Geçtiğimiz hafta çocuğu özel okullara giden veliler için tam bir kaos haftasıydı. Kaos diyorum ama aslında trajikomik bir durum! Çünkü kulüp seçimleri vardı. Kulüp de nedir? diye soranlar için kısa bir açıklama yapayım. Çocuklara yeteneklerini geliştirme, yeni bilgiler edinme gibi fırsatlar sunan spor, sanat, oyun gibi alanlardaki ders niteliğinde etkinlikler... Neler var peki içinde? Akıl oyunları, dans, jimnastik, yüzme kulübü, modern halk dansları, modern dans, okçuluk, çizgi film yapımı, sunum beceriler, premun kulübü, tasarım çizgi roman, konuşma, yaratıcı drama, minik şefler, müzik, orkestra kulübü ve dahası... Kulağa çok hoş geliyor. Gerçekten de güzel bir çalışma... Çocukların yeteneklerini keşfedip kendilerini geliştirmeleri için eşsiz bir fırsat...
ÖNCE GİREN KAZANIR
Gelin görün ki, çocukların hangi kulübe gireceğinin seçimlerini veli yapmak durumunda. Üç seçim yapma hakkı var. En çok istenenden sona doğru 1,2,3 olarak seçimler yapılıyor. Çocuklarına sorma imkanı bulanlar soruyor. Ancak seçim günü ve saati aniden belirlenip sınırlı bir süre verilince ebeveynlerin de eli ayağına dolaşıyor. Çünkü hızlı davranan istediği kulübe giriyor.
Sona kalan da istemediğine! Bu sebeple kulüp seçimi anında ister toplantıda olun ister araç kullanıyor, yaptığınız işi bırakıp size atılan linkten seçimlerinizi hemen yapıp göndermeniz gerekiyor. Yoksa evde çocuklarınız ile aranızda bir yıl boyunca süren bir sorun patlak veriyor. "Ben o kulübü istemiyordum, neden onu seçtin anne! Zaten geçen sene de istediğim kulübe girememiştim hep senin yüzünden baba! İstemediğim kulübe gitmem ben, o kulüpte en yakın arkadaşım yok asla derse girmem..." gibi cümleler tüm yıl boyunca velilerin hayatına çöküp duruyor.
EVDE KAOS VAR
Peki, güzel bir aktivite nasıl oluyor da, hem çocuklar hem de veliler için böylesine bir kaosa dönüşüyor? Çünkü bu seçimi yapması gereken veli değil! Neden veliler tüm işlerini durdurup uygulama başında birbirleri ile yarışa sokuluyor? Herkes çocuğum istediği kulübe giremezse tüm yılıma kocaman bir dert eklenecek diye korkudan, elinde telefon ilk 10 saniyede kulüp seçme telaşında! Kulüp dersine girecek olan öğrenci, kulüp tanıtımlarını da onlara yapıyorsunuz, o halde her sınıfa dağıtın kâğıtları çocuklar istedikleri 3 kulübü, istek sırasına göre kendileri yazsın! Kağıtla falan uğraşamayız, çok iş çıkıyor başımıza diyorsa okullar, bir zahmet kayıt yaptırırken övdüğünüz bilgisayar odalarında sırayla yapsın çocuklar uygulamadan seçimlerini! Hem çocuklar kendi seçimlerinin karşılığını kendileri görmüş olur. Veliyi bu işin içine sokmak ne akıl işi ne de gereklilik!
ÖZEL OKUL ANNE BABALARI YARIŞTIRIYOR
Özel okullarda çocukların bireyselleşmesi için pek çok havalı ders var ama maalesef pratik olarak uygulamalarda devreye hep veliler sokuluyor. Çocuk kendi işini kendi yapmasını önce okulda öğrenmeli. Kurumsallığı ve sosyalliği hayatlarına sokacakları ilk yer okullar... Burada da işlerini kendileri nasıl halledebileceğini görerek, yaparak öğrenmeliler... Ama yine iş veliye paslanıyor. Sevgili özel okullar, velileri birbiri ile yarıştırmayı bırakın, herkes işinde gücünde sadece size güvenmek istiyorlar.
OKUL SONRASI ÇÖKÜŞ
Hemen her anne-babanın yaşadığı bir durum var. Okuldan dönen çocuğun gergin olması. Konuşmaya çalıştığınızda sizi terslemesi... "Okul nasıldı yavrum?" sorusuna, "Off hep aynı şeyi merak ediyorsun, sana ne?" gibi cevaplar verebiliyor. Siz de, bu çocuğun nesi var, okulda bir şey mi oldu? Acaba zorbalığa mı uğruyor? gibi düşünceleri aklınızdan geçiriyorsunuz. Endişeleniyor, bir dedektif gibi altında yatan nedeni aramaya başlıyorsunuz. İşte tam da burada, Çocuk gelişimi Uzmanı, akademisyen Saniye Bencik Kangal'ın ebeveynleri aydınlatacak bir tespiti var: "Okul sonrası çöküş diye bir kavram var. Çocuklar okulda kendini kurallara uymak zorunda hissediyor. Öğretmenini dinlemeli, arkadaşları ile iyi bir iletişim kurmalı. Ama okuldan çıkınca bir rahatlama yaşıyor. Sizin yanınıza geldiğinde güvenli ortamına geri döndüğünü hissediyor. Yani çocuklar ailelerine yaptıkları bu sert davranışlar ile size güvendiklerini ve yanınızda rahatladıklarını söylüyorlar." Peki, okuldan gelince hep sert davranan bu çocuklara nasıl davranmak gerekiyor? Bu sorunun cevabını da Kangal şöyle anlatıyor: "Sorgulamayı bırakalım. O anda çocuğun ihtiyacı olan şey sevgi ve güven ortamı. Soru sormak, sitem etmek yerine onu sevdiği bir aktiviteye çekin. Kendi kendine kalmaya da ihtiyacı var."