Seller, depremler, yangınlar... İklim değişikliğinin neden olduğu her şey insanoğlunun kaygı düzeyini artırıyor. Ama en çok gençlerin bu konudaki endişeleri dikkat çekici boyutta. Çünkü onlar, ister yanı başlarında ister dünyanın bir ucunda yaşanan, insanoğlunun neden olduğu çevre sorunlarıyla başetmekte güçlük çekiyorlar. Korkuyorlar, öfkeliler, bazen de çaresiz hissediyorlar. Üstelik özellikle çocukların yaşadığı bu yoğun duygunun bir adı var: Eko anksiyete.
Amerikan Psikoloji Derneği ekoanksiyeteyi 'kronik çevresel kıyamet korkusu' olarak tanımlıyor.
2017'de Amerikan Psikiyatri Birliği (APA), iklim değişikliği ve hızla bozulan bir gezegen konularında yaşadığımız rasyonel korkumuzun mental bir bozukluk olarak tanımlanması gerektiğine karar verdi: Eko-kaygı bozukluğu.
Eko-anksiyete tespit edilen iki sebepten dolayı gerçekleşiyor: İnsanların iklim krizinin yol açtığı veya doğal oluşan afetler sebebiyle kökeninin olduğu yeri bırakmak zorunda kalması ya da kişinin psikolojik rahatsızlığa yol açacak kadar gelişmiş bir çevre bilincine sahip olması.
Derneğin çevre örgütleri Climate for Health ve Eco-America ile birlikte hazırladığı rapora göre eko-anksiyete 'Kişinin iklim değişikliğinin yavaş ve geri döndürülemez görünen etkilerinin ortaya çıkmasını izlemesi ve kendisi, çocukları ve sonraki nesiller için endişelenmesi'nin verdiği stresli ve korkutucu deneyimden kaynaklanıyor. Buna kayıp yaşama, çaresizlik, öfke, suçlu hissetme gibi duygular eşlik ediyor.
2021 yılında 10 ülkeden 10 bin 16-25 yaş arası çocuk ve gencin katıldığı küresel bir anket düzenledi. Katılımcıların yüzde 60'a yakını iklim değişikliği hakkında çok ya da aşırı endişeli olduğunu belirtti. Yüzde 75'i geleceği ürkütücü bulurken yüzde 56'sı insanlığın sonunun yaklaştığı görüşünde. Yüzde 39'unun çocuk sahibi olmak konusunda tereddütleri var. Yüzde 58'i hükümetlerin kendilerine veya geleceklerine ihanet ettiğini düşünüyor.
Eko-anksiyete her ne kadar zorlayıcı bir duygu olsa da aynı zamanda rasyonel bir endişe. 10 yaşında bir çocuğun "100 yıl sonra dünya yanıp kül mü olacak?" sorusu bir fantezi değil.
İngiltere'de çok yeni yapılan bir araştırma 16 ila 24 yaş gençlerin iklim değişikliğinin yarattığı kaygı nedeniyle sağlık sorunları yaşadığı belirlendi. Araştırmaya katılan gençlerden biri olan Oliver Marsden isimli genç, "Tüm yiyeceklerle ilgili şüphe duyuyorum, uçağa bindiğimde, evde ısıtıcıyı açtığımda, laptopumu şarj ettiğimde büyük bir suçluluk hissediyorum" diyor.
Marsden, uzun süre evden çıkmakta güçlük çekti. Evden çıktığı hayata karıştığı esnada iklim krizini tetiklediğiyle ilgili endişeler yaşamaya başladı. 2017 yılında, eko anksiyete yaşadığına dair teşhis kondu. Oliver Marsden, İngiltere'de bu durumdan zarar gören ve bu nedenle uykusuzluk, stres ve depresyon geçiren gençlerden sadece biri...
Eko anksiyete belirtileri
Travma ve şok, travma sonrası stres bozukluğu
Depresyon, kaygı veya panik duyguları
Saldırganlık
Madde kullanımına yatkınlık
İklim hakkında takıntılı düşünceler
Uyku problemleri
İştahsızlık
Konsantrasyon zorluğu
Özellikle iklim değişikliğini kabul etmeyen ve gezegende tahribat yaratan eski nesillere yönelik öfke veya hayal kırıklığı
Kaderci düşünce
Varoluşsal korku
Kendi karbon ayak iziyle ilgili suçluluk veya utanç
Doğal ortamların ve ekolojide katkısı bulunan türlerin kaybından dolayı keder ve üzüntü
Konuşmaya teşvik edin
How to Talk to Your Kids About Climate Change (Çocuklarınızla iklim değişikliği hakkında nasıl konuşmalısınız) isimli kitapta anne-babalara anasınıfından itibaren gençlik yaşlarına kadar çocukların anksiyetesini azaltmak ve iklim değişikliği konusunda aktif rol almaları için neler yapılabileceğini anlatıyor: "Çocuklar size sorularla geldiğinde onlara gerçeği söylemelisiniz. Çocuklar güçlüdür. 10-13 yaşlarına geldiğinde iklim değişikliğini öğrenmiş oluyor. Onları öğretmenleri, komşuları, aile üyeleriyle iklim değişikliğini konuşmaları için teşvik edin. Dünyanın her yerinde iklim krizi üzerine çalışan bilim insanları, iş insanları, örgütler, hükümet yetkilileri olduğunu hatırlatın."