Dijital şiddetle karşılaştığımızda neler yapabileceğimizin yanı sıra bu şiddeti önlemek için nasıl adımlar atılabileceği konusunda bir yol haritası çizmek düşündüğümüz kadar zor değil. Sosyal medya sınırsız bir alan olsa da aslında hepimiz ufak adımlarla kendimizi koruyabiliriz. İşte o korunma yöntemleri ve dijital şiddet ile ilgili merak edilenler…
Dijital şiddet nedir?
Şiddetin çok farklı türlerinin olduğunu söyleyebilmek mümkün. Psikolojik şiddet, cinsel şiddet, ekonomik şiddet ve fiziksel şiddet bunun içerisinde yer alıyor. Ancak son dönemlerde özellikle sanal ortamın gelişim göstermesi, internetin kullanımının yaygınlaşması ve yeni iletişim teknolojilerinin de gelişimini tamamlaması ile birlikte dijital şiddet kavramının da ortaya çıktığını görebiliyoruz. Artık ortamın sanal olsa da işlenen suçun gerçek olduğunu ifade etmek mümkün. Son dönemde dijital şiddet, çok farklı kavramlarla da karşımıza çıkıyor. Sanal şiddet, siber şiddet veya online şiddet tanımları da dijital şiddeti tanımlamanın başka yolları. Sanal ortamda son dönemlerde sıklıkla ortaya çıkan linç girişimleri, siber zorbalık, özel görüntülerin ifşası ile tehdit edilme, kişilerin ısrarla takibe alınması, intikam pornoları, iftira kampanyaları ve aşağılama, hor görme gibi unsurların bir araya gelmesi ile dijital şiddet ortaya çıkıyor. Bu tür şiddet ise günümüzde daha çok sahte hesaplar ve anonim olarak gerçekleştirildiğini görüyoruz. Dijital şiddet aslında kişiyi korkutma, yıldırma, kontrol altına alma ve baskılama amacı güdüyor. Tabii ki bu durum psikolojik olarak büyük bir soruna neden oluyor. Bunun kimi zaman sözlü, yazılı veya görsel olarak gerçekleştiği görülüyor. Tüm bu saldırılar dijital şiddet kapsamında yer alıyor.
Dijital şiddet türleri nelerdir?
Dijital şiddet türlerine baktığımızda bu dönemde insanların değersizlik duygusu ile oynadığını görüyoruz. Bunun en başında ısrarla takip etme durumu geliyor. Özellikle kadınların karşılaştığı bu durum, kişilerin sürekli profillerine girilmesi, profillerinin kayda alınması, kişiye sürekli özel veya genel mesaj göndererek onu korkutma, sürekli çevrimiçi olup olmadığını kontrol etme veya ısrarla nerede olduğunu öğrenmek için atılan mesajlarla ortaya çıkıyor.
İkincisi ise özel mesajların ifşa edilmesi olarak belirleniyor. Kişiler, kendi rızalarıyla özel mesajlaşmalar gerçekleştirebiliyor. 6698. Sayılı kanun kapsamında kişilerin bireysel rızası ile gerçekleştirdiği mesajlar, onun özel mesajlaşmalarına girer ve bu mesajlar, ancak onun rızası dahilinde paylaşılabilir. Fakat bu mesajların ifşa edilmesi, dijital şiddet kapsamına girer. Son dönemlerde bunun çok yaygınlaştığını söylemek de mümkün.
Üçüncüsü ise yine çok görülen intikam pornosudur. İntikam pornoları, çiftlerin birbirine gönderdiği mahrem görüntülerin daha sonra araları bozulduğunda izinleri dışında paylaşmaları veya pornografik sitelere yüklenmesidir. Bu durum da oldukça yaygın olarak kullanılan dijital şiddet türlerinden biri.
Dördüncüsü, iftira atmak olarak karşımıza çıkıyor. Bir kişinin kendi isteğiyle gerçekleştirdiği paylaşım sonrasında dijital şiddetle karşılaşması. Örneğin; yaşadığınız bir şiddet olayını paylaştıktan sonra kişilerin size sürekli bunu hak ettiğinize dair mesajlar atması, kişiye iftira atmak ve suçlamak da dijital şiddet kapsamında yer alıyor.
Bir diğer yaygın olan tür ise, özellikle kadınların maruz kaldığı etek altı görüntü alma videoları oluyor. Kadınların izinsiz bir biçimde fotoğraflarının çekilerek sosyal paylaşım ağlarında sunuluyor. Bu da dijital şiddet kapsamında değerlendiriliyor.
