Ankara Şehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Oya Topaloğlu, burada yaptığı konuşmada, pankreasta yeterli miktarda insülin salgılanmaması veya yeterli miktarda insülin salgılanmasına karşın dokulara yeterince etki etmemesinin "diyabet" olarak tanımlandığını söyledi. Diyabete, kan şekeri yüksekliği ile tanı konulduğunu anlatan Topaloğlu, çok su içme, sık idrara çıkma, kilo kaybı, halsizlik gibi durumlarda kişinin kan şekeri ölçümü yaptırmasının önemli olduğunu vurguladı.
40 YAŞIN ÜSTÜNDE OLANLAR...
Topaloğlu, risk faktörü bulunan kişilerin mutlaka kan şekeri ölçümü yaptırması gerektiğini dile getirerek, "40 yaşın üstünde olanlar ya da 40 yaşın altında olup obezitesi bulunanlar, özellikle gebelik döneminde gebeliğe bağlı diyabet tanısı alanlar, hareketsiz yaşam tarzı olan, sağlıksız beslenen ve aile öyküsü bulananlar diyabet gelişimi açısından risk taşıyan kişilerdir. Bu kişilerin şeker ölçüm testi yaptırması önemlidir." diye konuştu.
Diyabetin görülme sıklığının son yıllarda artış gösterdiğine dikkati çeken Topaloğlu, şu bilgileri verdi:
"2021 yılı olan son rakamlara baktığımızda, tüm dünyada erişkinlerde diyabetli kişi sayısı 537 milyon. Türkiye'de de erişkin grupta 9 milyon diyabetli var. Dolayısıyla tüm dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10,5'u diyabetli olarak yaşamını sürdürüyor. Bu rakamların 2045'te yüzde 12'lere çıkacağı öngörülüyor. Dolayısıyla, tedbir almak, diyabet gelişimini önlemek veya diyabet tanısı alan hastaları etkin bir şekilde tedavi etmek önemli."
Bu yılın temasının eğitim olarak belirlendiğini ifade eden Topaloğlu, tüm hastaların tanı konulmasıyla birlikte hastalığın seyri ve tedavi yönetimine ilişkin eğitim alması gerektiğini bildirdi. Ankara Şehir Hastanesi'nde belli zamanlarda hastalara, diyabet yönetimine ilişkin eğitimlerin verildiğini belirten Topaloğlu, bugün de hastalığın önemine dikkati çekmek amacıyla isteyen tüm vatandaşlara şeker ölçümü yapıldığını ifade etti. Şeker ölçümü yaptıranlardan 40 yaşındaki Hatice Ayrancıoğlu da kendisine iki yıl önce diyabet tanısı konulduğunu ve bugün de hastaneye kontrollerini yaptırmak için geldiğini anlattı.
Ağızda kuruluk, halsizlik, mide bulantısı ve kilo kaybı gibi şikayetler üzerine hastaneye başvurduğunu ve tip-2 diyabet tanısı aldığını aktaran Ayrancıoğlu, "Tanı aldıktan sonra yaşam değişikliği oldu, ilaç tedavisi planlandı ve diyet yapmaya başladım. Babam da diyabet hastasıydı. Altı ayda bir kontrollerim oluyordu, şimdi üç aya düştü. Çok daha iyiyim." dedi.