Diyabet yani şeker hastalığının kontrolsüz olduğu durumlarda vücutta meydana gelen her tür yaranın iyileşmesi zor ve geç olacaktır. Diabet genel olarak hücresel düzeyde hasar verdiği gibi oluşturduğu damar problemleri ile özellikle alt ekstremitede ( bacak, ayak ) travma sonrası veya kendiliğinden açılan yaralara neden olur. Bu yaraların tedavisinin yetersiz olduğu durumlarda da uzuv kaybına kadar yol açabilmektedir.
Bası yaraları, uzun süre yatmaya bağlı veya bazı kas ve sinir hastalıkları sırasında oluşabilen basınca maruz kalan yerlerde ( topuk, sakrum, uyluk, baş arkası, kulak vs.) ortaya çıkan yaralardır. Yaşlılık, diabet, hareket kaybı, kötü beslenme ile bu yaraların büyüklüğü ve derinliği artmaktadır.
Normal kişilerde uygun tedavi ile kısa zamanda iyileşecek basit bir tırnak batması tarzındaki hastalıklar, diyabet hastalarında diyabetik ayak ülserine dönüşebilmektedir. Şeker hastalarının ayaklarında; his kaybı, yanma, uyuşma, ayakta terlemenin oluşmamasıyla kuruluğun meydana gelmesi, topuk çatlamaları varsa sinir enflamasyonu veya damar enflamasyonundan şüphelenmek, diyabetik ayak yarası gelişmeden de gereken önemlerin alınması gerekir.
Bu problematik yaralarda tedavi seçenekleri çok çeşitlidir ve uygun tedavi için öncelikle yaranın çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Yara bakımı ile beraber çeşitli iyileştirici faktörlerin enjeksiyonu, VAC tedavisi, gelişmiş pansuman ürünlerinin kullanımı ile başlayarak gereken durumlarda cerrahi yara temizliği yapılması; temiz yaralarda deri grefti (yaması) ile kapama yapılması gerekebilir. Çok fazla ilerlemiş, enfekte, dolaşımı ileri derecede bozulmuş yaralarda, hastaya daha fazla hasar vermemesi adına amputasyonlar da planlanabilmektedir.