2023-2024 eğitim öğretim yılında, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) hem yönetmelikler hem de uygulamalar bakımından birçok revizeye ve iyileştirmeye imza attı. Sınıf tekrarı geri döndü. Devamsızlık sıkılaştı, sınavlar artık test usulü yapılmayacak. Klasik sınav dediğimiz, yazılı sınav sistemi uygulanacak. Böylelikle öğrencinin sadece bilgisi değil; farklı bilişsel yetenekleri de gözlemlenecek. Türk Dili ve Edebiyatı dersi de dahil; sınavlarda yazma, okuma, dinleme ve konuşma aşamaları uygulanarak kazanılan beceriler ölçümlenecek. 50 puan ise artık sınıf geçmek için yeterli olmayacak.
Peki, yapılan bu yeni düzenlemelerin öğrenciye katkısı ne olacak? Bu değişiklikler ile neler hedefleniyor? Bu soruları alanında uzman isimlere sorduk.
ÜST DÜZEY DÜŞÜNME SAĞLAYACAK
Uluslararası sınavlar olan PISA ve TIMMS gibi sınavların yerli versiyonu olan ABİDE uygulamasının iki yılda bir düzenlenecek olması hem MEB'in her kademesindeki karar vericileri hem de materyal üretim süreçlerini ciddi anlamda etkileyecektir. Gerek uluslararası bu sınavlar gerekse de Türk müfredatları olsun ortak özellikleri öğrencileri bilginin hamallığından kurtarıp onları bilgiyi kullandırmaya teşvik edici üst düzey düşünmeyi sağlayan kapsamda olmalarıdır. Örneğin 1981 müfredat programı çocuklara "Sıfat kaça ayrılır?" diye sormayın, der. Onlara sıfatı daha iyi yazmaları için nasıl kullanabileceklerini anlatın, diye tembih eder. Uygulamaya dönük bu sınavlar zamanla öğrencilerin sorgulama becerilerini kazanmalarını sağlayacaktır.
NE KADAR ZAMANA İHTİYACIMIZ VAR?
Yönetmeliğin etkin uygulanmaya başlaması için aşağıdaki işlemlerin tamamlanması gerekmektedir:
Müfredat programları yönetmeliğe uygun şekilde güncellenmeli.
Ders kitapları Türk Dili ve Edebiyatı özelinde becerilere göre yeniden düzenlenmeli ve ABİDE sınavına uygun olarak okuduğunu anlama soruları tamamen yenilenmelidir.
Öğretmenlerin sürece etkin katılımını sağlama adına hizmet içi eğitimlerinin atölye tarzında düzenlemesi. İsteğe bağlı öğretmenlerin kendi materyallerini üretmeleri için gerekli bilgi ve malzeme desteği sağlanması."
PROF. DR. AHMET BENZER/MARMARA ÜNİVERSİTESİ - AKADEMİSYEN
İFADESİ GÜÇLÜ ÇOK YÖNLÜ BİREYLER YETİŞECEK
"Yeni yönetmelik doğrudan ortaöğretim kurumlarında dolaylı olarak da akademik çalışmalarda önemli değişikliklere yol açacaktır.
Öğrenciler için sınıfta kalmama düşüncesi muazzam bir konfor alanı sağlıyordu. Bu konfor alanı düzenli okula gitmenin sınıfı geçmeye yeterli olarak görülmesi şeklinde yansıyordu. Mevcut uygulama ile ülke enerjisi gereksiz bir şekilde tüketilirken aynı zamanda insan gücü doğru yönlendirilemiyordu. Yönetmelikle birlikte öğrencilerin farklı yeteneklerine göre yönlendirmeleri daha kolay olacak.
ADALETSİZLİK BİTTİ
Devamsızlık konusunda en çok mağdur olan grup öğretmenlerdi. Devamsızlık maddesindeki değişim sınıfta kalma maddesiyle birleşince sürece daha olumlu katkı sağlayacak. Okul dediğimiz kurum sadece bizi bilgiyle donatmaz aynı zamanda sosyalleşme, kendini gerçekleştirme, farklı görüşleri dinleyebilme gibi pek çok yan bilgi ve tecrübeyi bize kazandırır. Ayrıca mevcut uygulamada sınav kaygısı ile 12. sınıf öğrencilerinin bir kısmı açık liseye geçiş yaparken bir kısmı da okullarında eğitime devam ediyordu. Yönetmelik ile uygulamadaki bu adaletsizlik ortamı da son bulacaktır.