Linç kampanyaları ise gerek kadınlara gerekse erkeklere sosyal medyada savundukları düşünceden dolayı başlatılabiliyor. Bunların kısmı bir anonim hesaplardan gelirken bir kısmı gerçek hesaplardan geliyor. Fakat bu da kişiyi yıldırma, baskı altına ve korkutma amacı güttüğü için dijital şiddet kapsamında yer alıyor. Burada tabiri caizse bireyi yaşamdan koparmak, soğutmak ve kendi köşesine çekilmek için zorlama amacı görülebiliyor. Bu da son dönemlerde yaygınlaşan gerek Türkiye'de gerek dünyada özellikle Twitter üzerinden yaygınlaşan bir dijital şiddet türü.
Siber taciz, siber sömürüye maruz kalan kadın, güvenliği için nasıl bir yol izlemeli?
Kadınların dijital şiddet konusunda daha fazla mağdur olduğu söylenebilir. Koronavirüsün ortaya çıkması, insanların sanal ortamı daha yaygın bir biçimde kullanmasına neden oldu. Geçtiğimiz yıl, Türkiye'de 54 milyon civarında sosyal medya kullanıcısı varken bu yıl itibariyle 60 milyona çıktı. Üstelik kadınların dijital şiddete maruz kalma oranı da erkeklere oranla 27 kat artmış durumda. Gözle görülür bir oran bu rakam, oldukça dikkat çekiyor.
Türkiye'de hala bilişim hukuku anlamında eksikliklerimiz mevcut. Sanal ortam olsa da işlenen suçun gerçek olduğunu göremeyebiliyoruz. Fakat aslında bu suçların dijital ortamda işlenmesi de suç teşkil eder ve bu durumla ilgili çeşitli yaptırımlar söz konusu ve yasal düzenlemeler mevcut. Bu suçlar, hakaret kapsamında yer alıyor. İfade özgürlüğüne müdahil olma, nefret söylemi, tehdit, özel hayatın gizliliğinin ihlali gibi hak ve hürriyetlere müdahale anlamında da yasalarda hapis cezası, güvenlik tedbiri ve adli para cezası gibi karşılıklarının bulunduğunu görebiliyoruz. Türk Ceza Kanunu'nda kişilerin huzur ve sükunu bozulması nedeniyle bu suçlar kapsamında yer alıyor.
Burada dikkat edilmesi nokta, deliller. Kullanıcıların mutlaka kendilerine gelen mesajları, görüntüleri ekran kayıtlarını alarak bunları doğru birimlere iletmesi gerekiyor. Siber Suçlarla Daire Başkanlığı'na bildirmeleri, Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmaları ve özellikle IP bilgilerinin verilmesi oldukça önemli.
Türkiye'de özellikle 1 Ekim'de yürürlüğe giren 7253 sayılı Sosyal Medya Yasası da bu alanda önemli bir kanun. Geçmişteki anonim ve sahte hesaplar üzerinden gerçekleştirilen dijital şiddetin önüne geçme adına önemli. Çünkü artık paylaşılmayan IP bilgilerinin paylaşılabilmesi sayesinde bu suçu işleyen kişilerin anonim hesaplara sahip olsa bile tespit edilmesini sağlayacak. Bu da ister istemez kişilerin, kadınların kendisini sanal ortamda kendisini daha güvende hissetmesini de sağlayacaktır.
Bazen kişiler, psikolojilerinin bozulmaması adına hesapları engelliyor veya mesajları siliyorlar. "Neden dursun ki?" düşüncesiyle silinen bu dijital şiddet mesajları, aslında büyük bir hata olabilir. Bu nedenle şiddet içeren hiçbir mesajın silinmemesi gerekiyor. Kadınlar, bu mesajlar nedeniyle büyük travmalar geçirebiliyorlar. Genellikle birbirini tanımayan insanlar arasında kurulan sanal iletişimde ilk olarak güven tesis ediliyor ve ardından dijital şiddet sorunu ortaya çıkıyor. Bu nedenle öncelikle internette tanıştığımız herkese güvenmememiz gerektiğini kabul etmemiz gerekiyor. Her hesabın gerçek bir hesap olmadığını da görmemiz gerekiyor.
Dijital şiddet, her grup için farklı şekilde ortaya çıkabilir diyebilir miyiz?
Kadınlar da erkekler de dijital şiddete maruz kalabiliyor. Burada cinsiyet ayrımı yapmak doğru olmasa da erkekler, dijital şiddete daha az maruz kalıyor. Üstelik kadınlar genellikle dijital şiddete erkekler tarafından maruz kalıyor.
