Dr. Öğr. Üyesi Işık Odaman Al, her çocukta farklı belirtilerle ortaya çıkan anemiye ilişkin yaptığı açıklamada, alyuvarlarımızda bulunan ve dokulara oksijen taşımakla görevli olan hemoglobinin, yaşa ve cinsiyete göre belirlenen değerin altında olması durumuna anemi denildiğini anımsattı.
Türkiye'de ve tüm dünyada demir eksikliği anemisinin en sık görülen kansızlık türü olduğunu belirten Al, şunları kaydetti:
"Okul öncesi dönemde çocukların yaklaşık yarısında, okul çağındaki çocukların ise 3'te 1'inde görülmektedir. En sık görüldüğü yaşlar ise 6 ay-24 ay arası ve ergenlik dönemindeki çocuklardır. Ülkemizde sık görülen diğer bir kansızlık türü ise Akdeniz anemisi taşıyıcılığıdır. Görülme sıklığı ülkemizde ortalama yüzde 2 civarında olup, Akdeniz ve Trakya bölgelerinde yüzde 15'lere kadar çıkmaktadır. Çocuklarda aneminin belirtileri çocuğun yaşına, aneminin derecesine ve gelişim hızına göre farklılık gösterir. Küçük çocuklarda iştahsızlık, büyüme gelişme geriliği, tartı alamama, nöromotor gelişme geriliği, ağlarken morarma şeklinde olan katılma nöbetleri görülebilirken daha büyük çocuklarda halsizlik, çabuk yorulma, baş dönmesi, solukluk, okul başarısında azalma, dikkat dağınıklığı, saç dökülmesi, tırnaklarda kırılma gibi belirtilerle karşımıza çıkabilir."
ANEMİNİN ALTINDA 3 TEMEL NEDEN BULUNUYOR
Dr. Öğr. Üyesi Al, aneminin altında 3 temel nedenin olduğuna işaret ederek, tüm kan elemanları gibi alyuvarların da kemik iliğinde üretildiğini, çeşitli nedenlerle üretimin azalmış olmasının aneminin en sık nedeni olduğunu, ikinci nedenin kemik iliğinde yeterli üretim olurken alyuvarların yaşam süresinin kısalması ve dolaşımda çabuk parçalanması, üçüncü nedenin ise kan kaybına bağlı görülen anemi olduğunu bildirdi.
Üretimin azalması sonucu görülen kansızlığın nedenlerinin de birbirinden farklı olduğunu aktaran Al, "En sık neden besinsel eksikliklere bağlı olarak gördüğümüz demir eksikliği anemisi, B12 ve folik asit eksikliğine bağlı anemidir. Besinsel eksikliklerin yanında kan yapımının azalmasının bir diğer nedeni de karaciğer, böbrek ya da romatizmal hastalıklar gibi kronik hastalıkları olan çocuklarda görülen kansızlıktır. Bu çocuklarda mevcut olan kronik inflamasyon kan üretimini baskılar. Kan üretiminin azaldığı diğer nadir görülen neden ise, doğumsal ya da sonradan kazanılan nedenler ile kemik iliğinin yetersiz çalışması ve gerekli miktarda kan üretememesidir. Bu durum kemik iliği yetersizlikleri ve aplastik anemi olarak adlandırılmaktadır." ifadelerini kullandı.
"HAMİLELİKTE ANNELERE YETERLİ DEMİR VE VİTAMİN DESTEĞİ SAĞLANMALI"
Dr. Öğr. Üyesi Işık Odaman Al, anemi gelişimini önlemek için yapılması gerekenlere ilişkin şunları kaydetti:
"Öncelikle hamilelikte annelere yeterli demir ve vitamin desteği sağlanmalıdır. Erken ya da düşük doğum ağırlığında doğan bebeklere birinci aydan başlamak üzere, zamanında doğan bebeklere ise 4. aydan itibaren en az 1 yaşına kadar koruyucu demir desteğini vermeliyiz. Ek gıdaların başlanması ile demirden zengin olan kırmızı et, karaciğer, dalak, balık, yumurta, kuru baklagiller, üzüm pekmezi, koyu yeşil yapraklı besinlerden zengin beslenme özendirilmelidir. İnek sütü demir emilimini engellediği ve bağırsaklardan küçük kanamalar yoluyla kan kaybına neden olabildiği için 1 yaşından önce verilmemeli, 1 yaşından sonra ise günde 2 bardağı geçmeyecek şekilde verilmelidir. Demir emilimini azaltan çay-kahve gibi içeceklerden uzak durulmalıdır. Ergenlik dönemindeki kız çocuklarının kanama periyodları takip edilmeli, uzun süren ve fazla miktarda olan kanamalar tetkik edilmelidir. Akdeniz anemisi taşıyıcısı olan bireylerin evlenme döneminde eşlerinin de Akdeniz anemisi yönünden taranması ve farkındalığın artması önemlidir."
Hastalığın tedavisine de değinen Dr. Öğr. Üyesi Al, demir eksikliği ya da B12 eksikliği gibi besinsel eksiklikler mevcut ise tedavinin bu vitamin ve elementlerin yerine konulması ile olduğunu aktardı. Al, demir eksikliğinde çocuğun kilosuna göre hesaplanan demir miktarının damla, şurup ya da tablet formlarında olmak üzere günde 2 doz halinde reçete edildiğini, emilimin yeterli olması için yemekten 1-2 saat sonra aç karna ve demir emilimini artırdığını bildikleri C vitamini içeren taze sıkılmış portakal suyu ile verilebileceğini bildirdi.
DEMİR TEDAVİSİNE İSTENİLEN YANITIN ALINAMADIĞI DURUMLARDA...
Hemoglobin seviyesinin istenilen düzeye ulaşmasından sonra tedavinin daha düşük dozda olmak üzere 3 aya tamamlandığını anlatan Al, şunları kaydetti:
"Dişleri siyaha boyama, dışkı renginde koyulaşma, karın ağrısı, bulantı, kabızlık, ishal gibi yan etkiler nedeniyle kullanımda zorluklar yaşanabilir. Dişlerde boyanma geçicidir ancak önlemek amacıyla ilacın dişlerle temasını azaltacak şekilde verilmesi ya da ardından su içerilmesi faydalı olabilir. Bulantı, karın ağrısı nedeniyle ilacın kullanılamaması halinde mutlaka doktora başvurulması gerekir. Böyle durumlarda farklı demir preparatlarına geçilmesi şikâyetleri azaltabilir. Bulantı, karın ağrısı nedeniyle ilacın kullanılamaması halinde mutlaka doktora başvurulması gerekir. Böyle durumlarda da farklı demir preparatlarına geçilmesi şikayetleri azaltabilir. Ağızdan tedaviye uyumun mümkün olmadığı, demir tedavisine istenilen yanıtın alınamadığı durumlarda ya da demir emiliminin yeterli olmadığı kronik bağırsak hastalıklarında damar içi demir tedavisine geçilebilir. Anemisi olan çocukların beslenmeleri düzenlenmeli, verilen tedavi uygun şekilde kullanılmalı ve doktor kontrolleri düzenli olarak yapılmalıdır."