Ölçme ve değerlendirmeye, özellikle Türk Dili ve Edebiyatı dersine dair önemli kararlar alındı. Mevcut uygulama ile sınavlar okuma ve yazma üzerine yoğunlaşıyordu. Şimdiki uygulamada kendine önemli bir yer edinen konuşma ve dinleme eğitimiyle birlikte ölçme ve değerlendirme boyutunda konuşma ve dinleme becerilerinin de sorgulanması sağlanacak. Toplum olarak daha çok dinleyebilen kendini çeşitli yollarla daha güçlü ifade edebilen bireyler olacağız.
EROL ERDOĞAN/SOSYOLOG - YAZAR
SOSYAL SORUMLULUĞU OLAN BİR KUŞAK GELİYOR
"Ortaöğretim yönetmeliğinde yapılan yenilikler fazla ama ilgilerim bakımından önemli gördüğüm üç husus var.
Bunlardan ilki, toplum hizmeti amaçlı sosyal sorumluluk programıdır. Yeni değişiklikle birlikte öğrenciler, ilgileri ve yetenekleri doğrultusunda sosyal sorumluluk programlarına yönlendiriliyor. Bu kapsamda okul yöneticileri ve öğretmenlerin görev tanımlarında güncellemeye gidildi. Sosyal sorumluluk programı çalışmalarının ortaöğretim kurumlarında 40 saat, mesleki ve teknik ortaöğretim programlarında ise 20 saat olarak uygulanması planlandı. Burada, öğretmenlerimizin ve eğitim yöneticilerimizin "gönüllülük" kültüründen faydalanması ve bu kültürü geliştirecek şekilde, sosyal sorumluluk programını yönetmesi verimi artıracaktır. Gençler, fıtratları gereği gönüllülük içeren çalışmalara yatkınlar.
ANADİL ÖNEMLİ
İkinci husus, öğrencilerin dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerini geliştirmeye yönelik düzenlemelerdir Bunun, öğrencilerimizin gelişiminde yeni bir nitelik aşaması oluşturacağına inanıyorum. Özellikle Türkçenin öğretilmesinde bu düzenleme işe yarayacaktır. Türkçenin iyi öğrenilmesi bir başka dilin öğrenilmesini de kolaylaştıracaktır. Ben, 15-20 yıldır, okullara gidiyorum, öğrenciler ve eğitimcilerle seminerlerde buluşuyorum. Seminerlerimde fanzin veya dergi çıkarmanın, günlük tutmanın, münazaranın, konuşmanın, derste katılımcı olmanın ve yazmanın önemini anlattım. Dinleme, konuşma, okuma ve yazmada başarılı olan insan hem sözel, hem sayısal derslerde başarılı olur. Bir psikolog veya sosyoloğun dinleme ve anlama, anlatma ve konuşma, düşünme ve yazmaya ne kadar ihtiyacı varsa, doktorun, mimarın, mühendisin de o kadar ihtiyacı var. Bu ihtiyaç, dijital dönüşüm, şehirleşmenin artışı, küreselleşme ile daha da arttı.
DİJİTAL EĞİTİM ŞART
Üçüncü husus ise öğrencilerin korunmasına yönelik, bilişim araçlarının amacı dışında kullanımının engellenmesi ve teknoloji bağımlılığının önüne geçilmesine yönelik tedbirlerdir. Dijital çağda çocuklar ve gençlerin, dijital teknolojiden uzaklaştırılması yanlış; bu ilişkinin hak hukuk, mahremiyet, eğitim, sağlık ve kişisel veriler açısından disipline edilmesi doğrudur, yararlıdır. Dijital alanla ilgili etik, ahlak, hukuk ve kültürün inşasında Türkiye olarak sorumluluk üstlenmeliyiz, sürece katkı vermeliyiz."