraber daha çok kapalı ve kalabalık ortamlarda vakit geçirme sürelerinin artması, toplu taşıma araçlarının kullanılması gibi koşullarda zatürreye yakalanma ihtimalini arttığını söyledi.
Uzm. Dr. Yılmaz, zatürrenin nasıl bulaşabileceği sorusuna şu yanıtı verdi:
"Mikropların akciğere ulaşması çeşitli yollarla olmaktadır. Hasta kişilerin hapşırması, öksürmesi ile havaya yayılan mikroplu damlacıkların solunması ve bu damlacıkların akciğere ulaşması ile hastalık gelişebilir. Yine hasta kişilerin ağız, bardak, mendil, çatal-kaşık, kapı kolu gibi eşyalara temas etmesi ve sonrasında bunlara temas eden kişilerin ellerinin ağıza teması ile de bulaşabilir. Nadir olsa da yaşlı, yatağa bağımlı, özellikle nörolojik hastalığı olan hastaların ağız ve mide içeriğinin solunum yollarına kaçması, yine bazı kimyasal solunması da zatürreye neden olabilir."
BELİRTİLER KORONA VİRÜSLE KARIŞTIRILABİLİR
Özellikle sonbahar ve kış mevsimlerinin gelmesiyle birlikte zatürre hastalığının görülme sıklığında artış yaşandığını vurgulayan Uzm. Dr. Yılmaz, "Öksürük, yüksek ateş, üşüme ve titreme, sarı-yeşil balgam, hızlı soluk alıp verme, nefes almada güçlük, göğüs ağrısı, baş ağrısı, yan ağrısı, yorgunluk ve halsizlik, karın ağrısı ve karında şişkinlik, kusma ve ileri yaşta bilinç değişikliği gelişebilir. Bazen soğuk algınlığı, üst solunum yolu enfeksiyon bulguları gibi burun akıntısı, hapşırma ile başlayıp tablo ağırlaşabilir. Zatürre, çoğu zaman korona virüs (Kovid-19) veya griple karıştırılarak tedavide geç kalınması ciddi sorunlara hatta hayati riske bile neden olabilir. Özellikle 3 günden uzun süren ateş, göğüs ve yan ağrısı ve genel durum bozukluğu zatürreyi gripten ayırt etmede önemli bir işarettir" ifadelerini kullandı.
ELLER DÜZENLİ OLARAK YIKANMALI
Zatürrenin öksürük, hapşırık, bardak, kapı kolu gibi eşyalardan bulaşabileceğini ifade eden Uzm. Dr. Yılmaz, "Özellikle burun ve ağıza dokunulduktan sonra ve yiyecekleri kullanmadan önce eller düzenli ve iyice yıkanmalıdır. Öksürme ve hapşırma sonrası kullanılan mendil atılmalı ve mümkünse eller yıkanmalıdır. Bardak veya mutfak eşyaları başkalarıyla paylaşılmamalıdır. Sigara, alkol vb. bağışıklık sistemini baskılayan ve güçsüz düşüren alışkanlıklardan uzak durulmalıdır" dedi.
İSTİRAHAT İHMAL EDİLMEMELİ
Zatürre hastalığında istirahatin çok önemli olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Yılmaz zatürre tedavisi ile ilgili şunları söyledi:
"Zatürrenin tedavisinde hastanın klinik durumu, yaşı, etken olan bakteri veya virüsün türü, radyoloji ve laboratuvar bulguları ve kişisel risk faktörleri dikkate alınır. Solunum yetmezliği bulguları varsa tedavinin hastanede yapılması uygun görülebilir. Ancak hastanın genel durumu ve klinik bulguları uygunsa yakın aralıklarla kontrole çağırılmak üzere tedavisi evde yapılıp, takip edilebilir. Virüslerin neden olduğu zatürrelerde antibiyotik tedavisi genel olarak kullanılmaz. İstirahat, bol sıvı tüketilmesi ve şikayetleri azaltıcı ilaçlar önerilir. Belirtiler şiddetliyse veya hastada olası bir komplikasyon düşünülüyorsa, tedavinin hastanede devam etmesi gerekebilir. Bakterilerin neden olduğu zatürrede antibiyotik tedavisi uygulanır. Zatürre hastalığında istirahat çok önemlidir. Hastalık iyileştikten sonra bir ay boyunca hafif halsizlik devam edebilir."
BİLİNÇSİZ ANTİBİYOTİK KULLANMAK HASTALIĞI AĞIRLAŞTIRABİLİR
Hastaların doktora gitmeyip kendi kendine antibiyotik kullanmasının hastalığı çok daha ağırlaştırdığını ve tehlikeyi artırdığına dikkat çeken Uzm. Dr. Yılmaz, "Kesinlikle doktora gitmeden eş-dost önerisi ile ilaç kullanımından kaçınılması gerekir. Aşırı antibiyotik kullanımı ve uygun olmayan ilaçların seçilmesi, dirençli mikroorganizmaların gelişmesine ve dolayısıyla gerçek tedavinin başarısının azalmasına neden olabilir. Bu yüzden geçmeyen kuru öksürük, nefes darlığı, yüksek ateş probleminiz varsa en kısa zamanda en yakın bir sağlık kurumuna başvurmalısınız" diyerek sözlerini noktaladı.