İlişkilerde ortaya çıkan, bağların kopma sorunu, binlerce yıldır evliliklerin bitmesinin de temel sebebi. Fakat Oxford Üniversitesi, bununla ilgili "güzel bir haber" duyurdu. Başarısız ilişki riskini azaltabilecek olan yeni bir ilacın kullanıma sunulacağına dair önemli bir açıklamada bulundu.
Antropolog Dr. Anna Machin, Haziran ayının başında yaptığı açıklamada, "aşk ilaçlarının" yakında ortaya çıkabileceğini öne sürdü. Dopamin, serotonin, beta-endorfin ve oksitosin adı verilen dört farklı hormonun aşk deneyiminin temelini oluşturduğu bir süredir biliniyor. Fakat bu hormonların üretimini uyaran ilaçların sevgi kapasitesini geliştirmek için kullanılabileceğini açıkladı.
"HORMON SİSTEMİNİ DÜZENLİYOR"
Bu yeni aşk ilacı birkaç yıl içinde piyasaya sürülecek olsa da bu "aşk ilaçları" yepyeni bir fikir değil. Örneğin; Eski Yunan'da orkide çiçeklerinin öğütülmesi ve tozunun içeceklere karıştırılması oldukça yaygındı. Bu tip çabalar her ne kadar başarısız olsa da, bilimin buna dair atacağı adımın ne kadar başarılı olacağı konusu da önemli bir merak uyandırdı.
Sarılma hormonu olarak da adlandırılan oksitosin, karşınızdaki kişiye dair sevginizi göstermeye dair kendinize koyduğunuz sınırları kaldırmanızı sağlıyor. Dopamin ise kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan bir ödül mekanizmasını tetikliyor. Serotonin ise mutluluk hormonu olarak en çok bilinenlerden bir diğeri.
İlişkilerde kurduğumuz bağ ise bu hormonlara bağlı olarak oldukça büyük bir etki altında. Bu nedenle bu değişimlere yapılabilecek müdahaleler ile birlikte, bilim dünyasında ilişkiler üzerinde nasıl bir değişim olacağına dair heyecanlı bir bekleyiş bulunuyor.
"HER DAİM AŞIK KALABİLİRSİNİZ"
Machin, bilim dünyasının elindeki kimyasallarla ilgili bilginin, bir kişinin aşkı bulmasını veya ilişkisinde "her daim" aşık kalmasını sağlayabileceğini iddia ediyor.
Love Drugs: The Chemical Future of Relationships kitabının yazarı Dr Brian Earp, ilişkilerimizi etkileyen ilaçların teknik olarak zaten mevcut olduğunu açıklıyor. Earp, depresyon için kullanılan SSRI'lar gibi ilaçların, aşkın bazı yönlerine müdahale edebildiğini belirtiyor.
"BU GERÇEK BİR AŞK MI?"
"Aşk ilaçları" olarak nitelendirilen bu yeni keşfin, birçok etik soruyu da gündeme getirmesi muhtemel. Üstelik Dr. Brian Earp, çiftlerin bu ilaçların sorunlarını çözmek için sihir gibi işleyeceğini düşünmemeleri gerektiğini belirtiyor.
Tüm bunlaın yanı sıra, beyindeki kimyasal akışa dışarıdan müdahalenin ne kadar "gerçek bir aşk" ortaya çıkarabileceğine dair ise birçok etik tartışma mevcut. Bazı insanlar, doğal bir akışta "gerçek aşkı" bulmanın doğru olacağını savunurken, bazıları ise depresyon, kaygı gibi duygularımıza bilimsel olarak nasıl müdahale edilebiliyorsa, ilişkilerin devamı için de bu ilaçların kullanılmasının etikdışı olmadığını söylüyor.