Yeni yaşam tarzı, çevre kirliliği, kanserojen içeren besinlerin tüketilmesi, bulaşıcı hastalıkların yayılımı, tüm dünyada infertilitenin artmasına, yumurta rezervinin ve kalitesinin düşmesine yol açıyor.
Ortalama 12 ay boyunca, korunmasız cinsel ilişkiye girilmesine rağmen, bebek sahibi olamama durumunu "infertilite" olarak adlandırıyoruz. Kısırlığın, kadının gebe kalmak için sağlık durumunda problem olmadığı yani sadece erkekten kaynaklandığı duruma "erkek infertilitesi", tam tersine de "kadın infertilitesi" diyoruz.
Ülkemizde bu alanda son dönemde yapılan araştırmalar, evlat sahibi olmak için, tüp bebek tedavisine başvuran çift sayısının arttığını gösteriyor. Çevresel koşulların genleri etkilemesi, ayrıca çiftlerin yaşam koşulları nedeniyle çocuk sahibi olma planlarını ertelemesi gibi durumlar, ne yazık ki ülkemizde infertilite oranlarının yükselmesini beraberinde getiriyor."
TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE TÜRKİYE İLK 10'DA…
Türkiye'de 7 çiftten 1'i doğal yollarla gebelik elde edemediği için, tüp bebek tedavisine başvuruyor. Yılda ortalama 42 bin tüp bebek tedavisinin gerçekleştiği ülkemiz, bu sayıyla dünya sıralamasında 6, Avrupa'da ise 9. sırada yer alıyor.
Listede ilk 10'da olan Türkiye'de;
%40 erkek infertilitesi,
%40 kadın infertilitesi
%10 kadın ve erkek infertilitesi
%10 ise, nedeni saptanamayan infertilite oranlarının olduğu bilinmektedir." dedi.
TEKNOLOJİNİN GELİŞMESİYLE, BAŞARI ORANLARI YÜKSELDİ!
Geçtiğimiz 40 yılda tüp bebek tedavisi alanında yaşanan gelişmeler, özellikle teknolojik gelişmeler, tedavi sonuçlarında başarı oranlarını yükseltti.
Tüp bebek tedavisinin ilk başladığı ilk yıllarda, başarı oranları yüzde 10'u geçmiyorken, bulunduğumuz 2021 yılında laboratuvarlardaki teknolojik revizeler, embriyo dölleme tekniklerindeki ilerlemeler, embriyo tutunma oranlarını yükseltti. Artık biz tüp bebek uzmanları; embriyoları laboratuvar ortamında, anne rahmindeymiş gibi doğala yakın ortamlarda 5. güne kadar büyütebiliyoruz.