Yapılan taramalar sonucunda 50 yaşındaki kadının dokuz yıl önce yaşadığı hamileliğinden kaynaklanan ölü cenini karnında taşıyordu. Bağırsaklarını sıkıştıran "taş bebek" olduğu ortaya çıkan bu durum, uzmanlara büyük bir şok yaşattı.
"ŞİMDİYE KADAR 300'DEN AZ KİŞİDE GÖRÜLDÜ"
Kayıtlara 300 defadan daha az kaydedilen bu nadir olay, rahim dışında gelişen bir fetüsün hamilelik sırasında ölmesi ve vücuttan atılamaması halinde ortaya çıkıyor. Bir annenin sağlığı üzerinde ciddi uzun vadeli etkileri olan birçok gebelik komplikasyonu arasında yer alır.
Hasta kadın, sağlık durumunun Afrika'da birisinin kendisine yaptığı bir "büyü" ile ilgili olduğuna inanarak tedavi görmeyi reddetti. Kadın, Amerika Birleşik Devletleri'ne geldikten 14 ay sonra hayatını kaybetti.
"YETERSİZ BESLENMEDEN HAYATINI KAYBETTİ"
Doktorlar, kadının şiddetli yetersiz beslenme veya açlıktan hayatını kaybettiğini belirtti. Bu vakalarda, ölüme, sonunda kalp durmasına veya düzensiz bir kalp atışı olan kardiyak aritmiye yol açan doku bozulmasına neden olabilir. Diğer nedenler; zayıflamış bir bağışıklık sisteminin neden olduğu bir enfeksiyonla sonuçlanabilir.
Bu kadının yaşadığı vakada ise; "taş bebeğin" bağırsağa baskı yapmaya devam etti. Bu durum ise; tıkanıklara neden olarak yani vücudu artık hayati besinleri ememez hale geliyor. Bu da açlığa yol açtı.
"BAĞIRSAK TIKANIKLIĞINA NEDEN OLDU"
Vakayı bildiren SUNY Upstate Tıp Üniversitesi'nde dahiliye uzmanı olan Dr Waseem Sous, hastanın 'ameliyat korkusu nedeniyle müdahaleyi reddettiğini ve semptomların izlenmesini seçtiğini' söyledi. Sous,"ne yazık ki, litopedion nedeniyle tekrarlayan bağırsak tıkanıklığı sonucunda şiddetli yetersiz beslenmeyle hayatını kaybetti" açıklamasında bulundu.
Kadının dokuzuncu çocuğu olacak olan fetüs, 28. haftada kadının içinde gelişmeyi bıraktı. Ancak düşük yapmak yerine litopedion olarak bilinen duruma maruz kaldı.
"İLK VAKA 1582'DE FRANSA'DA GÖRÜLDÜ"
Bu durum, hamilelik uterus yerine karında oluştuğunda ortaya çıkar. Dış gebelik, embriyonun vücudun yanlış bölgesinde oluşmaya başladığı tüm gebelikler için kullanılan bir terimdir.
Litopedi vakalarında bebeğe yeterli kan gitmez ve bu da hamileliğin başarısız olmasına neden olur. Vücut, fetüsü de dışarı atamaz, bu da potansiyel olarak ölümcül komplikasyonlara yol açar. Durum yalnızca 290 kez kaydedildi, ilki 1582'de Fransa'ya kadar uzanıyor.
"DAHA ÖNCE ÜÇ BEBEĞİNİ DOĞUMDAN KISA SÜRE SONRA KAYBETTİ"
Bazı kadınlar ciddi semptomlar bildirse de, diğerleri durumun herhangi bir belirtisi olmadan onlarca yıl yaşayabilir. Bu vaka, BMC Kadın Sağlığı dergisinde yayınlanan bir tıbbi raporda ortaya çıktı.
Annenin erken yaşamı, çatışmalar nedeniyle Kongo'dan Burundi'ye ve ardından Tanzanya'ya taşınarak iki kez yerinden edildiğini görmüştü. Tanzanya'ya yerleşti ve doğal yollardan sekiz çocuğu oldu. Üçü doğumdan kısa bir süre sonra öldü.
Dokuzuncu hamileliği sırasında, bebeğinin artık hareket etmediğini fark ettikten sonra bir mülteci kampındaki bir doktor kliniğini ziyaret etti. Oradaki sağlık görevlileri, bebeğin kalp atışının olmadığını söylediler ve evde doğal olarak bu süreci geçirmesini ve bu işe yaramazsa iki hafta içinde geri dönmesini tavsiye etti.
"İLK FARK EDİLDİĞİNDE BEBEĞİ ÖLDÜRMEKLE SUÇLANDI"
Talimatları izledi, ancak kliniğe döndüğünde, onu "beceriksizlik" ve 'bebeği öldürmekle' suçlayan insanlar tarafından yargılandı. Yaşadıkları olaylar neticesinde kadın, tıbbi yardım almamaya karar verdi.
Daha sonra ölü cenini dokuz yıl boyunca taşıdı ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşmeden altı ay önce sağlık kontrolünden geçene kadar sağlık görevlileriyle hiçbir teması olmadı. Anne ABD'ye geldiğinde, ince bağırsağında bir tıkanıklık ve ana damarlarında sıkışma olduğunu ortaya çıkaran BT taramalarından geçti.
"LANETLENDİĞİNE İNANDIĞI İÇİN TEDAVİYİ REDDETTİ"
Aynı zamanda karın içinde yaklaşık 15 cm'e 20 cm boyutunda ve bir iskelet içeren bir kitle gösterdi. Doktorlar, kitleyi çıkarmak için ameliyat teklif ettiler, ancak kadın, durumun Tanzanya'da birinin ona "yaptığı bir lanetten" kaynaklandığını söyleyerek reddetti.
Ayrıca hazır olduğunda kendilerine haber vereceğini söyleyeceğini kadın, doktorlara aynı zamanda ölümden korkmadığını anlattı. Her ne kadar antibiyotik ve kan basıncını düşürmek için ilaçlar kullanmayı kabul etse de, sağlık görevlileri ameliyat etmek için kadını ikna edemedi.
Doktorlar hamileliğin vücudun neresinde gerçekleştiğini söyleyemediler ama muhtemelen rahmin dışında olduğu sonucuna vardılar. Bir kadının dış gebelik olduğunda veya fetüsün rahim dışında geliştiği durumlarda ortaya çıkabilen litopediondan muzdaripti. Bebek öldüğünde, vücudun yeniden emmesi için çok büyüktür.
"40 YILDAN UZUN SÜRE VÜCUDUNDA TAŞIMIŞ DİĞER VAKA İSE..."
Sonuç olarak, bağışıklık sistemi ölü fetüsün bir tehdit oluşturduğunu tespit eder ve saldırı başlatır. Bu, fetüs üzerinde kalsiyum açısından zengin birikintilerin birikmesine, yavaş yavaş kireçlenmiş bir kabukla kaplanmasına veya onu taşa dönüştürmesine yol açar.
Tıp literatürü, bu durumdaki fetüslerin vücutlarında 60 yıla kadar taşınabileceğini söylüyor. Hiçbir semptomu tetiklemeyebilirler ve bazı kadınlar var olduklarının farkında bile olmazlar. Başka bir örnekte, Kolombiya'da bir kadın 40 yıl boyunca ölü bir cenin taşıyordu.