Eraslan, AA muhabirine, Kovid-19 salgınından sonra çocukların dijital alışkanlıklarının değiştiğini, evde daha çok sanal ortamda oyun oynadıklarını, sosyal medyada vakit geçirdiklerini söyledi.
Çocukların salgın döneminde edindikleri bu alışkanlıkları devam ettirdiklerini vurgulayan Eraslan, "Örneğin tehlikeli dijital oyunlar. Oyunlar şiddet öğreten, kişileri, çocukları şiddette karşı duyarsızlaştıran bir özelliğe sahip. Anne ve babaların özellikle çocukların oyun alışkanlıklarına dikkat etmeleri gerekmektedir." dedi.
Eraslan, çocukların salgın döneminde sosyal medyada geçirdikleri sürenin de uzadığına işaret ederek, "Özellikle sosyal medyada çocukların çok değişik videolar çekip, bu videolar üzerinden beğenme ve takdir alma isteklerinin arttığını görmekteyiz." diye konuştu.
Sosyal medyada çok dikkat edilmesi gereken bir diğer hususun ise canlı yayın uygulamaları olduğunun altını çizen Eraslan, şu değerlendirmede bulundu:
"Canlı yayınlar editöryal süreçten geçmiyor. Akla gelen ve gelmeyen her türlü yayın orada yapılıyor. Anne ve babaların yine bu süreçte çocuklarının sosyal medya alışkanlıklarına dikkat etmeleri ve bunlara dönük uyarmaları gerekmektedir. 'Sosyal mühendislik' adı verilen, tanımadıkları kişilerin bilgilerini alarak yapılan dolandırıcılık yöntemleri var. Örneğin, 'Dayının adı, soyadı nedir?' diye sorulan bir soruya verilen cevap, annenin kızlık soyadıdır. Çocuklar sosyal medyada veya konuşmalı oyun platformlarında böylesi bir çok durumlarla karşı karşıya gelmektedir. İlk önce bunu engellememiz gerekmektedir."
Eraslan, yaz tatilinin, yaz saatlerinin kıymetli zamanlar olduğunu ve elbette çocukların bu dönemde dinleneceğini belirterek, "Günü planlamak çok önemli. 'Dijital dünyadan tamamen kopsunlar' demiyoruz. Kontrollü bir şekilde çocukların bilgi ve becerilerini artıracak oyunlar, uygulamalar ve sitelere girmelerini önermekteyiz. Yasaklamak, engellemek ve bir ceza gibi bunları kullanmak, çocukları bu işe daha çok motive etmektedir." ifadelerini kullandı.
"DİJİTAL DOLANDIRICILARIN EN ÇOK KULLANDIKLARI ALANLARDAN BİRİSİ SOSYAL MEDYADIR"
Çocuklarla kaliteli zaman geçirmek, onlara rehberlik yapmak ve mümkünse de doğada eğitici oyunlar oynamak gerektiğine dikkati çeken Eraslan, "En azından bir spor dalına çocukları yönlendirmemiz gerekiyor. Devletin ortaya koyduğu çeşitli kurslarda çocukları motive edici ortamların sağlanması gerekmektedir. Çocukları odalarında tablet ve cep telefonları ile yalnız bırakmayalım çünkü o dünyanın faydalı olduğu kadar, zararlı boyutu var." dedi.
Eraslan, sosyal medyada yapılan bir davranışın binlerce kişi tarafından görüldüğünü ve orada da kaldığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Sosyal medya aynı zamanda büyük bir arşiv. Çocuklarımızın sosyal medya üzerinden bilgilerine dönük davranışları, sonra fiziki olarak birbirlerine karşı müdahalelere yol açabilmektedir. Dijital dolandırıcıların en çok kullandıkları alanlardan birisi sosyal medyadır. Oradan alınan bilgiler ebeveynlerinin banka hesaplarının boşaltılmasından tutun da evlerinin soyulmasına kadar birçok izi çocuklar verebilir."
Dijital güvenliğin önemine işaret eden Eraslan, "Dijital güvenlikte en hassas ve en zayıf halka insan faktörüdür. Eğitim ve bilinçlendirme anne, baba ve çocuğa dönük yapılmalıdır." diye konuştu.
Eraslan, sosyal medyada insanların uzun vakit geçirdiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bir kişi günde 3 saat 10 dakika sosyal medyada vakit geçiriyor. Biz sosyal medyayı seven bir toplumuz. Biz, 'sosyal medya sosyolojisi' üzerine bir kitap yayımladık. Kitapta bunları anlatıyoruz. Çok büyük avantaj olan sosyal medyayı, avantajlı kullanmanın yollarını toplumun tamamına öğretmeliyiz."