Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şener Cihan, 1-30 Kasım Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla akciğer kanseri hakkında açıklamalarda bulundu. Akciğer kanserinin tanımını yapan Prof. Dr. Şener Cihan, "Akciğerler göğüs kafesimiz içinde bulunan sağ ve sol olmak üzere iki adet olan ve havadaki oksijeni alveol dediğimiz yapılarla kana aktaran bir organdır. Havanın iletilmesinden sorumlu olan akciğer kısımları ise bronş ve bronşiol olarak adlandırılır. Akciğerin bu kısımlarından kaynaklanan kanserlere, akciğer kanseri denir. Yine akciğerin bünyesindeki farklı hücrelerden kaynaklanan kanserler de olabilir. En sık görülen akciğer kanseri türleri adenokanser, yassı hücreli kanser ve küçük hücreli akciğer kanseridir" diye konuştu.
ÇEVRESEL FAKTÖRLER NEDEN OLABİLİR
Akciğer kanserinin neden oluştuğuna değinen Prof. Dr. Şener, "Tüm kanserlerde olduğu gibi başlıca iki neden vardır. Genetik nedenler ve çevresel nedenler. Akciğer kanseri çevresel neden olarak adlandırabileceğimiz sigara ile ilişkisi en net şekilde tanımlanmış kanser türüdür. Sigara içimi akciğer kanseri için en önemli nedenlerin başında gelir. Bu ilişki toplumumuz birçok kesimi tarafından da bilinmektedir. Çevresel nedenlere örnek olarak beyaz toprak denen asbest de örnek olarak gösterilebilir. Özellikle akciğer zarı kanserine neden olan asbest Eskişehir, Sivas ve Diyarbakır'da oldukça fazla bulunmaktadır" dedi.
50-70 YAŞ ARALIĞI RİSK ALTINDADIR
Akciğer kanserinin görülme sıklığından bahseden Prof. Dr. Cihan, "Akciğer kanseri görülme sıklığı yaşla birlikte artar çünkü çevresel karsinojenlere maruziyet süresi artmıştır. 50-70 yaş grubunda daha sık tespit edilir. Ancak 25 paket/yıl (günde içilen paket sayısı ve içilen yıl sayısının çarpımı) üzeri değerler kanser geliştirme riski altındadır. Tarihsel gelişimine baktığımızda erkeklerde daha sıklıkla görülen akciğer kanseri, zaman içerisinde kadınların da daha fazla sigara içmeye başlaması nedeniyle daha fazla görülmeye başlamıştır. Ancak sevindirici bir bulgu olarak 2013 yılında kanser tarama ve önleme amaçlı yöntemlerin devreye girmesi ile akciğer kanseri görülme oranı son 10 yılda sabit kalmıştır. Tarama yöntemlerinin devreye girmesiyle erken dönemde tespit edilen akciğer kanseri oranı artarken ileri evrede tespit edilen akciğer kanseri oranı azalmıştır" şeklinde konuştu.
SİGARA TÜKETİMİNİN FAZLA OLMASI KANSER GÖRÜLME ORANINI ARTIRIYOR
Cihan, "Bunun en büyük nedeni sigara içilmesine karşı yürütülen kampanyalar ve alınan önlemlerdir. Maalesef gelişmekte olan ülkelerde sigara ve diğer kimyasal karsinojen maddelere maruziyetin fazla olması nedeniyle bu kanser görülme sıklığı yıllar içinde artmaktadır" açıklamasında bulundu.
TÜMÖR HİÇBİR BELİRTİ VERMEDEN AKCİĞERDE BÜYÜYEBİLİR
Akciğerin, solunum yolları (bronş, alveol) ile damarların iç içe olduğu bir organ olduğunu belirten Prof. Dr. Cihan, akciğer kanserinin belirtilerini şöyle anlattı:
"Akciğerde gelişen bir kitle damar bütünlüğünü bozacak olursa kan tükürme (hemoptizi) ilk bulgu olabilir. Yine tümör boyutu küçük dahi olsa nefes yollarını tıkayabileceği için kişide nefes darlığı oluşabilir. Kitlenin ya da akciğer zarında biriken sıvının irritasyon etkisi ile inatçı kuru öksürük olabilir. Bütün bunlara rağmen, tümör hiçbir bulgu vermeden de akciğer içinde büyük boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle akciğer kanseri de tarama kapsamına alınmıştır."
A VE E VİTAMİNİ BİLİNÇSİZ TÜKETİLİRSE KANSERE NEDEN OLABİLİR
Akciğer kanserlerinin yüzde 80'inden sigaranın sorumlu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Cihan, "Dolayısıyla sigaradan uzak durmak en önemli risk faktörünü ortadan kaldıracaktır. Maalesef sigara bırakılmış bile olsa kanser riski 15 yıla kadar devam etmektedir. Bu nedenle sigaranın erken dönemde bırakılması önem taşımaktadır. Diğer önemli risk faktörü asbest gibi kimyasallardır. Kullanımlarının yasaklanması gibi alınan önlemler kanser riskini azaltmaktadır. Akciğer direk sindirim sistemi ile ilgili bir organ olmadığından beslenme tarzından ziyade beslenme içeriğine dikkat edilmelidir. Akciğer kanseri önlenmesi amacıyla yapılan kapsamlı çalışmalarda özellikle sigara içenlerde A vitamini takviyesinin kanser riskini artırdığı gösterilmiştir. Aynı şekilde E vitamini de tartışmalıdır. Bu nedenle kanser önlemek amacı ile kontrolsüz gıda takviyelerinden uzak durulmalıdır" ifadelerini kullandı.
ERKEN TEŞHİS OLDUKÇA ÖNEMLİ
Tüm kanserlerde olduğu gibi akciğer kanserini de yenmenin mümkün olduğunu vurgulayan Cihan, "Ancak burada en önemli faktör erken teşhistir. Erken teşhis hayat kurtarır diyoruz. Erken teşhis edilememiş ileri olgularda ise yeni tedavi yöntemleri ile başarı elde etmek mümkündür. Hastalığın evresi ne kadar ileri ise tedavi zorluğunun artacağı unutulmamalıdır" dedi.
AKCİĞER KANSERİ TEDAVİSİNDEKİ YENİ GELİŞMELER
Tedavi yollarını da anlatan Dr. Cihan, şu bilgileri paylaştı:
"Erken dönemde cerrahi ile tümör çıkarılmaktadır. Cerrahi sonrası yapılan patolojik değerlendirmede kemoterapi ve radyoterapi devreye girmektedir. Teşhis aşamasında cerrahi şansını kaybetmiş olgularda kemoterapi ve radyoterapi kişiye özel olarak değerlendirilmekte ve uygulanmaktadır. Akciğer kanseri, teşhisi ve tedavisi son yıllarda en çok değişen kanser türüdür. Klasik kemoterapinin yanına hedefe yönelik tedaviler (EGFR, ALK, ROS-1 gibi hedefler) ve immünoterapi (PDL-1 gibi immünojenik hedefler) en sık uygulanan yeni tedavi yöntemleridir. Bunların yanında, tümörün genetik imzası çıkarılarak o tümöre özgü hedefe yönelik tedaviler de uygulanmaktadır."