Genel olarak hem kadınların hem de erkeklerin maruz kaldığı şiddet biçimi, adlarına açılmış sahte sosyal medya hesapları oluyor. Eski arkadaşların geçmişe dair paylaşımlarla tehdit etmesi durumu da hem kadınlar hem erkekler tarafından gerçekleştiriliyor. Fakat buna kadınların bir nebze daha fazla maruz kaldığını görebiliyoruz. İstenmeyen mesajların gönderilmesi de dijital cinsel şiddet kapsamında gönderilebiliyor. Kişinin rızası dışında profilinin yaygınlaştırılması nedeniyle takipçi sayısının aniden artması da bu şiddet türleri içerisine giriyor. Buna da hem kadınlar hem de erkekler maruz kalabiliyor.
Kadınlar ise özellikle geçmişteki erkek arkadaşların, aile, akraba ve yakın çevresine onlarla ilgili karalayıcı ve aşağılayıcı mesajlar gönderme gibi bir şiddetle karşılaşabiliyor. Özellikle iftira içerikli veya özel mesajların yakınlarına gönderilmesi, sıklıkla karşılaşılan bir durum.
Görseller ve videoların artması, geçmişte çekilen sıcak ve samimi fotoğrafların daha sonra bireyin aleyhine kullanılabiliyor. Dijital ortama yüklenilen hiçbir şey yok olmuyor. Profiliniz de açıksa kötü niyetli kişiler tarafından daha sonra kullanılabiliyor. Çok fazla insan bu nedenle mağdur olabiliyor. Özellikle aile mahkemelerinde sıklıkla karşılaşılabiliyor. Sosyal medyanın kullanımı, her anın paylaşılması, dijital şiddete maruz kalmaya da kapı aralıyor. Bu nedenle aile birliğinin bozulduğu durumlar da ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle hepimizin dikkatli davranması gerekiyor.
Erkekler de benzer bir şiddete maruz kalabiliyor. Özellikle evlenen erkeklerin geçmişte birlikte olduğu kişiler tarafından eşlerine görsellerin gönderilmesi veya eski mesajların ifşa edilmesi gibi tehditlerle karşı karşıya kalabiliyor.
Dijital güvenlik önerileriniz nelerdir?
Çağımızda artık akıllı telefon ve tabletlerin kullanımında çok dikkatli olunması gerekiyor. Teknoloji hızlı bir şekilde gelişim gösterdi. Öncelikle kendimizi kontrol altına almamız gerekiyor. Paylaşımlarımızı mutlak surette bilinçli şekilde gerçekleştirmemiz gerekiyor. Herkeste fütursuzca bir paylaşım yapma isteği olabilir. Özellikle sosyal medyanın hedonistik yapısı, daha fazla beğenilme isteği bir haz oluşturuyor. Bu hazza kurban giderek kişisel bilgileri paylaşabiliyoruz. Bu nedenle telefon numarası, adres gibi kişisel bilgileri kesinlikle paylaşmamak gerekiyor. Kötü niyetli kişilerin, dolandırıcıların eline kolaylıkla geçebileceği bu bilgileri sanal ortamda bulundurmamak gerekiyor. Hatta bu bilinci tüm aile üyelerine aşılamak da önemli bir adım.
Her gördüğümüz yazılımı telefona yüklememek de burada en önemli güvenlik önlemlerinden biri. Özellikle oyun veya ücretsiz yazılım adı altında sıklıkla indirilen bu programlar, casusluk faaliyetleri ile ilişkili olabiliyor.
Antivirüs yazılımları kullanmak, hem bilgisayar hem de telefon güvenliğini sağlamak adına çok önemli.
Son dönemlerde "fishing" adı verilen oltalama saldırıları da ciddi oranda artıyor. Telefonlarımıza anlık mesajlaşma uygulamaları, mailler veya mesaj yoluyla gelen linkler, bizim bilgilerimizi çalmaya yönelik sahte websitelerine yönlendirebiliyor ya da trojan ve solucan gibi zararlı yazılımları telefonlara indirmemize neden olabiliyor. Özellikle "ödül kazandınız" gibi uyarılarla gelen linklere tıklamamak oldukça önemli.
Sosyal medya hesaplarınızda gizli profil kullanmak da güvenliğinizi sağlayacak adımlardan biri. Erişim kitlenizi en aza indirgemeniz sayesinde tehlikeleri de aynı oranda azaltabilirsiniz. Her takipçiyi kabul etmemek de burada önemli bir adım. Her takipçi dostunuz olmadığı gibi sizin için tehlikeli de olabilir. Örneğin; fazla ortak takipçili hesaplar, tanıdık olma ihtimali ile güven vererek kendilerini takibe almayı sağlayabiliyor. Halbuki bu hesaplar, keşfe çıkan bir siber hırsız veya zorba da olabilir.
