Dünya Kanser Günü her yıl 4 Şubat tarihinde, kanser konusunda farkındalık sağlamak, korunma yollarının paylaşılması, tanı ve tedavisindeki doğruların topluma ulaşması amacıyla dünya genelinde farklı etkinliklerle değerlendiriliyor. Kanser konusunda açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Evrim Metcalfe, kanserlerin yaklaşık yüzde 80-90'ının önlenebilir çevresel faktörlerle oluştuğunu belirtti.
"65 YAŞ VE ÜZERİNDE KANSERE BAĞLI ÖLÜMLER KALP VE DAMAR HASTALIKLARINDAN SONRA İKİNCİ SIRADA"
Genetik veya ailesel faktörler yoluyla kanser gelişme ihtimalinin, çevresel risklere oranla çok daha az olduğunu aktaran Prof. Dr. Metcalfe, "Yeme bozukluğu, kontrolsüz kilo alımı, lifli gıdalardan fakir beslenme, düzensiz uyku, sigara ve alkol kullanımı, hareketsiz yaşam koşulları, başta kanser olmak üzere tüm ölümcül kronik hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Yaşlanmak tek başına bir kanser sebebidir. 65 yaş ve üzerinde kansere bağlı ölümler kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sıradadır. Yaşlılarda kanser sıklığının artışının en sık sebebi, yaşlanma ile oluşan moleküler değişikliklerin yaşlı dokuların karsinojenlere duyarlılığını arttırmasıdır. Bu nedenle kanserden korunmanın en önemli yolu sağlıklı yaş almaktır" şeklinde konuştu.
"TEDAVİDE NÜFUS YAŞI DEĞİL BİYOLOJİK YAŞ ESAS ALINIR"
Kanserden birincil korunmanın çevresel karsinojenlerden uzak durmakla, ikincil korunmanın ise özellikle risk altındaki grupların taranması ile mümkün olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Metcalfe, sağlıklı diyet ve düzenli egzersize başlamanın; sigarayı bırakmanın hiçbir yaş için geç olmadığını iletti.
Taze sebze ve meyve tüketmenin, özellikle de Akdeniz mutfağının olumlu katkılar sağladığına dair çalışmalara vurgu yapan Prof. Dr. Metcalfe, diyetteki lif miktarının bağırsak ve meme kanseri riskini azalttığını söyledi.
Mamografi ile meme kanseri, yılda bir dışkıda gizli kan bakılarak kalın barsak kanseri, PSA (Prostat spesifik antijen) kontrolüyle prostat kanseri, smear ile rahim ağzı kanserinde erken tanının mümkün olduğunu belirten Prof. Dr. Metcalfe, "Yaşlılık her ne kadar kanser görülme sıklığını arttıran bir risk olsa da, tedavide nüfus yaşı değil, biyolojik yaş esas alınmaktadır. Bu nedenle, yaş tek başına bir tedavi karar sebebi olamaz. Ek hastalıkların iyi yönetilmesi ve günümüzdeki teknolojik gelişmelerin yardımıyla, yaşlı hastalarımız da, önemli yan etkiler görülmeden kanser tedavilerini tamamlayabilmektedirler" diye konuştu.
Prof. Dr. Metcalfe, yaşlı olmanın kanser tedavisine engel teşkil etmediğine de vurgu yaptı.