Organ Nakli Bölümünden Prof. Dr. Onur Yaprak, günümüzde artan obezite salgınının yol açtığı hastalıklara dikkat çekerek önemli uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Yaprak, "BMI yani vücut kitle indeksi, bir kişinin kilogram cinsinden ağırlığının, boyunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle elde edilir. Bir kişinin BMI'si 30 veya üzerindeyse obez olarak nitelendiriyoruz. Bir kişinin bel-kalça oranı, bel-boy oranı ve yağ miktarı ve dağılımı gibi bazı diğer faktörler de kilolarının ne kadar sağlıklı olduğunu belirlemede rol oynar. Obezite beraberinde birçok hastalığa da davetiye çıkartır. Metabolik sendromun parçaları olan diyabet, karaciğer yağlanması ve koroner kalp hastalıklarının yanı sıra KOAH, dizlerde artralji ve kireçlenme, bazı kanser türleri obezite hastalarında daha sık görülür" diye konuştu.
"İNME, DEPRESYON VE ANKSİYETEYE BİLE YOL AÇABİLİR"
Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre dünya nüfusunun yüzde 40'ının fazla kilolu, yüzde 10 ila 15'inin ise obez kişilerden oluştuğunu belirten Prof. Dr. Yaprak, sözlerine şöyle devam etti: "Fastfood, kızartma, pilav, makarna gibi yüksek karbonhidratlar, yağlı ve işlenmiş etler, ekmek ve simit gibi unlu mamuller, kurabiye gibi ilave şekerli yiyecekler kilo alma riskini artırır. Ayrıca birçok süt ürünü, ketçap ve diğer birçok konserve ve paketlenmiş gıda maddeleri gibi gizli şekerler içeren yiyecekler, şekerli meyve suları, gazlı içecekler ve alkollü içecekler de riski artıran gıdalardandır. Obezitenin yol açtığı hastalıklar ise hipertansiyon, yüksek LDL kolesterol, düşük HDL kolesterol veya yüksek seviyelerde trigliserit (Dislipidemi), 2 tip diyabet, koroner kalp hastalığı, felç, safrakesesi rahatsızlığı, reflü, osteoartrit, uyku apnesi ve solunum problemleri, KOAH, düşük yaşam kalitesi, klinik depresyon, anksiyete ve diğer ruhsal bozukluklar gibi akıl hastalıklarıdır".
"BİRÇOK KANSER TÜRÜNE NEDEN OLABİLİR"
Prof. Dr. Yaprak, obezitenin birçok kanser türüne de yol açabileceğini belirterek, "Obezitenin bazı kanser risklerini nasıl artırabileceğini açıklamak için birkaç mekanizma önerilmiştir. Obez insanlar zamanla kansere yol açan DNA hasarına neden olabilen kronik düşük seviyeli inflamasyona sahiptir. Bir diğer neden ise obez insanlar genellikle yüksek kan insülin seviyelerine ve insülin benzeri büyüme faktörü -1'e (IGF-1) sahiptir. Bu büyüme faktörü hücrelerin aşırı çoğalmasını tetikleyebilmektedir. Obeziteyle ilişkili türler arasında karaciğer kanseri, mide ve yemek borusu kanseri, kalın bağırsak kanseri, pankreas kanseri, böbrek kanseri ve rahim kanseri bulunur" dedi.
"FİZİKSEL AKTİVİTENİZİ ARTIRIN, AKDENİZ TİPİ BESLENİN"
Obezite ile mücadelede en önemli hususun sağlıklı beslenme ve fiziksel egzersiz olduğuna değinen Prof. Dr. Yaprak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Düzenli fiziksel aktiviteyi ve Akdeniz tarzı sebze, zeytinyağlı yemek alışkanlığını içeren bir yaşam tarzı, insülin duyarlılığı da dahil olmak üzere sağlığın birçok yönünü korumak ve iyileştirmek için kilit bir faktör olarak tanımlanmıştır. Fiziksel aktivitenin spor salonunda antrenman olması gerekmez. Fiziksel çalışma yürüme, bisiklete binme, merdiven çıkma ve ev işlerinin tümü katkıda bulunur. Örneğin; 73 kg ağırlığındaysanız, orta hızda 30 dakikalık koşu başına yaklaşık 250 kalori yakarsınız. Öte yandan aynı süre boyunca ağırlık çalışırsanız, yalnızca 130-220 kalori yakabilirsiniz. Genel olarak yaklaşık aynı miktarda eforla kardiyo seansı başına ağırlık antrenmanından daha fazla kalori yakarsınız. Ağırlık antrenmanı genellikle kardiyo antrenmanı kadar kalori yakmasa da başka önemli faydaları da vardır. Örneğin, ağırlık çalışması kas geliştirmede kardiyodan daha etkilidir ve kas, yağ dahil olmak üzere diğer bazı dokulardan daha fazla kalori yakar. Bu nedenle genellikle kas geliştirmenin bazal metabolizmanızı artırmanın anahtarı olduğu söylenir".