Sosyal medyayı hayatın merkezine almamak da gerekli. Dönem dönem sosyal medya hesaplarını kapatmak, "internet detoksu" yapmak, akıllı telefon kullanmaya ara vermek gibi eylemler de kendinizi daha güvende hissetmeyi ve kendinizi bulmayı kolaylaştırabilir.
Dijital ortamlarda tacizle başa çıkma yöntemleri bireysel olarak nelerdir?
Ekran görüntüsünü almak, en önemli adımlardan biri. Bu ekran görüntüsünün mesajı veya görüntüyü içermesinin yanı sıra bu mesajı gönderenin adı, kullanıcı adı ve tarihinin de bulunması gerekir. Delillerin saklanması son derece önemli.
Profillerin gizli kullanılması da bireysel önlemlerden biri. Böylece bu tür olaylarla daha az karşılaşabilirsiniz. Takipçilerin niceliğine değil niteliğine önem vererek bu tür taciz ve şiddet sorunlarıyla baş edebilirsiniz. Takipçilerinizi sınırlamak bu nedenle önemli.
Konum servislerini de kapatarak kendinizi koruyabilirsiniz. Zararlı yazılımların, kamera, mikrofon gibi aygıtlara kolayca erişebildiği de düşünülürse uygulamaları kullanırken nelere izin verildiği konusu da oldukça önemli. Gizlilik ayarlarından uygulamanın kullanılmadığı dönemlerde bu erişimleri kapatabilirsiniz. Ayrıca bilgisayarlarınızın mikrofonların kapatılması, kamera bölümlerini siyah bir bantla kapatılması da bireysel önlemler arasında yer alıyor.
Beni kim takipten çıkardı, beni kim görüntüledi gibi uygulamalar ise tamamen kişisel bilgilerinizi çalmak üzerine kurulu olan programlar olabilir. Kişisel verilerinize erişmek amacıyla bu yazılımlar üretiliyor. Bu nedenle bu yazılımları indirmemek de doğru kararlardan biri.
Dijital şiddet eylemlerine karşı hukuki düzenlemeler nasıl olmalı?
İnternet ortamındaki suçlarla ilgili olarak 7253. sayılı Sosyal Medya Yasası bu hukuki düzenlemeler arasında en çok öne çıkanlardan biri. Ayrıca Türk Ceza Kanunu'nun 243, 244 ve 245. maddelerini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Burada da bilişim sistemlerinin yetkisi ve izinsiz şekilde erişim gibi konuları düzenleniyor. Fakat gelişen teknolojiye bağlı olarak ortaya çıkan farklı dijital suçlar için de köklü bir değişim de ilerleyen dönemlerde beraberin gelecektir. Tüm bu değişim nedeniyle bilişim hukuku kapsamında da çok daha geniş düzenlemelerin yapılması gerekiyor.
Dijital şiddetle baş etmek için geliştirilebilecek teknolojik önlemler neler olabilir?
Sosyal medya artık küresel bir yapıya sahip. 3.8 milyarlık geniş bir kullanıcı kitlesine sahip bu ortamda dijital şiddetle mücadele konusunda ülkelerin ortak bir konsorsiyuma varmaları gerekiyor. Sosyal medyanın sınırsız yapısı ya da ülkeden ülkeye değişen yapısının evrensel bir hukuk düzenine oturtulması gerekiyor. Örneğin; Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin vatandaşlarının kişisel bilgileri üçüncü kişilerle paylaşılmazken diğer ülkelerin paylaşılabileceği gibi bir ayrım ortadan kalkmalı.
Tüm bu ayrımın ortadan kalkması ve dijital güvenliğin sağlanması için bu şirketlerin bir araya gelerek oluşturacakları ve devletlerin de dahil olduğu bir konsorsiyum ile geliştirilerek hukuki zemine oturtulması gerekiyor. Farklı ülkelerde uygulanan farklı uygulamalar, her yerde suçu farklı kılacağı için dijital şiddet gibi sorunların önüne geçilmesini zor hale getirecektir.
İfade özgürlüğü demek, başkasının hukuki özgürlüklerini elinden almak değildir. Bu nedenle sosyal medya kullanımında hem bireysel hem de toplumsal olarak dikkatli olmak oldukça önemli.