Okula yeni başlayacak ebeveynlerin hayatında yeni bir sayfa daha açılıyor. Bu yeni başlangıç hem çocuğunuzun hem de sizlerin hayatında yepyeni bir dönemin başlangıcı olacak. Çocuk daha önce hiç deneyimlemediği bir ortama girmiş olacak.
Çocuk bu güne kadar model aldığı anne ve babasından yaşadığı aile ortamından sunulan imkanlar ölçüsünde bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimleri alır ve bir nebze psiko- sosyal olgunluğa varır. Çocuğun gelişimini daha da desteklemek adına okul öncesi eğitimi devreye girer böylelikle çocuğun gelişim alanlarında destekleyici çalışmalar yapılır.
OKUL FOBİSİNİN OLUŞMASI
Çocuğun anaokuluna başlama süreci sosyalleşme ve toplumlaşma anlamında önemli bir adımdır. Henüz hiç tanımadığı bilmediği bir ortamın ve kişilerin bulunduğu aynı zamanda da henüz hiçbir kuralı bilmediği bir ortama girmektedir. Bu yeni durum, tabi ki çocuklarda uyum sorunu ve huzursuzluk yaratabilir.
Özellikle de alışkanlıklarına bağlı çocuklar ve anneden bugüne kadar hiç ayrılmamış olan çocuklarda direnç gözükebilir.. Çünkü bu zamana kadar gereksinimleri ebeveynleri ya da bakıcıları tarafından karşılanan çocuk, artık bazı gereksinimlerini giderebilmek için kendisi çabalamak zorunda kalacaktır. Bu da çocukta yeterince kaygı ve endişe doğurabilecek bir durumdur.
Anaokuluna başlama sürecinde bazı çocuklar, ilk başta okula gelmekte çok uyumludurlar ve yeni ortama kolay girer böyle devam ederler. Bazı çocuklar ise ilk birkaç gün olumsuz bir tepki vermezler her şey yolunda gidiyor gibi görünür ama bir süre sonra çocuk gerçeği fark etmeye başlar. Kuralların olduğu ve her zaman her istediğini yapamadığı bir ortamın içinde olduğunu fark eder. Hayalindeki ortam ile yaşadığı farklı bir yerdir ve okula gitmek istememe, gittikten sonra anneyi bırakmama, sınıfa girmekte zorluk yaşarlar.
ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN TEPKİLER
Anaokuluna yeni başlayan çocuklarda öncelikle bir belirsizlik oluşur. Terk edilme (ayrılma) kaygısı yaşanabilir. Çoğunlukla bu durum; koruyucu ve aşırı hoşgörülü aile ortamından gelen çocuklarda görülür. Ancak çocuk ortama alıştıktan ve öğretmenlerini ve arkadaşlarını tanıdıktan sonra kaygılar yavaş yavaş ortadan kalkar.
Bu tepkiler çocukların mizaç yapılarına göre farklılık gösterebilir. Bazı çocuklar tepkilerini ve duygularını açıkça belirtebilirler. Kaygıdan kaynaklı çocuklarda ağlama, tepinme, ortalığı dağıtma, çevresine zarar verebilecek bedensel tepkiler gösterebilirler. Tepkilerini açıkça ortaya koyamayan çocuklarda da pasif direnç dediğimiz tepkileri görülebilir. Konuşmama, içe kapanma, uyku, yemek ve tuvalet sorunları görülebilir.
Çocuğunuzun okulun ilk günleri yaşayabileceği en önemli kaygı, sürekli okulda kalacağı, eve dönmeyeceği ya da gününün tamamını okulda geçireceği ile ilgilidir. Sizlerin de çocuğunuzu öğretmenine teslim ettikten sonra onu merak etmeniz doğaldır. Ancak, bu meraktan dolayı yanına gidip ya da sınıfa girip neler yapıyor diye çocuğunuza bakmak istemeniz yaşadığınız endişenin çocuğunuza yansımasına neden olur ve ona kaygılanmakta haklı olduğu mesajını vermiş olursunuz. Bu aynı zamanda çocuğunuzun bağımsızlaşma, özgür bir şekilde hareket etme sürecini de olumsuz etkiler. Anaokulu hakkında çocuğa açıklama yapmak ve okulu tanıtmak, bilgi vermek uyumu kolaylaştırır.
Her gün belli saatlerde gidilmesi gereken bir yer olduğunu oyunlar oynayacağını, yeni arkadaşlar edineceğini ve etkinlikler ile beraber yeni şeyler öğrenip, keşfedeceği çocuğa anlatılmalı ancak abartılmış veya yanlış bilgi verilmemelidir. Aksi durumda çocuk kendisine anlatılanlarla gerçekle karşılaştığı vakit aradığını bulamayacak ve okula güveni kalmayacaktır.
ÇOCUĞA GÜVEN VERİLMELİDİR
Aile çocuğa okulda mutlu olacağını, güvende olacağını, orada onunla ilgilenecek bir öğretmeninin olacağını, isteklerini öğretmeni ile paylaşabileceğini söyleyerek çocuğun öğretmenine ve okula karşı güven duyması sağlanmalıdır.
Okulda çok sayıda arkadaş edineceğini ve onu seven öğretmenleri olacağını söyleyebilir, Okula giden çocuklarla ilgili hikâyeler okuyabilirsiniz abi ya da ablası varsa çocuğunuza anaokulu anılarını anlatabilir.
SAATLER NETLEŞTİRİLMELİDİR
Aile çocukla okula geliş gidiş saatlerini anlatmalıdır. Sadece belli bir zaman dilimi içinde okulda kalacağını söyleyerek, onu alacağı saati belirtip o süreyi geçirmeden almaya dikkat etmelidir. Anaokulunun sadece çocukların bulunduğu bir yer olduğu söylenip anne ve babaların bulunmadığı, onların işe gittiği açıklanmalıdır.
Çocuğu bıraktığınızda ağlamalar, bağırmalar yaşanabilir, bu durumda onu sakinleştirmelisiniz. Ancak her gün, tüm gün boyunca çocuğun yanında kalmayı seçtiğinizde çocuk okula alışamaz. Onu sakinleştirdikten sonra öğretmenine teslim etmelisiniz. Bu olmadığı ve tekrarlandığı takdirde çocuk tek başına baş etmeyi bilmeyen, bağımlı bir çocuk haline dönüşür ve bu durum onu güçsüz, kendine güvensiz hissettirir. Unutmamalısınız ki anaokuluna uyum zaman gerektiren bir süreçtir.
Uyum sürecinde Ailenin dikkat etmesi gereken şeyler;
Ailenin göstereceği kararlılık, sabır, okul öncesi eğitime ve başladığı eğitim kurumuna gösterdiği inanç ve güven çocuğun uyumunu kolaylaştırır. Annenin kararsız duruşu ve iç rahatsızlığı çocuğun uyum süreci için çok önemlidir. Annenin duygusal olarak hazır olması en önemli adımdır.Okula getiren kişi doğru seçilmelidir. Belli bir kişinin olması her zaman daha iyidir.
Okulda neler yaptığını ısrarlı bir şekilde sormayın anlatmak istersen seni dinleye bilirim gibi ifadeler kullanın. Çocuklar yeni bir ortama girdiği için doğal olarak yeni şeyler öğrenecek ve bunları taklit edebilir. Olumsuz davranış ya da fiziki bir durum hemen öğretmen ile paylaşılmalıdır. Okula uyumun sağlanması zor değildir, fakat zaman gerektiren bir süreçtir.